“Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.” Çarpıcı bir gerçeği, çok açık, yapyalın ve anlaşılır biçimde anlatan bu söz Atatürk’ündür ve 1931’de söylenmiştir.

İnternette gezen, gerçek mi, uydurma mı belli olmasa da, Atatürk’ün yukarıdaki sözü kadar gerçeği çok açık ve anlaşılır biçimde anlatan bir anekdot paylaşayım:

Biri Lenin’e şöyle der: "Tarih sizi bir diktatör olarak yargılayacak Bay Lenin.

Lenin yanıt verir:  "O tarihi kimin yazdığına bağlı."

“Kıbrıs Türk Halkı’nın Siyaset Kurumu Üzerine Deneme” kitabımda, başarısızlıkları başarı olarak göstermeyi, başkalarına yüklemeyi, gerekçeler/mazeretler/nedenler arkasına saklanmayı da iyi bilen ve beceren siyaset kurumu için aktardığım ve yukarıdaki Lenin anekdotu gibi Atatürk’ün sözü ile bire bir örtüşen (daha önce de bu sayfada kullandım sanırım) bir anekdot da şöyle:

Birinci Dünya Savaşı’nda, Almanlar’la girdiği çatışmada yenilen bir Fransız generali, üstlerine göndereceği rapor için “yaz” der emrindeki subaya, “Almanlarla girdiğimiz savaştan zaferle çıktık.”

Fakat generalim” diye tepki gösterir subay, “biz yenildik.”

Sen benim dediğimi yaz evlat” der general, “ileride tarih yazarlarken bizim raporumuza bakacaklar.

1 AĞUSTOS TMT’NİN GERÇEK KURULUŞ TARİHİ DEĞİL

            Bu girişten sonra, esas konumuza geçelim.

1 Ağustos (2019) günü,  Kıbrıs sevdalısı değerli bir dost, Yardımcı Doç. Dr. Mehmet Balyemez’le birlikte BRT ekranında Aziz Karaaziz’in konuğu olduk. Konu, TMT, daha doğrusu o gün 61’inci kuruluş yılı kutlanan TMT’nin “kuruluş tarihi” idi.

Sayın Balyemez, yanılmıyorsam 13 ya da 14 belge ile TMT’nin Kasım 1957’de, kurulduğunu kanıtladı. Belgeler, İngiliz sömürgecilerin Londra’ya gönderdiği raporlar, basın haberleri, bazı tarihsel olgular ve benzeri kaynak nitelikli belgelerdi.

Ben de aynı görüşü, kendi yaşanmışlıklarımla savundum. 1957 sonu ya da 1958 başında TMT’ye girdiğimi ve oradaki bazı somut yaşanmışlıkları ortaya koyarak yaptım bunu!

Bu konu ilk kez gündeme gelmiyor. Yazılara, makalelere, yüksek lisans ve doktora tezlerine de yansıdı. Değerli dostum Nazım Beratlı da (ki yakın tarihimizin en yetkin isimlerinden biri olduğu kuşkusuzdur), bu konuda kalem oynatmıştır ve o da Sayın Balyemez ve benim gibi düşünmektedir. Beratlı 2 Ağustos 2015 Pazar günkü Kıbrıs Postası’nda, “Kıbrıs Türk tarihi, ‘TMT’den önce ve TMT’den sonra’ diye ikiye ayrılabileceğini” söyler ve TMT’nin kuruluş günü konusunda şöyle der:

“Konuyla ilgili olanların tümü de bilir ki TMT’nin kuruluş tarihi üç kurucudan Rauf Bey’e göre 17 Kasım, Kemal Tanrısevdi’ye göre de 25 Kasım 1957’dir. İlk TMT imzalı bildirinin dağıtıldığı tarih de 26 Kasım 1957’dir… Bir ara işi gücü bırakıp, bizzat Rauf Denktaş’a bunu sormuş ve tarihe tanıklık olması bakımından sağlığında yazıp yayınlamıştım. Ki bir itirazı varsa, yalanlasın… Yalanlamadı… Daha sonra başka yerlerde bizzat kendi de ayni minval üzre açıklamalar yaptı…” Dahası, “Kıbrıs ile ilgili 1958 yılı İngiliz belgelerine bakanlar, 30 Temmuz 1958 günkü valilik emrinde, haklı olarak, TMT’nin yasa dışı bir örgüt olarak ilân edildiğini görürler. İngiliz vali hikmet sahibi miydi ki bir örgüt kurulmazdan iki gün önce, onu yasa dışı ilan ediyordu?” diye de sorar Beratlı dostum. Bu arada, 30 Temmuz’da İngiliz yönetiminin TMT’yi de yasa dışı ilan etmesinden hemen sonra  3 Ağustos’ta EOKA’nın, 4 Ağustos’da TMT’nin ateş kes ilân ettiğini belirterek “bir gün evvel kurulan bir örgüt, ne zaman ‘ateş’ emri vermişti de ‘kes’ emri de veriyordu?” sorusunu da ortaya atar.

PEKİ AMA NİYE 1 AĞUSTOS

Peki ama TMT neden gerçek kuruluş tarihinde değil de, 1 Ağustos’ta kutlanıyor?

Bunu anlatabilmek zor ama kısaca değineyim. Benim de milletvekili olarak bulunduğum Meclis’te konu görüşülürken TMT’nin kuruluş tarihini bilinmiyordu. Meclis’te bu konuda etkili ve yönlendirici olan rahmetli Burhan Nalbantoğlu’nun TMT’nin üç kurucusundan biri olduğu da bilinmiyordu. Nalbantoğlu’nun çok yakınlarından biri idim ama o tek bir gün bile TMT’yi konuşmadı benimle! Kimseyle konuşmadığından da eminim.  

TMT’nin üç kurucusu olduğunu ve Kasım 1957’de kurulduğunu, yıllar sonra, Nalbantoğlu’nun ölümünden çok sonra, ilk kez Denktaş açıklamıştı. Hem de bir sosyal aktivitede: Nalbantoğlu’nun kızının nişan töreninde! Ardından da Kemal Tanrısevdi Kıbrıs’a gelmiş, verdiği konferanslarda, özel konuşmalarımızda, onunla yapılan söyleşilerde (bu söyleşilerden en kapsamlısını Neriman Cahit Ortam’da yayımlamıştı) Denktaş’ı doğrulamıştı.

Beratlı, yukarıda sözü edilen yazısında, “1 Ağustos günü, Rıza Vuruşkan Genel Kurmay’a davet edilerek, TMT liderliği görevi kendisine tevdi edildi.” der ve ekler: “1 Ağustos, TMT’nin kuruluş günü değil, yönetiminin profesyonel kadrolara devredildiği gündür! Ama daha sonra bir meclis kararı ile ‘kuruluş yıldönümü’ olarak kabul edilmişti… Bu önemsiz bir şey midir? Hayır! O kadro, daha sonra 1963’te EOKA’nın ardılı EOKA B ve Milli Muhafız Ordusunun vurduğu darbeye göğüs gerilmesini örgütlemiştir.”

Beratlı, yazısını Atatürk’ün sözünü ve aktardığım anetkdotları doğrularcasına bir kitaplık lafla şöyle tamamlar: “Tarih de böyle bir şey işte…”

Sözün kısası, 1 Ağustos konusun yasalaşırken TMT’nin kuruluşu bilinmiyordu ve Nalbantoğlu da, tam da kişiliğini ortaya koyar biçimde, kalkıp da bunu açıklamamıştı. 1 Ağustos, başka iki tarihi olayı da yansıtıyordu. Kıbrıs’ın fethini ve Güvenlik Kuvvetleri’nin kuruluşunu. Sembolik olarak TMT’nin de kuruluş günü olarak da belirlendi. Ama aradan çok zaman geçti ve gerçek artık biliniyor. Bunu düzeltmek gerekmez mi?

SONUÇ OLARAK

Sonuç olarak, TMT’nin 1 Ağustos 1958’de kurulduğu söylemi çok havada hatta afakî kalıyor. TMT konusu, doğru dürüst yazılmadığı için zaten uydurukçular fırsat bulup ahkâm kesebiliyorlar. Bari kuruluş tarihi tartışmasız olsun.

Bir husus daha var. EOKA ile TMT arasında çok önemli ve temelden bir fark var. EOKA, Atina’da, Yunanistan’ın sahiplenmesiyle kuruldu. Oysaki TMT, 1 Nisan 1955’te Enosis için faaliyete geçen EOKA’nın Kıbrıs Türkleri için yaratığı güvensiz belirsizlik ortamı, kendisini savunma ve onun için karabasan olan Enosis’i engellemek refleksiyle kurulan, birbirinden kopuk ve iletişimsiz küçük direniş gruplarının bir üst örgütlenmesi olarak, Kıbrıs Türk Halkı’nın kendi öz dinamiklerinden doğdu. Dünya tarihindeki birçok örneği gibi dıştan bir bağlaşığa ve desteğe gereksinimi vardı. Bu bağlaşık ve destekçi de anavatan Türkiye’den başkası olamazdı. (Ki bu desteğin sağlanması için 3 – 5 aylık bir zaman gerekti.) Yani TMT’yi Kıbrıs Türkleri kurdu, Türkiye uzun bir ikna çabasından sonra TMT’nin yanında yer aldı. Olay budur. Dolayısıyla, TMT’yi Türkiye’nin kurduğu/kurdurttuğu yönündeki her söylem ve algı, TMT’yi kuranlara ve onları yaratan Kıbrıs Türk halkına büyük hem de çok büyük haksızlıktır.

BRT’deki programın sonunda, dostum Mehmet Balyemez, ilgili bakan olarak Sayın Kudret Özersay’a, benim de katıldığım bir çağrıda bulunarak, oluşturulacak bir bilim kurulunun konuyu incelemesini önerdi. 

Sanırım bu aşamada buna gerek vardır. Aynı çağrıyı ben de buradan yapıyorum.