Gelişen dünyanın  yükselen ama yükseldikçe de insani dğerleri yok eden şiddet, kadınlar üzerinde daha da yoğunluk kazanmış ve kazanmaya da devam edeceğe benzer.  Özellikle son zamanlar Türkiye’deki kadına şiddet vakaları hayli artarken yeni yeni korunma yöntemleri çıkıyor ortaya.

            Kadınların başlarına gelebilecek herhangi bir olayda kendini koruması yöntemlerinin geliştirilmesi şarttır diye düşünüyorum.  Bu heyecan bütün Türk kadınlarını sarar mı?  Bence de sarması lazım.  Bizim KKTC’de kadına şiddet çok büyük boyutta değilse bile, maalesef ara ara bizde de oluyor.

            İnsan üzülüyor ve kadının çaresizliğine fikirler üretiyor.

            Her zaman kadınlar için bazı kutlama veya anma günlerinde söylenen sözler vardır.

            “Kadın annedir, kadın eştir, kadın yuvayı yapan kuştur, kadın nadide bir çiçektir” deriz de onların ne kadar bünyesel ve doğal yapılarında,  yıkılan duvarlar ötesinde kalan sevinçleri ve  ayrılan veya ayrılma noktasına gelen eşinden gördüğü şiddete bir türlü çare bulamıyoruz.

            Geçen gün Sabah Gazetesinde ilginç bir haber ve görüntüler vardı.  Doğrusu ilgimi çekti bu haber.

            Haberin başlığı şöyleydi:

            “Kadınlar şiddete karşı ‘Jui Jitsu’ öğreniyorlar.”

            Haberin can damarı açıklamaları ise şöyleydi:

            “Son dönemlerde kadınların savunma sanatı sporlarına dair ilgileri arttı.  Özellikle Jui Jitsu dersleri büyük rağbet görüyor.  Dünya ve Avrupa Jui  Jitsu  şampiyonu İbrahim İnal, kadınlar kendilerini şiddete karşı korumak istiyor ve jui jitsu tekniklerini öğreniyorlar.  Bu tekniklerle tek ve basit hamlelerle karşınızdakini hemen etkisiz hale getirebiliyorsunuz” diyor.

            Bir süre önce yine kadına uygulanan şiddeti eleştiren bir yazı yazmış ve kadınların mutlaka kendi savunma yöntemlerini öğrenmeleri gerektiğine parmak basmıştım.  Şimdi yine aynı konu karşımıza çıkmış oluyor.

            Sanırım bu haber, şiddet gören pek çok kadın için bir umut aracı olacak.  Uzakdoğu insanlarının pek çok savunma ve korunma yöntemleri vardır.  Ta atalarından gelen bu savunma ve korunma yöntemleri, gerçekten etkili ve koruyucudur.

            Bazı film yıldızları çekecekleri filmde birebir çatışma durumunu inandırıcılık ilkesi içinde verebilmek için, çekim öncesi mutlaka bu alanda çalışma yaparlar, minderlere çıkarak bu savunma tekniklerini öğrenip, kameraların karşısına öyle çıkarlar.

            Türk kadınlarının batılı veya doğulu insanlardan daha zayıf ve yeteneksiz olduğunu düşünmemek lazım.  O bağlamda özellikle şiddet gören kadınlar bu tekniklere yönelerek, hayatlarını kurtarabilirler.

            Bilmem hatırlar mısınız...

            Bir zamanlar İstanbul’da bir kap-kaç furyası vardı.  Kadınlar kaldırımda veya bir sokakta rahat yürürlerken, ansızın bir terbiyesiz kap-kaççı, kadının omzundaki çantayı kaptığı gibi tabana kuvvet oradan uzaklaşıyor ve izini kaybettiriyordu.   Binlerce vaka görmüştü bütün dünya.  Bir kadının çantasında neler neler yok ki...

            Cep telefonundan tutun da cüzdanına, kimlik kartına, hatta bacak bezine kadar malzemeler olabiliyor.  Artık kap-kaççının bahtına ne çıkarsa.  Eskiden cep telefonları çalınınca polis iz süremiyordu.  Lakin şimdi durum öyle değil.  Yeni teknoloji ile yeni telefonlarda iz sürmek çok kolay.  Hırsızın yeri sinyaller vasıtasıyla belirlenerek yakalanabiliyor.

            Yine buna yönelik bir haber okumuştum Türkiye gazeteleriden birinde.  Genç ve boylu poslu bir kadın omzundaki çantası ile yolda seyrederken bir kapkaççı hamle yapınca kadın, onu öylesine bir teknikle kıskıvrak yakalayıp, karate tekniği ile onu etkisiz hale getirmiş ve hem çantasını kurtarmış, hem de hırsızı polise teslim etmiş.

            Esasında hırsız çok çetin cevize çarpmıştı.  Çantasını almaya kalktığı kadın, tam bir karateciydi ve özellikle artan kap-kaççılara karşı bu tekniği öğrenmişti.

            Şiddet gören kadınlar kafalarına yerleştirmelidirler.

            “Ben bu tekniği, hem hayatım, hem de spor için öğreneceğim” deyince düğüm orada çözülüyor.

            Bazı baskın ve acımasız erkekler, eşlerini hem köle gibi kullanırlar, hem gece yata girerler, hem de cebindeki bütün parasını alıp hayatına devam ederler, üstüne üstlük karısına yakası açılmadık dayak atarlar.

            İnsanı diyesi gelir...

            “Haydi bakalım...  Gelecek olanın göreceği de vardır” ifadeleri ile yarınlara meydan okuyan bir kadın kitlesi doğar mı?

            Nasıl ki bundan bir süre önce her gün kocasından dayak yiyen kadın bu kez tüfeğin tetiğine basmış ve eşini öldürüp polise telefon ederek, “Kocamı öldürdüm, gelin beni alın ve yargılayın” diyerek, bu işi bitirmiştir.

            Şimdi o kadın zaman zaman yargılanıyor.  Mahkeme herhalde cinayeti, “Nefsi müdafaa ve hafifletici sebepler” nedeniyle o kadının hayatını kendisine iade eder diye düşünüyorum.

            Yaklaşık bundan on veya daha fazla bir süre önce Kıbrıslı kadın doğumcu Türker Kavaz, kliniğinde kıskançlık yüzünden silahlı saldırıya uğramış, o da çekmecesinden çıkardığı tabancası ile saldırganı öldürmüştü.  Bu resmen haneye tecavüz ve kasten adam öldürme kapsamında bir olaydı. 

            Maalesef bir süre önce kaybettiğimiz Dr. Türker Kavaz için o olay hakkında köşe yazımda mükemmel bir yazı yazmış ve Dr. Türker’in çok iyi ve insan öldürecek bir insan olmadığına, buna sebep olanın gerçek suçlu olduğuna temas etmiştim.  Nitekim Dr. Türker uzun bir süre hapis yatmış, kliniğindeki işleri ve normal hayatı aksamış ama sonra hapiste yattığı süre cezadan sayılarak kurtulmuştu.

            O dava sonrasında ailesi beni arayarak şöyle demişlerdi:

            “Osman Bey, sizin o yazınızı mahkemeye ve yargıca ibraz edince, Türker’in istinafı gerçekleşmiştir.  Allah sizden razı olsun.  Türkerimiz o yazı sayesinde kurtulmuştur.”

            Ben sadece naçizane bir ifade ile durumu kamuoyu ile paylaşmış ve güçlü mesajlar vermiştim.

            Yani hayatta o kadar çok şey oluyor ki, insan hangisi hakkında yorum yapsın şaşırıyor.  Bunlar tümden örneklerdir. İnsanın kendini koruması veya korumak için bazı teknikler öğrenmesi kadar doğal birşey olabilir mi?