Ne de yakışıklıymış o taş turunç ağacının kökünde ve dalından düşmüş turunçlar içinde. Kim bilir ne zamandır orda ve sen ya da ben, o obürü ancak şimdi farkında.

Eskiden, kâğıt önümde ve kalem tükenmez kalem elimde bakardım boş kağıda taa düşünceye kadar ilk cümle yazıya. Şimdi aynı şey ekran ile aramda.

Turunç ağacı ve kökündeki taş, düşmüş dalından turunçlar yazı diye aldılar beni benden.

Ne güzel çiçeklenirdi Küçük Medrese sokak 12 nolu evimizin avlusundaki badem ağacı, dut vardı arkadaşı ve koca ulu bir zeytin.

Güvercin beslerdik, direk üstünde bir platformda yan yana sırt sırta vermiş 6 tenekeden inşa ettiğimiz yuvaları vardı uçmak dönmek serbest.

Güzel günlerdi, en güzeli de bütün mahallelinin tanış ve dost olmasıydı. Sohbeti muhabbeti kadar ara sıra çıkan kavgaları da güzeldi komşuların. Kadınlar başlatırdı, seyrek de olsa erkekler de katılırdı. Kavgaların ertesi güne uzaması çok enderdi, geceleri başlardı, eğlencenin bir türüydü belki de.

Yeni yapraklanmış incir dallarının, ışık vurdukça sokak lambası ışığı vurdukça nasıl da anlatılmaz bir güzellikle salındığını ilk defa akşam fark ettim pencereden bakarken. Öyle bir ışıltılı sevinci / sevişmeyi, bir de Binbir Bedros olarak da bildiğim Bedri Rahmi Eyüboğlu resimlerinde gördüğümü anımsadım anında.

Çılgın ve güzeldi Bedri Rahmi. İnsani bir akıl şefkatle, muhabbet ve merhamet onurla yoğrulmuş bir akıl ve ruh çılgınlığından söz ediyorum,

Paradan çılgına dönenler de var elbet ve aslında kötü şeylerden mest oluyor olmanın adını başka bir şey koymalı.

‘Seviyorum seni çıldırasıya’ demiştir madem Ahmed Arif, çıldırmanın kötücül manası olmamak gerekir ve zaten benim bilgimle de sabittir çok para, çok erk ahmaklaştırır.

Hangi taş hangi taşa daha çok yakışır diye oyun oynayıp geçirebilirsiniz günlerinizi ve bu oyun, ihtimaldir yeni ufuklar açsın size. Grinin tonları ile biçimlerin uyumu, yıllarca aynı dersi tekrarlamaktan daha öğretici olabilir sizin için ve bir bakarsınız ki turunçları errkekk halinizle toplayıp, kabuklarını bükerek iğne marifeti ile ipliğe dizmek ve kurutmak laan diye bağırmaktan daha erkekçedir.

Hiç biber dizip de kuruttunuz mu.

Deneyin göreceksiniz, her dakika bir başkadır bahçeniz sokağınız köyünüz şehriniz yeter ki bakın, sevmek için severek bakın