Bizim VATAN Gazetesi’nin bir yayın organı olan “TANTANA mizah dergisi” bugün 100’ncü sayısını çıkardı.  Dile kolay bir mizah dergisini bu kadar uzun bir zaman diliminde hayat vermek ve onu yaşatmak.

                Kıbrıs Türkü’nün yazın hayatında bugüne kadar epeyce mizah dergisi yayınlanmış, halka çizgiler merifetiyle güçlü mesajlar verilmiş ama hiçbiri TANTANA’ya kadar uzun yaşayamamıştır.

                TANTANA’nın her sayısını büyük bir zevkle izler ve okurken, karikatüristlerimizin ne büyük bir iş yaptığına tanık olmuşumdur.

                TANTANA’ya hayat veren şu ünlü çizlerler ve karikatüristler ne kadar büyük emek veriyorlar sanatlarına ve yaratıcı güçlerini harekete geçiriyorlar...

                Bunu düşündünüz mü?

                Genelde normal yazarlar toplumda kabul ettiklerini veya edemediklerini kendi köşe yazılarında veya kendi gazetelerinde ağır veya hafif bir şekilde eleştirler ya...  Kariktüristler de kendi gazetelerinde çizdikleri  karikatürleri ile topluma hem güçlü mesajlar verirler, hem de çizgileri marifetiyle bazı kişileri eleştiri malzemesi yaparak okurları güldürürler.

                Özellikle politikacılar kendilerini çizen ve kendilerince toplumda “küçük düşürülen” kişi veya kişiler, kaç kez o karikatürist ve yayın organı ile mahkemelik oldular hiç araştırdınız mı?  Özellikle büyük memleketlerde çok büyük kitlelere hitap eden karikatür mecmuaları, ağır davalarla karşı karşıya kalırlar.  Bir diğer deyişle, “Zem ve Kadih” davalarına maruz kalırlar.

                Bildiğim kadarı ile bizim karikatüristlerimizin başına böyle birşey gelmedi.  Lakin bir gün gelebilir de...

                VATAN Gazetesi kurucusu ve bir zamanlar Halkın Sesi’nin genel yayın yönetmeni olan Erten Kasımoğlu kardeşimin merhum Cumhurbaşkanını Denktaş’ı hedef alan bir karikatür çizmiş ve hakkında dava açılmıştı.  Sanırım o dava daha sonra çekilmiştir.

                Malum Erten Kasımoğlu mükemmel ve yaratan bir karitüristtir. TANTANA gibi bir dergiyi hayata geçirmek onun fikriydi.  Ve elinin altında dünya kadar ilgi bekleyen karikatürsit vardı.  TANTANA’nın doğuşu da onun heyecanından gelen bir üründür bana göre.

                Bu aralar ve daha da öncelerinde Afrika Gazetesi sahibi ve başyazarı Şener Levet’in başı dertte.  Yine karikatüristlerinin çizdiği resimler nedeniyle.  Bu davanın sonuçlarını herhalde yakında öğreneceğiz.

                Karikatür sanatı uluslararası alanda gerçek anlamda çok önemli bir sanattır.  Hatta uluslaarası yarışmaların düzenlendiği karikatür yarışmalarına dünyanın dört bir tarafından ünlü karikatüristler katılmışlar ve pek çok ödül almışlar hatta isimlerini bütün dünyaya duyurmuşlardır.

                TANTANA'nın karikatüristleri şu arkadaşlarımızdan oluşmaktadır:

                Serhan Gazioğlu, Hüseyin Çakmak, Musa Kayra, Dolgun Dalgıçoğlu, Mustafa Tozakı, Serhan Sülek, Mustafa Azizoğlu, Cemal Tunceri, Orkun Bozkurt, Arif Albayrak, Arda Arıkan, Zafer Tutkulu, Selen Selışık ve Mehmet Kofalı...

                Yıllarca mizah alanında isimini duyuran bu arkadaşlarımızdan bazılarının uluslararası karikatürk yarışmalarında ödül aldıklarını biliyorum.  Şu anda anımsadığım ödül alan karikatürcü arkadaşlarımızdan bazıları, Musa Kayra, Hüseyin Çakmak, Mustafa Tozakı ve Arif Albayrak...

                Eksik bilgim nedeniyle isminden söz edemediğim karikatürist arkadaşlarım beni affetsinler.

                Dünya karikatür yarışmalarında ödül alıp da hafızamda yer eden karikatürlerden birisi şöyleydi.  Karikatüristin ismini hatırlayamıyorum.  Lakin o karikatür, sanki dün gibi hala belleğimde canlı bir şekilde duruyor.

                Karikatür şöyleydi...

                Hüküm giymiş bir mahkum, halk meydanında kocaman bir kütüğün önünde diz çökmüş, başında da başı örtülü bir cellat o mahkuma cezasını veriyor kendince.  O karede iki eli kelepçelenmiş mahkumun iki elini koparan cellat bir yana, elleri bileklerinden kopan zavallı mahkum, “Artık özgürüm” diyebiliyor.

                Esasında çok güçlü mesaj veren bir karikatürdü o.  Özgürlüğün evrensel değereler boyutunda bir mesaj veren eser...Tıpkı özgürlükle tutsaklığın tezarlarını ortaya koyarken, öyle bir özgürlüğün de anlamının olmadığını söylemek lazım.

                Hiç aklımdan çıkmayan ve hatırladıkça güldüğüm bir başka karikatür var.  Bu karikatürü 1968’de Londra’ya gittiğimde bir kitapçıda satılan karikatür kitabında görmüştüm.

                Bir park düşünün.   O parkın girişine dikilmiş arkası bize doğru, ön tarafı karşıya bakan güçlü kasları ve seksi bedeni olan erkek heykeli...  Heykelin karşısına geçmiş iki tane yaşlı kadın durmaksızın o heykelin cinsel organına halkalar atıyorlar.  Gerçekte cinsel organ görünmüyor ama nasıl bir mesaj verdiği hemen anlaşılıyor.  Siz olsanız bu kariktüre gülmez miydiniz?

                İşe karikatür öyle bir sanattır.  Hen düşündürecek, hem eleştirecek, hem de güldürecek.

                Kısacası bizim TANTANA mizah dergimiz de 100’ncü sayısı ile geleceğe doğru başarı ile yol alıyor.