Kıbrıs Türkü, evvelki gün, 1974  İkinci Mutlu Barış Harekatı esnasında Rumların Muratağa ve Sandallar katliamında hayatlarını kaybeden zavallı 11 çocuğun, minicik tabutlara konmuş kemiklerinin cenaze töreni vardı.  Tam 47 yıl önce işlenen bu cinayet ve katliamlar, insanlık için tam bir yüzkarasıdır.

            Ne kadar acı değil mi?

            Hayatın birer tomurcuğu ve birer çiçeği o masum çocuklara nasıl kıymış EOKA katilleri...

            İnsan düşünce çıldırıyor.  Adeta “Bir gün bunlarını de bedelini ödeyecekler” diyesi geliyor insanın, 20 Temmuz sabahındaki bedel ödemesi gibi.

            Bundan önce de yine Muratağa ve Sandallar’da savunmasız bir kısım insanın (15 Türk) gömüldükleri çukurlardan alınan kemiklerinin DNA testleri sonucunda, yine sıra tabular halinde bir merasimle gömülmüş ve artık tümünün birer mezarları olmuştur.

            Bu 15 Türkle ilgili merasim sonrasında Rum Ana Muhalefet Lideri (AKEL) Başkan Andros Kipriyanu’nun itirafları şöyleydi:

            “1974 Muratağa, Atlılar ve Sandallar Köylerinde EOKA B vahşetinin kurbanları, 15 Kıbrıslı Türk’ün cenaze töreni, şövenizmin, yurdumuzda yaşanan trajedinin en temel nedenlerinden biri olduğunu hepimize hatırlatmaktadır.  Kurbanların ailelerine, yakınlarına, dostlarına ve köylülerine AKEL olarak en içten taziyelerimizi ifade ediyoruz.  EOKA B’ci faşistlerin bu üç köydeki toplu katliamlarının kurbanları olan 126 kişi asker değil, çoğu kadın ve çocuk olan  korumasız sivil yurttaşlardı. Bu insanların çoğunun katledilmeden önce tecavüze ve şiddete uğradıları da dikkate alındığında,  yaşananların daha da dehşet verici ve ürpertici olduğu görülmektedir.”

            Bu sözleri söylemek veya nedamet getirmek başlı başına bütün dünyaya ve özellikle BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve BM Güvenlik Konseyi’ne güçlü bir mesajdı.  Bu sözlerin anlamı şudur bize göre:

            “Türklere o kadar acılar çektirmişiz ki, şu Kıbrıs sorununda yan yana iki ayrı coğrafyada iki devletli çözüm istemekte haklıdırlar”dedirtiyor.

            Kıbrıs Türkü, savaş dışında, karşılıklı çarpışma esnasındaki çarpışmadan ötürü bazı Rumları öldürmüşlerdi.  O öldümeler kasti öldürme değil, savaşın bir gereğiydi.

            İşte ondan sonradır ki Rumlar da kayıplar konusu ile ilgilenmeye başladılar.  Neden?

            Bunun nedeni açık ve nettir.

            Çünkü Rumlar da acılarla ve kayıp yakınlarının sorunları ile karşı karşıya kalınca içlerindeki acıyı dışa vurmaya başlamışlardır.

            Son sıra tabutların sayısı tam on bir tanedir.

            Bu minicik yavrular henüz hayata doymadan, kırlarda özgürce koşan, kır çiçekleri toplayan ve gözlerindeki sevgi ile yaşarken ölmüşlerdir. Daha doğrusu katledilmişlerdir.

            Şimdi siz gelin de yine Rumlarla yeni bir hayatı paylaşın.  Bu insanlarla yeni bir geleceği içiçe kucaklamak mümkün değildir.  Toprak altından çıkan son  kemikler bize gerçeğin yolunu gösteriyor.  Yıllarca önce öldürülen, sokaktan topanmış yüzlerce masum insanlarımızın kemikleri toprak altından çıkarken, onların eş ve çocukları ne kadar acı çekmişler ve hep kaybolan yakınlarının dönüşünü beklemişlerdir.

            Sanırım bu katliam sebep oldu, Maraş Türk askerleri tarafından işgal edilip, KKTC topraklarına dahil edildi.  Bunun sorumluları elbette ki fanatik Rumlar ve Rum mezalimini gerçekleştiren vicdansız insanlardır.

            Hatılıyorum Taşkent katliamı sonrasında sıra tabutların resimlerini gören eski Rum Dişişleri Bakanı Markulli de nedamet getirerek, “Biz Rumlar, Türklere ne kadar çok acı çektirmişiz...  Türklere bir özür borcumuz var” demişti.

            Bu kadar insanın hayatı bu kadar mı ucuzdur?  Bu insanların hayatı bir özürle, hatta bütün Kıbrıs’la ödenemez.

            Zaman zaman Rumlar insan haklarından söz ederler?

            Evvela insan haklarını çiğneyen, insan hayatını yok sayan bu milletin ne mal olduğunu bütün dünya görmüştür.

            Gerçekten gelin de şu gavur milleti ile yeni bir hayat kurun.

            Fakat bir gün bütün gerçekler yerini bulacak ve Kıbrıs Türkü’nün haklılığı kabul görecek.

            O nedenle değil mi ki, yeniden Rumlarla yeni bir hayatı paylaşmak istemeyiz.

            Toprağa verilen şu 11 yavruya Allah’tan rahmet, yaslı ailelerine başsağlığı dilerim.

            Kısaca... Hala toprak altından kemikler çıkıyor...