‘Kıbrıs Rum liderliği Kıbrıs Cumhuriyeti’ni “büyük bir tarihi haksızlık” olarak görüyor ve anlaşmaları yıkmak için gizli planlar hazırlıyordu.. Aslında bu tavır, AKRİTAS planında belirlenen yol haritasına dayanıyordu. Anayasanın “çalışmadığı” ve “mutlaka değiştirilmesi gerektiği genel bir kanı” haline getirilmeliydi ki, Enosis ile sonlanması hedeflenen sürecin anayasayı değiştirmekle başlaması “meşru” bir adım olarak görülebilsindi.

Açıkçası, Kıbrıs Rum liderliği Zürih-Londra antlaşmalarıyla kurulan statüyü değiştirmeye kilitlenmişti.

Makarios sonunda Zürih-Londra düzenini yıkmak için ilk adımı attı ve 30 Kasım 1963 tarihinde Türk tarafına 13 maddelik anayasa değişiklik önerisini sundu.

Önerilerin içeriğine baktığımız zaman, söylendiği gibi “sınırlı” bir değişiklik girişimi olmadığı, yeni bir statü hedeflendiği açıkça görülür. Devletin “İKİ TOPLUMLU YAPISINI SAYISAL ÇOĞUNLUĞUN SİYASAL OLARAK EGEMEN OLACAĞI BİR DEĞİŞİKLİĞE TABİ TUTULMAK İSTENİYORDU

Anayasa değişikliği girişiminin Kıbrıs Rum liderliğinin Enosise ulaşmak için hazırladığı dört aşamalı stratejinin ilk adımını oluşturduğuna hiçbir kuşku yok. Nitekim 7 Aralık 1963 tarihinde Yunan Milli Savunma Bakanı D. Papanikolapulos Yunan Dışişleri Bakanı’na gönderdiği “Çok Gizli” mektupta şöyle diyordu: “Yunan hükümetinin planla ilgili karşıt görüşlerine rağmen Makarios Planı 30 Kasım 1963 tarihinde Makarios’un Dr. Küçük’e 13 maddelik anayasa değişikliği önerisiyle uygulamaya başlanmıştır.”

Burada sözü edilen “Makarios Planı”, “Akritas Planından” başka bir şey değildi.’’ Niyazi Kızılyürek

Bu Niyazi Kızılyürek, şimdilerde Kıbrıs Cumhuriyetinin İKİ TOPLUMLU YAPISINI SAYISAL ÇOĞUNLUĞUN SİYASAL OLARAK EGEMEN OLACAĞI BİR DEĞİŞİKLİĞE TABİ TUTUP,  kendi  anayasasının ( KC Anayasasının) amir hükmüne rağmen aday olup kazanan Niyazi Kızılyürek’in ta kendisidir

Niyazi Kızlyürek ve 3. Toplum formunu çok ciddiye aldığımı söylemeyeceğim, ama fakat, ne dün ne de bu gün Kıbrıs Türk halkını, Kıbrıs Elen halkı ile eşit görmediğini ve kendini en solda diye pazarlayıp satan AKEL in dahi, teoride ne söyleyip pratikte ne eylediğine yeniden dikkat çekmek istedim.

İyi niyetle, bir anlaşma olsun diye büyük çaba harcayan ve bu çabayı yıllardır gösteren Kıbrıs Türk halkının tümünden  ille de kendilerini Kıbrıs Türk halkı içinde ‘federalist’  diye ayrıştırmaya, anlaşmanın ELİT savunucuları diye konumlandırmaya çalışanların yaşanan tarihi yeniden gözden geçirmeye çağırmak istedim sadece.

Beş yıllık görüşmeci görevinde görmeyi, zihniyet değişikliği görmeyi tanrının nasip etmediği Sayın Akıncı’nın nasıl bir ham hayal  içinde olduğu da ayrıca dikkat çekicidir.

Halk değiliz toplumuz diyenler bir daha düşünün.

Avrupa toplumu derken  Avrupa halklarını ve  Türkiye toplumu derken Türkiye halklarını kapsadığını bilen, bal gibi bilen sizler iş Kıbrısa gelince niye bilmezden geliyorsunuz.