Hürriyetin ne olduğu konusunda zerrece düşünmeyen kalabalıktır en ciddi sorunumuz.

Kendisinin de tüm olumsuzluklarda payı ve sorumluluğu olduğunu bilmeyen- bilmezden geleni kabullenmeyen bir kalabalık halinde ömür törpülüyoruz.

Bana ne dedikçe bireyleşenler ve bireyleştikçe bana ne deyenlerin arttığı ve arttıkça da her bir bireyin iki, üç, otuz hatta üç yüz birey kadar zeflediği ve zefledikçe zevkinin katlanarak arttığı bir benci biçem içinde dört nala sürüyoruz kendimizi barbarlaşmanın bozkırına.

Böylesi bir dönemde üst düzey atama düşünmek ve daha da kötüsü böylesi bir salgında aşı torpili ve veya yalanı peşinde koşmak.

İster federal Kıbrıs’cı olun ister bağımsız KKTC’ci isterse de Türkiye’ye bağlanmacı, her durumda da kaybedilmiş bir hayatın ömür törpüleyen zavallıları halindeyiz.

Bu bataklıktan çıkabilmemizin ne yazık ki bir yolu ve yordamı yok gibi görünüyor.

Sorumluluğu ve görevleri olduğunu asla kabul etmeyen ve fakat her türlü olanağın da emrine amade olmasını isteyen bir kuru kalabalık halinde, tüketelimmm tüketelim diye debelenen oy vericiler ile oy alıcılar birlikteliğinin varabileceği tek hal kıbrıslıtürkbireylerin bu günkü halidir.

Hepimize geçmiş olsun.

Ve fakat belli ki geçmeyecek sürüp gidecek.