Bir yanlışlık var.

Eskiden doğru olduğu kabul edildiği için halen sürdürülen bir yanlışlık.

Ders kitaplarında ve öğretmen sorularında bu yanlış.

Hazır sorular yanlış.

Cevabını kitabın yazdığı ve ancak kitapta var olan söylenirse doğru cevap olarak kabul edilecek soruları öğrencilere sormak yanlış.

Farkında olmasak da yanlış olduğunu kabul etmesek de, bu günün hatta dünün doğrusunu yarınlara da taşımak anlamına gelen vahim bir yanlış bu.

Basit bir örnekle, Türkiye’nın baş şehri hangi şehirdir.

Bu sorunun cevabını her kişi bilir.

Evvel emirde, her kişinin bildiğini sormak yanlış hatta saçmalık ve nihayetinde, eğitim öğretim alanında ne sorana ne de yanıtlayacak olana yeni bir şey katmadığı için yanlış.

Ankara dese öğretmen ve her bir öğrenci, bunu yanıt olarak kabul edip, cevabı Ankara olabilecek sorular yöneltse derse,  öğretmene ve kitaba, nasıl olur neler olur diye hiç düşündünüz mü.

Düşünün.

Keçisiyle tanınan bir şehirden, seymenlerine, gençlik parkından Anıt kabire, armudunun tadından, ÖDTÜ ve Hacettepe üniversitelerine kadar ve daha neler de neler.

Diğer bütün dersler ve öğretmenlerin hazır sorularından kurtulmlarının zamanı gelmedi mi.

Biyoloji, fizik derslerindeki öğrenci tavırlarının zorlanmasını ve çeşitliliğini düşünün hele, kimyası, matematiği, resim müziğe kadar tümü.

Çeşitlilik ve öğretirken öğrenmesi de öğretmenin.

Ben bir çocuktan, her çocuktan neler neler öğrendim bilseniz.

Her bir öğrencinin, öğrenme babında arkadaşlarını ve öğretmenlerini hatta tüm eğitim sistemini çocukça kışkırttığını düşünün.

Yarınlara ancak böyle hazır oluruz.