Asya Atlı Spor Kulübü direktörlerinden Asya Alpler, Atlı sporların tüm dallarında kadın ve erkekler aynı şartlar altında yarışır, yani binicilik Kadın-Erkek ayrımı olan bir spor değildir. Bu nedenle, sporcu olarak cevaplayacaksam ülkemizde kadın sporcuların daha fazla olduğu ve cinsiyet ayrımının olmadığı bir spor branşındayım diyebilirim.
Daha fazla ilgi istiyoruz
Ülkemizde gelişmekte olan spor dallarından olan binicilik özellikle son yıllarda popüler olmaya başladı. Konuyla ilgili olarak Asya Atlı Spor Kulübü direktörlerinden Asya Alpler ile binicilik üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
Ülkede binicilik ve at/kulüp sahibi olmak bir kadın için nasıl bir duygu?
Atlı sporların tüm dallarında kadın ve erkekler aynı şartlar altında yarışır, yani binicilik kadın- erkek ayrımı olan bir spor değildir. Bu nedenle, sporcu olarak cevaplayacaksam ülkemizde kadın sporcuların daha fazla olduğu ve cinsiyet ayrımının olmadığı bir spor branşındayım diyebilirim. Ancak kulüpler açısından cevaplayacak olursam, aktif kadın kulüp yöneticileri maalesef az sayıda. Federasyon yönetimimiz de maalesef erkek egemen bir yapıda. 
Dediğim gibi atlı sporlarda kadın-erkek ayrımı olmadığı için at/kulüp sahibi olma konusunda da kadın olmanın, ülkemizde kadın olmanın yarattığı toplumsal cinsiyet eşitsizliği durumları haricinde herhangi bir farklı yanı yok aslında. At sahibi olmak veya binicilik fiziksel güçten ziyade teknik bilgi ve deneyim ile dayanıklılık gerektirir, bu nedenle de cinsiyetle bir ilgisi yoktur, hatta dünyaya da baktığımızda kadın ağırlıklı bir spordur. 
Binicilik Federasyonunun ilgisi ne düzeyde?
Ne yazık ki yüzeysel. Binicilik Federasyonu şu anda genç bir Başkan ve atçılık camiasından uzun yıllardır bildiğimiz isimlerden oluşan bir yönetimle faaliyet gösteriyor. Her yıl engel atlama yarışmaları için bir takvim belirleniyor ve bu takvim uyarınca da sırası ile federasyona bağlı kulüplerin ev sahipliğinde yarışmalar düzenleniyor. Federasyon yarışma organizasyonlarını üstleniyor ve yıllık olarak da devletten aldığı katkıdan yine federasyona bağlı kulüplere yılda bir kez ortalama 5 bin TL tutarında bir katkı veriyor.
Federasyonun ne yazık ki yarışma organizasyonu dışında kulüplerle sürekli bir iletişimi veya yardımlaşması/desteği yok. Yarışma organizasyonları dışında yıl/sezon/pandemi dönemi için belirlenen bir vizyon, stratejik plan veya hedefleri de maalesef yok. Yani sadece belirlenen tarihlerde yarışmaları organize etmek veya niteliğe bakılmaksızın kulüp sayısını artırmak bir hedef olarak belirlendiyse evet başarılı bir federasyonumuz var diyebiliriz ancak yarışma kalitesi, kulüp standartları, sporcu kayıt sistemi, at kayıt sistemi, eğitim/seminerler, pandemi dönemi motivasyonu, desteği yüksek tutacak faaliyetler ve daha sayabileceğim birçok başlığı düşünürsek ki bunlar spor yönetimi ile ilgilidir, federasyonun ilgisini maalesef yalnızca yüzeysel olarak tarif edebilirim.
Tabi ki bağlı olduğum federasyonun spor yönetimi alanında çok daha başarılı olmasını isterdim ancak spor yönetimi anlamında maalesef yıllardır elle tutulur bir ilerleme kaydedilmediğini düşünüyorum. Bunun için öncelikle maddi kapasitenin güçlü olması gerekir diye düşünebilirsiniz ancak spor yönetimi maddi kapasiteden çok vizyon ve spor politikası ile ilgilidir diye düşünüyorum. 
Yapılan yarışmalardan zevk alabiliyor musunuz?
Yarışma organizasyonu anlamında kulüpler ellerinden geldiğince yarışma ortamlarını keyif alınabilir şekilde düzenlemeye gayret gösteriyor, federasyona bağlı hakemlerimiz özverili çalışıyor, bu sene başlatılan canlı yayın ile de federasyon organizasyon anlamında kendini geliştirmeye çalışıyor diyebilirim. Yarışmaların, sporcuların ve atların hem gelişimleri hem de motivasyonları için çok önemli olduğu bir geçektir ancak sponsorluk, istatistiki veri, teknik anlamda binicilerin gelişimi/güncel kalması, at kalitesinin artırılması anlamında daha çok yolumuz olduğunu düşünüyorum. Bir de engel atlama yarışmaları “show jumping” olarak adlandırılır, yani bu bir görsel şölendir aslında ve seyirci ilgisi bu organizasyonların başarısı ve bu yarışmalardan alınan zevki değerlendirirken es geçilemeyecek bir faktördür. Pandemi dönemi harici için söylüyorum, birkaç yıl öncesinde olan seyirci ne yazık ki şu an yok. Bunun da tabi ayrıca sorgulanması gerekir diye düşünüyorum. 
Genel olarak karşılaştığınız sorunlar nelerdir?
Sporun bu ülkede hiçbir zaman tam profesyonelliğe ulaşamaması aslında diğer spor dallarında olduğu gibi binicilik için de bence en genel sorunların başında geliyor. Binicilik veya voleybol veya atletizm veya tenis, bu ülkede spor yapabilmek, bir yerlere gelmek ve aynı zamanda geçinebilmek için mutlaka başka bir geliriniz/işiniz olmak zorunda. Bu da tabi ulaşabileceğiniz en üst noktayı yarı-profesyonellik kılıyor. 
Kısıtlı devlet katkıları, sponsor azlığı, sponsorluğun şirketler için hala cazip olmayışı, spor politikalarının olmayışı... Bunların tümü hem binicilik hem diğer spor dalları için en genel ve geçerli sorunlardır diye düşünüyorum. Malzeme ve ekipmanlara erişim de bir diğer sıkıntımız. Normalde bunları Güney’den veya Türkiye’den temin ediyoruz ve pandemi nedeni ile uzun bir süredir tedarikler sıkıntılı. Nalbant ve veterinerlik hizmetleri de genel olarak karşılaşılan diğer sıkıntılar olarak sayılabilir.
Halkın gerek atlara gerekse kulüplere olan ilgisi ne düzeyde?
Yaklaşık bir yıldır süren pandemi krizi nedeni ile pek sağlıklı cevaplayamayacağım bu soruyu maalesef. Yarışmalara olan seyirci ilgisinde pandemi öncesinde de önceki yıllara kıyasla bir düşüş yaşandığı bir gerçek. Bunun dışında yıllardır dönemsel artış gösteren bir ilgi hep var diyebilirim. Bizim bulunduğumuz bölgede yerli halka kıyasla yabancılar daha meraklı diyebiliriz. Pandemi dönemi sonrası güzel organizasyonlarla ilginin yeniden canlandırılabileceğine inanıyorum. 
Ülkede biniciliğin ve kulüplerin gelişmesi ve büyümesi için neler yapılmalıdır?
Öncelikle hedeflerin net olarak belirlenmesi ve bu hedeflere ulaşmak için uygulanacak stratejiler belirlenmeli. Yani sadece ülkedeki kulüplerin sayısını mı artırmak istiyoruz yoksa ülkedeki kulüplerin standartlarını mı artırmak istiyoruz ona karar vermeliyiz. Kulüplerin standartlarını yükselteceksek eğer, mevcut durum, ihtiyaçlar, hedefler ve tabi ki bütçeler detaylı çalışılmalı. Hedefler belirlenmeli, bunlar için çeşitli yönetmelikler var, bunlar yürürlüğe geçirilmeli. Federasyon ve devletten ne noktada nasıl yardım alınabilir bunlar değerlendirilmeli. Aynı şey, binicilik, sporcu ve spor kalitesi açısından da geçerli. Öncelik düzenli eğitimler olmalı. Basılan lisans adeti mi gelişim kriterimiz yoksa sporcuların/antrenörlerin teknik donanımı, güncelliği mi? Ailelerin de doğru şekilde bilgilendirilmesi, yeni başlayanların doğru yönlendirilmesi, sponsorluğun cazip hale getirilip önünün açılması ve daha sayabileceğimiz birçok çalışma var yapılabilecek. Tabi özelde değil de genelde gelişim istiyorsak, bunların bireysel ölçekte değil mevcut kulüpler ve federasyon olarak tek çatı altında yapılması gerekmektedir.
Bunlara ister kapsamlı planlama deyin, ister spor yönetimi deyin bu çalışmalar bütünlüklü şekilde yapılmadığı sürece bireysel gelişim veya kulüp bazında gelişim sağlanabilir belki ancak ülke bazında sağlanamaz diye düşünüyorum.
 

Editör: Mehmet Kasimoglu