Tarih okunan bir şeyden ibaret değildir. İster resmi tarih olsun ve isterse gayrı resmi olsun sadece okunan, bilinen ezber edilen, üzerinde konuşulan, nutuk çekilen ahkam kesilen bir şey değildir.

Tarih okuyun, hangi tarihi isterseniz onu okuyun ve hakkında konuşun konuşabildiğiniz kadar hatta yazın.

Bir başka şey var ama.

Tarih sürüp gelen ve giden sürecek olandır da aynı zamanda.

Yedi düveli Anadolu’dan, Trakya’dan dişi tırnağı ile söküp atanlar tarih yazma peşinde değillerdi, onlar tarihi yaşıyorlar ve coğrafyayı seviyorlar savunuyorlardı.

1878 den itibaren Kıbrıs adasında yaşayan Kıbrıs Türkleri de, tıpkı Anadolu’dakiler gibi tarih yazmak peşinde olmadan tarihi yaşıyorlar ve adım adım, gıdım gıdım hürriyeti kazıyorlardı kaderlerine kendi elcikleriyle.

Kimse ama hiç kimse çıkıp da biz tarih yazdık, bu devleti biz kurduk diye lafazanlık etmesin, Tarihi Kıbrıs Türk halkı yaşamıştır ve evet.

Ve evet yaşamaya da devam ediyor.

Hop durun işte bu tarih, bu da kitabı okuyun öğrenin diye sallamanın alemi yok.

Tarih devam ediyor ve yaşıyoruz hep birlikte.

Anadolu’dan kovulan yedi düvel  yine gelip çöreklenmişse, bunun sebebi tarihin sürüp gelen ve sürmeye devam ediyor olduğu unutulduğu içindir.

Takvimin bir yerinde kurmuşsak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni, tarih o takvim noktasında saplanıp kalmamıştır. Yaşıyoruz  gün be gün.

Dillere pelesenk edilen ‘‘ bir Türk Dünya’ya bedeldir ’’ sözü, Amerikan doları üstünde dünyaya tepeden bakan Waşhington, George Waşhington tarafından   ‘‘ bir Amerikan doları kaç Türk lirası oldu haberin var mı ’’ diye tiye alınıyorsa, bunun sebebi tarihin yaşayan ve yaşatılan, yaşayacak olan bir şey olduğunu unutup ‘‘ ecdat ecdaaat ’’ diye sayıklıyor olmak olmasın sakın.

Ömür biter ve hayat sürer, kişinin ömrü ile sınırlı ve süreli değildir yaşam, o bizden önce de vardı bizden sonra da sürecek, nasıl süreceği de hepimizin ellerinde düşüncelerinde gayretlerinde bilgisinde.

Tarihi okunup geçilen bir şey sanmak pahalıya mal olan bir sanıdır, tarih her an her yerde yaşanmaktadır.

Ankara’da, İstanbul’da, Edirne, Kars’ta, Kilis ve Trabzon’da, Lefkoşa’da, Girne Mağusa Güzeyurt, İskele Lefke’de yaşanıyordur ve ne ediyorsak elimizle o olacak tarihimiz.

Alnımza güzel günler mi yazacağız emekle, işle bilgiyle, dürüstlükle,  yoksa kara günler mi bekliyor bizi, sorumsuzluğumuz neme lazımcılığımız, yasa tanımazlığımız, yolsuzluklarımız ile. Karar ve hayat bizim.

 Öyle olmadığı halde, biz kuran partiyiz diye böbürlene böbürlene soğutan parti madalyası takılacak alnınıza.