Kendime soruyorum.
Siz bu hale niye geldiniz.
Nasıl ve neden kendinizden başka hiçbir şeyi önemsemiyor, düşünmüyor ve kendi bireysel derdinizden başka bir dertle dertlenmiyorsunuz diye.
Cinnet geçirdiniz mi hiç.
Geçirmediniz, geçirmeyin de zaten ve fakat aynaya da bir bakın.
Baklın çünkü taammüden cinnet halindesiniz.
Medyacı, sosyal medyacı bey ya da hamfendi, oturup ağlamak varken, haz alır gibi sanki,  dramatik bir aile faciasını en büyük puntolarla çarpıcı hatta albenili mizanpajlarla yıllar yılı piyasada kalsın diye manşet yapıyor olma nedenin nedir.
Sordun mu kendini kendine, nesin sen diye.
3 satırlık bir haber yazsaydın gazetene, ‘bunalıma giren kadın 7 yaşındaki çocuğunu öldürdü’ diye ve nokta koysaydın olmaz mıydı.
Bunalıma giren anne-baba-kardeş-arkadaş, bir çocuğu öldürdü diye olsaydı haberin bütünü olmaz mıydı.
Tutturup işimiz, medya etiği filan falan diyeceksin.
Ben de sana diyeceğim ki: işimiz dediğin. medya etiği diye pazarladığın ve arkasına saklanmaya çalıştığın şey ahlâksızlığın ta kendisidir.
Bırakın da Brodway ‘show must go on’ desin
Yaşanılan-yaşadığımız olay şhow değil kapkara bir haberdir ve izin verin de kara haber must go on olmasın.
Sosyal medya denen ve sosyal olmayan medyanın daha da sıyırmış şekli olarak facedir twiterdir diye bildiğimiz şey de iyice çıkmış zıvanadan.
Bu nasıl anne- hunhar anne vs vs
Hey durun biraz.
Korkunç bir dram yaşandı ve sanki haz almışınız gibi atladınız konuya.
Yazık- hazin-üzücü- üzüldüm demek ve susmak vardı, iki damla gözyaşı ile başbaşa kalmak için, anneye ve çocuğuna akıtılan iki damla yaş.
5 dakikalık yas.
Öyle mi yaptın ey necip Kıbrıs türk milleti. Sana ne oldu Kıbrıs türkü.
Ne zaman koptun sen kendinden, kim seni senden alıp yerine bu halini koydu