Lefkoşa-Güzelyurt yolunda meydana gelen kazada ölenlerin tabutları evvelki gün yanyanaydı ve hıçkırıklar hiç durmamıştı.  Şu  “trafik” dediğimiz canavar nasıl birşeydir ki, tüm sevdiklerimizi alıp götürüyor dünyadan.

                Adeta yollara çıkmaz olduk.  Mecbur olmadıkça seyahat etmemeye özen gösteriyoruz.  Peki n’olacak bu memleketin hali?  Artık sizin doğru dürüst araba kullanmanızın da anlamı kalmadı.  Çünkü siz normal yolunuzda giderken birileri sizin hayatınızın gitmesine neden olabiliyor.

                Trafiğin içinde o kadar kanunsuz ve o kadar ehliyesiz, o adar sorumsuz insan var ki, hangisini sayalım, ben de bilemiyorum.

                Bence her trafik kazası ve her hayatını yitiren insan, bütün sürücülere ibret olmalıdır diyorum.

                Devrim-Seda Yılmaz çifti bir yerlere gitmek üzere bir güzel hazırlanıp yola koyulmuşlar... Onlar kendi yollarında giderlerken bir çılgın sürücü bir bomba gibi gelip arkalarından çapmış, ve epeyse sürüklenerek yol kenarında duran bir büyük aracın altına girip, orada canlarını yitirmişler.

                Bu insanların günahı neydi ki böyle bir ölümle kucaklaştılar?

                Kazaya sebebiyet veren kişi, herhalde tedavisinden sonra tutuklanıp yargılanacaktır.

                Şimdi soruyorum...

                Bu şekilde sürüş yaparak masum insanların hayatını bitiren sürücüye sizce ne ceza verilmelidir?

                Ülkemizde idam kalktığına göre, verilebilecek en ağır ceza, ebedidir herhalde.  Lakin kazanın şeklini ve ölüm nedenlerini verilere göre değerlendiren mahkeme, bu tür vakalarda suçluya ebedi kesmez.  Çok çok beş altı sene yatıp, hayata bıraktığı yerden devam edecek.

                Onun ötesinde sürüş ehliyetine el konulup araç sürmesi ve trafiğe çıkması büyük ihtimalle men edilecek.

                Dün toprağa verilen bu çiftin hayatını kim geri getirebilir?  Kimse!

                Allah onlara yeni birer can verecek değil ya... Ölen ölür, kalanlar hıçkırıkları ve acıları ile yaşamaya devem ederler.  Lakin bu genç çiftin ölümü ile arkada bıraktıkları evlatları hiçbir zaman o boşluğu dolduramayacakları gibi, kazaya sebebiyet vereni de affetmeyecekler.

                Yine soruyorum...

                Ölenlerin affedilmemesi veya üç beş yıl içeride yatması şu trafik çılgınlarını yola getirecek mi?  Belki şöyle diyecekler...

                “Bundan sonra başka canlar gitmesin!”

                Evet, başka canlar gitmesin trafik yüzünden.

                Geçmişte yine böyle genç yaşta bir trafiğe kuran gidenlerin yakınları ve yaşadığı bölge sakinlerince ne kadar çok pankartlar açıldı ve “Başka canlar gitmesin” dendi.

                Bir başka trafik kazasında ise kazaya sebebiyet verenlerin cep telefonları ile konuştukları tespit edildi.

                Lefke Üniversitesi öğretim görevlisi dört öğretim görevlisinin hayatı, kazaya sebebiyet veren kişinin cep telefonu ile konuşması sebebiyet vermişti. Kazaya sebebiyet veren kişi şu anda hapishanede cezasını çekiyor.

                Yılmaz çiftinin ölümüne sebebiyet veren kişinin, ayrıca 269 promül alkollü olduğu tespit edilmiş.

                Hani derler ya, alkol şişede durduğu gibi durmaz diye...

                İşte o gece alkol şişede durduğu gibi durmadı ve bir ailenin hayatını bitirdi.

                Bir başka mesele de sorumsuzca araba kullanmak ve hız yapmaktır.

                Özellikle gençler hız tutkunu olurlar.  Biraz içki aldılar mı, kendilerini kartal zannederler.  Basarlar gaza ve kimsenin hayatını dikkate almazlar. Bu kadar sorumsuzca araba kullanan insanlara ne ceza verecek mahkeme?

                Başbakan Ersin Tatar’ın vurgu yaptığı birşey vardır.

                “Sürüş ehliyetleri gözden geçirilmelidir.”

                Bence de doğru bir fikirdir esasında.

                Geçmişte ehliyetsiz nice insanın kazaya sebebiyet verdiğini de öğrenmiştik basından.  Hatta yaşı tutmayan üsrücülerin trafiğe dalmaları da ayrı bir sorun.  O bağlamda ehliyetler yeniden gözden geçirilerek, kısmi de olsa, insanların hayatının gitmesine bir yere kadar engel olabiliriz.

                Kısacası hergün tabut görmekten ve hıçkırık sesi duymaktan bıktık.  Yüreğimiz her gün yanıyor işittiğimiz ölüm haberlerinden.

                Trafik kazalarında hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaslı ailelerine başsağlığı diliyorum.