Öncelikle belirtmek lazım ki, Ortadoğu ülkelerinde yaşanmakta olan sorunlar  Trump’tan önce de vardı O’ndan sonra da var olacak;  ta ki tüm bölge ülkeleri “adam olana” kadar da devam edecek. Trump’ın Tel Aviv’deki  ABD büyükelçilik  binasını Kudüs şehrine taşıma kararı alması ve bunu abartılı bir şekilde dünyaya ilan etmiş olması dikkatleri yeniden Filistin-İsrail sorunlarına ve bu kararın olası etkilerine çevirdi. Tüm dünya medya organlarında Trump’ın kararı ve konu ile ilgili yorumlar sel gibi akmakta.Yapılmakta olan değerlendirmelerin hemen hepsinde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak  tanımakla Trump’ın daha büyük çatışmaların fitilini ateşlemiş olduğudur.
Zaten bölgede var olan anlaşmazlıkların bu kararla daha bir ısıtılarak çok acaip bir “yeni yıl hediyesi” olarak bölge halklarına sunulmuş olması’nın,  ABD’ne ne kazandıracağının iyice  analiz edilerek bir değerlendirmesinin yapılması gerekir. 
Trump’ın yapmış olduğu açıklamada yer aldığı şekliyle, ABD kongre ve senatosu 1995 yılında İsrail’deki ABD büyükelçiliğinin Kudüse taşınması kararını almıştı zaten, ve bugüne kadar da ABD-İsrail diplomatik ilişkileri Kudüs üzerinden yürütülüyordu,  ancak bugüne kadarki Amerikan başkanları bu yasayı uygulamaktan kaçınmışlardı. Öyleyse Trump’ın bu kararının zamanlaması da dikkat çekici olmalı. Daha birkaç ay önce bölgeye çok gösterişli ziyaretlerde bulunup Suudi Arabistan ve BAE liderleri ile yüz milyarlarca dolarlık silah anlaşmaları dahil birçok ekonomik işbirliği anlaşmaları imzalamış olan ABD liderliği; ABD elçiliğini bir gecede Kudüs’e taşımaya karar vermiş olamaz. Alınan bu karar önceden hazırlığı iyice yapılmış ve Noel öncesinde bir zamanlama ile başta İsrail olmak üzere bölge ülkeleri ve dünyaya sunulmuştur; “ister alın ister almayın, ister kabul edin ister etmeyin” tavırlarıyla.
Türkiyenin de başını çektiği birçok Müslüman ülke olayı çok açık ve net bir şekilde protesto eden açıklamalar yaptılar ve yapacaklardır da. Önümüzdeki hafta İstanbul’da toplanacak İslam Örgütü’nden de benzer sert bir açıklama geleceği kesindir. Bunun dışında AB ve başta Fransa  olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin Trump’ın kararı üzerindeki uyarıcı açıklamalarına Rusya da katıldı. Kısaca büyükelçilik taşıma olayı,  resmen Kudüs olayına dönüştü. Böyle olması da isteniyordu.
1967 yılında İsrail tarafından işgal edilen doğu Kudüs de dahil olmak üzere, şehrin tamamının sadece Yahudi devletinin başkenti olması anlaşılıyor ki ABD dışındaki diğer Hristiyan ve Müslüman ülkelerce pek kabul görmedi. BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarına göre Kudüs İsrail ve Filistin taraflarının antlaşmalarıyla oluşacak iki devletin ortak başkentleri olmaya adat bir kent. BM genel sekreteri Guterres de bu meyanda bir açıklamada bulundu.
Ancak değerli okurlar tüm bu açıklamalar neyi değiştirdi veya değiştirebilecek? Geçmişteki benzer durumlara baktığımız zaman, olayın Ortadoğu bölgesinde yaşanmakta olan kaoslara bir yenisini daha ekleyeceği aşikardır.