Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu,  evvelki gün Rize Baro Başkanlığı Tesisleri’nde gazetecilere ilginç açıklama ve uyarılarda bulundu.  Yapmış olduğu konuşmada en ilginç sözlerini şöyle tırnak içine alalım ve yorumlayalım...

                “Kıbrıs gibi bir mesele de millî birliği gerektirir.”

                Metin Feyzioğlu’na bunu söyleten, herhalde ulusal davada Kıbrıs Türkü’nün çıkarlarını gözetecek hidrokarbon yatakları üstündeki hakları kullanırken dış güçlerin veya Rumlara yalakalık eden ülkelerin bu duruma tuzak teşkil edecek yeni planlara çok dikkat edilmesi gerekliliğidir.

                Bir yerde “Türk milleti olarak bir birliğe ihtiyacımız vardır” diyerek bütün siyasileri ve hukuk organlarının dikkatini çekiyor.

                Aklıma şu soru geldi:

                “Kıbrıs meselesinde Türkiye’de milli birlik yok mu?”

                Bu bir paradokstur.  Bir çelişkidir esasında Kıbrıs sorununda ve Kıbrıs stratejilerinde takip edilecek yol açısından.

                Esasında Metin Feyzioğlu iyi bir noktaya parmak bastı.  Parmak basarken de, açık ve net şekilde milli birliğin varlığından şüphe edercesine vurguda bulundu.

                Hani derler ya...

                “Aydınırsak kör oluruz” diye.

                Gerçek o değil mi bizim açımızdan?

                Kıbrıs meselesi ortaya çıktı çıkalı bütün Türk siyasilerinin bir milli birlik içinde olduğunu ifade edebiliriz.  O siyasilere, Metin Feyzioğlu’nun ünlü politikacı rahmetlik büyükbabası Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu’nu da katabiliriz.

                Hatırlıyorum o zor günlerimizi...

                Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu Kıbrıs davasına çok büyük katkılar koymuş çok değerli bir politikacıydı.  Ömrünün daha uzun olmasını dilerdik ama olmadı maalesef. Fakat böyle, pırıl pırıl bir hukukçu olarak  Metin Feyzioğlu’nu yetiştirdi ve toplumun önüne koydu.  Bana göre Metin Feyzioğlu, büyükbabasından ötürü Kıbrıs sorunu ile büyüdü ve o hamurla belleğinde oluşan ulusal çıkarlar şekillendi.

                Bu sözlerim ve yorumlarım, Metin Feyzioğlu’nu eleştirmeye yönelik değil, bilakis onu takdir etmeye yöneliktir.

                Bugüne kadar gelmiş politikacılar Kıbrıs sorununa dört elle sarılmışlar ve o sarılışta, hiçbir fire vermemişlerdir. Metin Feyzioğu’nun şu anda gördüğü fotoğraf bize onun duyarlılığını gösteriyor.

                Özellikle şu anda Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının kullanış biçiminin uluslararası hukuk haklarına değinerek, uygulanacak yöntemde başımıza gelebilecek veya başımza örülebilecek çorapları dikkate getiriyor.

                Bence Metin Feyzioğlu, şu anda içinde bulunduğu kurumun bütün ağırlığı ile koskoca Türkiye’nin barolar birliği başkanlığını yürütüyor ve konuya hukuki açıdan yaklaşıyor.

                Elbette ki Türkiye Barolar Birliği Başkanı olarak “Milli birlik ve beraberliğe” de parmak basacaktır.

                O bağlamda içte ne kadar kavga edersek edelim (ki Türk siyaseti o resmi veriyor bize) kesinlikle ulusal çıkarlarımız için birleşmeliyiz ve bütünlüklü politikaya dikkat etmeliyiz. Bu sözler, gerçek anlamda Türk siyasilerine bir göndermedir. O gönderme bile bizi rahatsız ediyor.  Çünkü tümü de Kıbrıs Türklerinin hakları için canla başla çalışıyorlar ve birlik-beraberlik görüntüsünü veriyorlar.  Bunlar tümden gerçektir.

                Kıbrıs Türkü’nün aydınacak veya şikayet edecek lüksü olamaz.  Zaten Kıbrıs Türkü, Türk siyasilerini eleştirmeye kalksa, vicanlarımız sızlar ve rahatsız oluruz.

                Bir zamanlar Kıbrıs solundan bazı kişilerce, yine bazı  kabul edilmez sözler yükselmişti, Türkiye için.  Tümünü bu kabul edilmez sözlere dahil ederesek, onlara da haksızlık ederiz.  Hani derler ya...  Bir tarlada her türlü ot biter misali...

                “Senin ne paranı, ne pulunu, ne de askerini isteriz” gibi laflar edenlerin Türk kamuoyunca ne kadar eleştirildikleri aşikardır. Yani bu sözleri edenler, Türkiye’ye ve Türkiye’nin Kıbrıs siyasetine ihanet etmişlerdir demektir.

                O bağlamda Metin Feyzioğlu’nun bu sözlerini doğru okumak ve doğru yorumlamak gerek.

                Kestirmeden, Metin Feyzioğlu’na çok teşekkür ediyoruz bu duyarlılığı ve bu anlamlı mesajı için.