Yıllardan beri Rumların tek taraflı olarak Kıbrıs sularında sondaj çalışmaları yapmalarına karşın, Amerika “sus-pus” olarak ve Türk çıkarlarını görmezden gelerek Rumlara “Bu çalışmaları adanın tümüne sahipmişsiniz gibi yapamazsınız” diyemedi.  Neden?  Çünkü Amerika da kendi çıkarları için yanlı davranıyor.

                Zaten o yüzden değil mi ki, Kıbrıs sorunu bir türlü çözümlenemiyor.  Halbuki Amerika ve onun gibi AB ve İngiltere de Rumların kulağını çekip masaya oturtsalar, bal gibi de Kıbrıs sorunu çözüme doğru yol alırdı.  Hatta BM Güvenlik Konseyi dahi 5 Mart 1964 tarihli o saçma kararını geri alıp, Rumlara haddini bildirmelidir.

                Maalesef bu duruma prim veren Amerika, bir gün olası bir çatışmanın da sorumlusu olacağını bilmesi lazım.

                Öyle görülüyor ki Rumlar, hala daha Türkiye’yi hafife alıyorlar.  Adeta Türkiye’yi takmayan bir hava içinde Akdeniz’deki sondajlarını yapmaya devam ederken, Türkiye aynı amaç için sondaj gemisi Fatih’i sulara indiriyor.

                Türkiye’nin haklı olarak kendi sularında sondaj çalışmalarına başlayacağı bir anda, Amerika’dan çatlak ses geldi.  Bakınız ABD Dışişleri Sözcüsü neler yumurtlamış...

                “Türkiye’nin, Rumların hak iddia ettiği alanda sondaj yapma niyetini durdurmasından derin kaygı duyuyoruz.  Bu nedenle Türkiye’yi faaliyetlerini durdurmaya çağırıyoruz.”

                Rumlar Amerika’dan güç aldı ya...  Hemen ardından Rum yönetimi de Fatih ve destek gemi personeli hakkında tutuklama kararı çıkarma tehdidinde bulundu.  Sıkar mı Türk gemicileri ve sondajcıları tutuklamak.  Hele böylel bir harekete girişsinler de siz görün neler olacak.

                Rumların bu şımarıklığı nereye kadar sürecek? 

                Türkiye bu resti görerek gereken cevabı ABD’ye vermiştir.  Hem de sert bir tepki ile...

                BakınızTürkiye Dışişleri Bakanlığının verdiği cevaba...

                “ABD’nin açıklaması, gerçeklerden kopuktur.  Üçüncü tarafların kendilerini uluslararası mahkeme yerine koyarak deniz sınırlarının nereden geçeceğini tayin etmeye çalışmaları kabul edilemez.  Türkiye, Kıbrıs Türkleri’nin de haklarını korumayı sürdürecektir.”

                Bu durumu değerlendiren TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şu sözlerle tepkisini gösterdi.

                “Türkiye’nin ve KKTC’nin Doğu Akdeniz enerji kaynakları üzerinde hakları tartışma götürmez.”

                Türkiye ile ABD arasındaki bu söz düellolarının en önemlisi, Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu’nun yaptığı açıklamadır.  Bakınız Çavuşoğlu nasıl bir açıklama yapmış...

                “Bu tür tehditleri ciddiye almıyoruz.  Ellerinden ne belirse yapsınlar.  Bu tür bölf ve söylemlere biz, hiçbir zaman prim vermedik.  Biz ne gerekiyorsa onu yapacağız.  Artık sismiş araştırma dönemi bitmiş, sondaj yapma dönemi başlamıştır.”

                Ağzına sağlık Çavuşoğlu.  Gerçek anlamda haddini bilmeyen Rumlara çanak tutan ABD de bu vesile ile alacağı cevabı almış oldu.

                Bu film Rumların bu şımarıklığı ile bizi nereye götürecek?

                Amerika’dan destek aldıkları için aba altında sopa gösterme işgüzarlığına giren Rumlar, hele bir bu olumsuz tavırlarını sürdürsünler de görelim bakalım.

                İşte onun için Rumların hala daha Türkiye’yi hafife aldığını söylüyoruz.

                Rumların 21 Aralık 1963’te başlatmış olduğu “Türkleri yok etme planları” bir yere gelince nasıl da tıkanmış.  Hatta “Türkiye Kıbrıs’a çıkarma yapamaz” diyecek kadar aptallıklarını göstermişler. İşte o beklemedikleri şey nihayet 20 Temmuz 1974 sabahı gerçekleşti.  Yani Türkiye, anlaşmalardan doğan müdahale hakkını kullandı.  Türkiye hala daha Kıbrıs anlaşmalarında garantörümüz değil mi?  O garantörlüktür bizim en büyük güvencemizdir.

                Bazen vurgu yaparım...

                “Kıbrıs artık bizim değil, Türkiye’nindir” diye...

                Türkiye adaya çıkarma yapmış, bu topraklarda savaşmış ve özgürlük hattını çizmiştir.  Hem de Nüfus Mübadele Anlaşaması ile.  Bir yerde Kuzey Kıbrıs, Türkiye için çok önemli stratejik konuma gelmiştir.  Bununla bağlantılı olarak Kıbrıs’ın kara sularına da müdahale hakkına sahiptir Türkiye.

                Şimdi ne olacak?

                Rumlar bu kötü niyetlerini sürdürmeyi devam ettirirlerse, bir gün Türk uçaklarının Rum sondajlarını vurmayacağı ne malum.  İş, bu gidişatla o noktaya geleceğe benziyor.

                Rumlar bilmezler mi ki, Türkiye’nin güçlü bir savaş sanayiine,  silah ve gemilerine sahiptir.  Hatta dış ülkelere  bile silah ve gemi satacak noktaya gemiştir.

                Amerika bununda farkında olmasına karşın şu baldırıçıplak Rumlara arka çıkıyor.

                Rumların bu egolarına dur diyecek güç, Türkiye’dir. İşte Fatih sondaj gemisi o sularda hazırda bekliyor.  Ve yoluna devam edecek.  Ardından bir gemi daha yola çıkıyor.

                Amerika’ya şunu da hatırlatıyoruz.  Amerika’nın çıkarları için binlerce Türk askeri Kore’de onlar için savaşıp can vermedi mi?

                Verdi.  Ama Amerika zaman ve zemine göre hareket ederek kendi çıkarları için uluslararası hukuku çiğniyor.  Hatta Kore şehitlerimizi de unuttu.  Biz de kendilerine bunu hatırlatıyoruz.

                Bunu da hatırlatma hepimizin görevidir esasında.  Haydi bakalım sondaj başlıyor...