Can bedenden çıkmayınca’ der ya Barış Manço, ben beden candan çıkmayınca diye söylüyorum.

Can ezeldir ve ebede yürür beden geçicidir ve ne yazık ki bedenin – bedenlerin önemsendiği ve asıl kabul edildiği çağları yaşıyor insanlık yüz yıllardır.

Bedenin cana tercih edilmesi kanaatimce Rönesans dönemi ile başladı sürüyor halâ,  hükmünü müebbet hem de taammüden müebbet hale getirmeye çalışarak.

Beden beste yapabilir mi meselâ, yapamaz yapabilemez niye mi mümkünatsızdır bedenin beste yapması.

Beden somuttur ve beste soyut.

Can soyuttur ve dünya soyutun yüzü suyu hürmetine dönmektedir.

Soyuttur adalet, kanun somut. Soyuttur eşitlik, ultra zenginliğin varlığı ve milyonlarca insanın açlığı da somut.

Soyuttur komşusu açken tok yatamamak ve sırt üstü yatıyor olması bankerlerin al – satçıların, maliye bakanlarının ve hükümetlerin, yoksulluk ve dahi açlık karşısında 10 dönüm bostan yan gel yat uyu bakan olarak uyumaları somuttur, ekonomi diye bir bilim !! olması ve bu bilimin bilimci erkek ve kadınları somuttur, onların çok sıfırlı maaşları da.

Sevgi soyuttur, şefkat soyut, merhamet vicdan soyuttur.

Tanrı soyuttur ve vicdanlarda vücut bulur ancak, vicdan da soyut unutulmaya.

Soyuttur ahlâk, ahlâk soyut olduğu içindir ki ‘ etik olmasa da yasaldır’ diye bir safsata pelesenk edilmiştir bedenlerin diline dünyanın her dilinde.

Can soyut olduğu içindir ki ahlâk da soyuttur, hak ve adalet matematik kadar soyuttur ve can içredir haktan yana olmak, adil olmak can içredir.

Gelin canlar bir olalım ne kadar soyutsa, münkirler o kadar somuttur ve devran münkirlerin devranıdır.

Para ve erk münkirindir ve ikisi de somuttur.

Münkirin içinde vicdan yoktur, çünkü vicdan da can içredir.

Somutlaştırmak istiyorlar insanı bir canlı türü olarak, canlı türleri çünkü somut ihtiyaçları ile vardırlar oysa insan soyut ihtiyaçları ile insanlaşmıştır.

Nedir insanı insan yapan soyut ihtiyaçlar derseniz.

Midesinden çok ruhunu doyurmak.

Can kadar soyut değil midir hürriyet de.

Can hürdür can kaldığı sürece ve bedeni – bedenleri tutuklayıp hapse atsanız da can varsa bedene kaynaklık eden,  işte o canı esir etmek ne mümkün, na mümkün

Neyle, sevgiyle, merhametle şefkatle vicdanla ahlâklı olarak ve kalarak, şiirle şarkıyla sanatla ve ufka bakıp görmekle, neyi görmekle mi, Kaf dağının ardındaki güzel günleri görmekle