Bugün dünyanın bütün ülkelerinde tıp kongreleri yapılmaktadır.  Bu kongrelerin amacı, tıbbın kendi alanındaki yeniliklerini dile getirmek, deneyimli profosör ve doçentlerin yapmakta oldukları konuşmalarla  bilgi aktarımı sağlamak ve uzman hekimlere yeni ufuklar açmaktır.  Bir yerde, bu tür kongrelere katılan ve kendini yenileyen doktorların başarılı olmasıdır murad edilen.

Sadece kongrede edindikleri bilgilerle değil, dünyada tıp alanındaki yeni buluşlar ve yeni ameliyat ve tedavi yöntemlerini içeren yayınları okumak da çok büyük katkı sağlar tıp adamlarına.   Kabul etmek gerek...  Kendini yenileyen ve yeni bilgilerle hastalarına hizmet veren tüm doktorlar, mutlaka meslek hayatlarında başarılı olmuşlardır.

Bu tür kongreler gerek Türkiye’nin, gerekse bütün dünyanın önemli kentlerinde “uluslararası kimlikle” belli zamanlarda düzenlenmekte ve yine bütün dünyadaki doktorlar bu konrelere davet edilmektedirler.  Hatta şu bizim minnacık Kıbrıs’ımızda dahi farklı alanlarda bazı tıp kongeleri yapılmakta ve Kıbrıslı doktorlara bilgi aktarılmaktadır.

Genellikle Avrupa’nın çeşitli kentlerinde yapılan tıp kongreleri, çok büyük rağbet ve ilgi görür.  Hatta çok büyük paralar ödenerek bu kongrelere katılan güçlü doktorlar vardır.  Mesela Paris, Londra veya Amerika’da yapılan kongrelere katılım, her babayiğit doktorun harcı değildir.  Mali durumu vasat olan doktorlar bu tür ünlü kongrelere katılmazlar veya katılamazlar.  Lakin şu bizim minnacık Kıbrısımızda yapılan kongrelere gerçek anlamda katılırlar mı, bundan pek emin değiliz.  Buna örnek vermek lazım...

Geçtiğimiz Cumartesi, yani 17 Kasım 2018 tarihinde Girne-Oscar Otel’de “Spinal Cerrahide Deneyim ve Kanıt” isimli bir tıp kongresi vardı.  Bu kongreye Türkiye’nin ünlü bilim adamlarından Prof. Dr.  Azmi Hamzaoğlu ile Prof. Dr.  Selçuk Palaoğlu katılmışlar.  Tabii ki Kıbrıs’ta yapılan bu kongrenin organizagörü de Kıbrıslı ortopedi profesörü Dr. Metin Özalay’dı.

KKTC Sağlık Bakanlığı’nın işbirliği ile gerçekleşen bu konreye katılım veya katılmama ile ilgili sitemleri dile getirmek lazım.

Lakin bunun eleştirisini yapmadan önce bu kongrenin en ünlü profesörleri hiç şüphe yok ki, Türkiye’nin en değerli omurga cerrahlarından Prof. Dr. Azmi Hamzaoğlu ile Prof. Dr. Ö. Selçuk Palaoğlu olduğunu ifade etmem lazım.

Prof. Dr. Azmi Hamzaoğlu aslen Sinop doğumlu olup, İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmagoloji bölümünden mezun olduktan sonra ABD’nin en iyisi olarak kabul edilen Minnesota Omurga Cerrahi merkezinde iki yıl çalışmış.  1996 yılında da profesör olmuş.

Prof. Dr. Ö Selçuk Palaoğlu da 1978 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuş.  1991 yılında doçent, 1997 yılında da profesör olarak mezun olmuş ve Hamzaoğlu gibi pek çok başarılara imza atmıştır.  Bu iki değerli tıp adamı, bugün bütün dünyanın en gözde profesörleridirler ve pek çok kongre ve seminerlere katılarak bilimsel konuşmalar yapmaktadırlar.

Hal böyle iken, Kıbrıslı Profesör Dr. Metin Özalay, bu değerli bilim adamlarını sırf Kıbrıslı doktorlara katkı sağlamak için Kıbrıs’a getirtmiş ve Oscar Otelde bir kongre çalışmasına katılmışlardır.  Edinilen bilgilere göre gerçekleşen bu kongre, “Türk Omurga Derneği”nin bir aktivitesi olarak yapılmıştır.

Sitem şudur...

Bu kadar önemli ve bütün dünya tıp dünyası tarafından aranan bu iki değerli hocalar bizim doktorlarımız için ta ayağımıza kadar geliyorlar ve maalesef bizden bazı doktorları lütfedip bu çalışmaya katılmıyorlar.  Onların Kıbrıs’a gelişlerinin verdiği mesaj:   “Biz sizin meslek kariyerinize katkı koymak için Kıbrıs’a gelmişiz ama siz bu çalışmalarımıza ilgi duymamışsınız”dır. şeklindedir bana göre.

Maalesef bazı doktorlar başka alanlarda da lakayt kalıyorlar.  Bilemiyorum...

Bu kongrede konuşmacı olan aslen Kıbrıslı Ortopedi Profesörü Dr. Metin Özalay ve  yine Kıbrıslı olan beyin ve omurga cerrahımız Doç. Dr. Yurdal Gezercan’ın da birikimleri, o kongrede çok mükemmel birer veri kaynağıydı.  Bu doktorlar biz Kıbrıslıların iftihar kaynaklarıdır.  Sağlık Bakanı Filiz Besim’in yaptığı açılışta bu kongrede diğer bir konuşmacı da Kıbrıs’tan katılan Dr. Cemal Soydan’dı.  Lakin ilgi beklendiği gibi değilmiş maalesef.

Uzun kulaktan bize ulaşan fısıltılar bize, Bu hocaların; “Bu kongreye katılmayan bazı Kıbrıs’lı doktorların çoğunun üniversiteden hocalarıydık.  Ancak onlar bunu dahi düşünemediler ve lütfedip kongreye katılmadılar, maalesef.”

Bu sitemler ileriki kongrelerde Kıbrıslı doktorları o lakaydi tavırlarından sıyıracak mı?  Bilemiyorum.

Böylesine önemli bir çalışmanın detayları vermeyi ve anlamlı mesajlar yayınlamayı kendime bir görev bildiğim için bu yazıyı gazete sayfalarıma döküverdim.

Yani Tıp Kongreleri, anlayacağınız...