Gerek bütün dünyada, gerekse bizim ülkemizde yaşanan koronavirüs süreci,  gereçek anlamda insanların psikolojilerini alt üst etti.  Kime ne zaman ve nasıl güveneceğini kestirmek hayli zor, insanlar için.

Şimdilerde kapılar açıldı ya...  Rumlar da kuzeye geçmeye başladılar ya...

Ya sonrası ve kuzeye geçen Rumlara bakış nasıl olacak?

Şayet empati yaparsanız, bu gerçeği görebileceksiniz.  Kapılar açılmadığı halde tek bir insan maskesiz sokağa çıkmıyor.  Maskesiz sokağa çıkanlar, “Haydi canım siz de, bizde virüs mü var?” anlayışı içinde yaşamaya devam ediyor.

Sağlık Bakanı Pilli, her gün yapılan test sayısını vererek, “KKTC’de şu kadar zamandan beri tek bir koronavirüs olayına rastlanmadı.  Bugün yapılan şu kadar testten de pozitif bir vaka çıkmadı” diyor. Pilli’nin açıklamaları bütün KKTC halkına güven veriyor.  Lakin güneyin günlük virüs raporu verilirken, hemen hemen her gün iki veya üç tane pozitif vakaya rastlanıyor.  Demek oluyor ki, Rumlarda hala daha virüslü insanlar ortalıkta dolanıp duruyor.

İşte o bağlamda kapıların açılması ile az da olsa bir kısım Rum kuzeye geçti ve geçmeye de devam ediyor.  Sanırım kuzeye geçen Rumların çoğunluğu gazinolara gelemek için sınırı geçiyor diye düşünüyorum.  Kuzeyde başka yakınları olmadığına göre...  Belki kuzeyden alıp veriş yapmak için geliyorlar.  Belki güneydeki vakalardan bunalan ve bu meyanda kendilerinde virüs bulunmayan Rumlar, sırf kendilerini kuzeye atarak psikolojilerini düzeltiyorlar.

Şimdi size soruyorum!

Şayet bir Rumla karşı karşıya gelseniz ne düşünür veya ne hissedersiniz?

O empatiyi yaparak kendi düşüncemi söyleyim o zaman.

 “Ne yalan söyleyim, karşıma gelebilecek her Rumu, virüslü olarak addedecek veya öyle bir algı içinde rahatsız olacağım.”

Siz de öyle düşünmez misiniz?

Bence bu görüşümü iyi anaaliz ederseniz, benimle aynı yargıya varacaksınız.

Gazinolar da haklı.  Onların dönen ekmek değirmenidir gazinolar.  Güneyden gelen Rumlardı onları daha fazla ayakta tutan.  Bir de kuzeydeki Türklerin  gazinolarda bir zaman geçirmeleri vardı.   Şimdilerde KKTC halkı Türkler, kısmi güven içinde gazinolara girmeye başladılar.  Oraya giden bazı dostlarıma soruyorum.

 “Gazinolara gittiniz mi?”

Bana verdikleri bilgi gerçekten güven vericidir.

 “Gazinolarda, bütün makinalaraını dezenfekte ettiler, bütün makinaların üzerine selofenli kağıt gerdiler, her iki makinanın arasında da büyük cam bölmeler yerleştirdiler.  Gazinonun her yerinde dezenfektanlar vardır.  Kendi maskemi taktığımda ve cebimden çıkardığım küçük dezenfektanla ellerimi yıkadığımda, pek sorun yok bence.”

Durum şayet böyle ise mesele yok.   Lakin Rumlar gazinolara girmeye başlayınca herhalde insanlarımız bunu düşünecek veya gazinoya gitmeye devam edecek, veyahut da gitmeyecek.

Bazen muhalefet, hükümeti eleştiriyor “Kapıları erken açtınız” diye.  Lakin unutmamak lazım ki, muhalefetin bir kesimi de “Neden kapıları açmıyorsunuz?” sorusunu sorup sorup duruyor.

İşte o bağlamda insanların psikolojileri bozuluyor kapıların açılması ile.  Yani karşılaştıkları veya karşılaşacakları her Rum’da vürüs olabileceği varsayımından rahatsızlık duyacaklar.

Sanki bir ay daha bu kapılar kapalı kalsaydı ne olurdu?

Bunlar bir yana...  Türkiye’den uçak seferleri de başladı.  Gerçi gelen yolcuları özel kontrola tabi tutuyorlar ama, yine de insan pek güvenemiyor.   Bütün mesele bozulan psikoklojinin düzelmesi.

Belki Rumlar için de “şüpheli insanlar” algısı ile suçlar ifade kullanmam haksızlıktır.  Ne yaparsınız?  Bu bela dünyadan çekip gidene kadar böyle yaşayacak ve ölümle yaşamak arasında bir sınır içinde yaşamaya devam edeceğiz, ta ki virüsün aşısı bulununcaya kadar.