Teneffüs günü
İçimize yaşamak çekelim. Siyasetin, gündemin karanlığını unutup.
ŞİİR DEFTERİMDEN
İndim dağı.
Dağlarında şiiri
derin
Sulardan çektim
yüzümü dikene verdim kan içinde kaldım
kalktım
atımı uçurumlara sürdüm
Yaprakları sonbaharın döküldü içime karladım
Kışoldum
Kara kış.
Yağdım
Yağmurumu
çöllerden çektim de
binyıl eskilerden on bin yıl milyon
memruttan firavundan
gemilerine fenikenin kaburgamı yazdım
da geldim.
Gün, beklemiş beyazın günüdür kızılını beklemiş,
sarısını morunu arısını kuşunu
görülmemiş rüyasını ayın aldım iki kaşım arasına
da geldim.
Baktığım yüzündür.
Yüzün yarasıdır
yalnızın,yarısı
yeşil bir elmanın dişlenmiş çocuk dişleriyle aşkın.
“elma” tahlikelidir dalında durdukça,
düşüdür çocukların.
Çocuklar düş görünce tehlike boruları çalar
orfi idare ilân edilir ve kuşanır bütün delici kesici demirlerini iblis.
Vaktidir der ve muhasara altına alır hayatı valiler.
Yine de elma tarihidir başkaldırının ve hüznün
ve oyunu alınmış elinden çocukların uzuuuuun yürüyüşünün.
Alır da hızını elmadan
Yürür
Yürür şarkı,
notaya inat sığmaz hizaya.
Spartaküs der, ‘’allı turnam der
bizim ele varırsa
a an’
‘benim adım ebruli biraz gerçek biraz rüya’
Bekle beni der
‘Tek sen kalsan da bekleyen
Bekle geleceğim’ der.
‘Kalsın benim davam,divana kalsın’
der.
Tüfek icat eder karanlık eller,
daha tüfek
ve kin kan ecelsiz ölümler.
Karanlık sesler
DUR der.
Komuttur
demiri keser
ama işlemez elmaya
boşlukta kalır döner başında sinmişlerin,
yasa olur, yasak olur iner sokağına korkunun.
Faydası yoktur ecele.
Sevgilim gel acele.
Ay buluta girmeden, patlamadan tomurcuk güle
Gel.
Şarkını kuşan da
gel