Koronavirüs’le şöyle veya böyle yaşamaya ve kendimizce formüller üretmeye başladığımız bir zamanda, Rusya-Ukrayna savaşları, sanırım bu yıl da turizmimizi kötü yönden etkileyecektir.  Bu etkileşimler nasıl şekillenecek turizm hayatımızda, henüz belli değil ama üç aşağı, beş yukarı etkileneceği aşikardır.

            Savaş sonrasının bir ateş-kesle ve bazı barış anlaşmaları ile noktalanacağını umut etmekle birlikte, Ukrayna’dan turist beklememiz biraz da saflık olur.  Binlerce ev ve bina savaşta yıkılırken, milyonlarca insan savaştan kaçarak canlarını kurtarmaya çalışırken, herhalde tatil yapmayı akıllarından bile geçirmez Ukraynalılar.

            Ukrayna’dan ülkemize ne kadar turist gelmiş ve bu yıl da gelmesi öngörülen bir grafiktedir?   Statistikleri incelemedik ama özellikle Rus pazarı, bayağı büyük bir yer tuttuğuna parmağımı basarım.

            Rusya ile Ukrayna’nın savaş pozisyonu şöyledir bence!

            Rusya saldıran, Ukrayna da savunan bir pozisyon sergiliyorlar.  Her ne kadar da Ukrayna pozisyonunu savunur görünse de bizzat sıcak savaşı yaşamış bir ülkedir.

            Evet...  Gelelim turizmimize.

            Bu olumsuz süreç kaç ay gidecek ve yaralar sarılmaya başlayacak?

            Koronavirüs öncesi sahillerimizde ve otellerimizde pek çok Rus turisti görmemiz mümkündü.  İki yıllık virüs dönemi kapandı kapanmak üzere iken, bence Rusya’dan ülkemize turist akımı, Türkiye üzerinden gerçekleşecektir diye düşünüyorum.

            Rus halkının direk savaştan etkilendiğini de pek düşünmüyorum.  Belki bir kısım sınır insanları bu savaştan etkilenmişler ve Rusya’nın almış olduğu ekonomik tedbirlerle bazı sarsıntılar geçirmiş veya geçirmektedirler ama yine de umut besliyorum turizm için Rus pazarından.

            Türkiye turizmi, Ukrayna açısından etkilenecektir sadece.  Direk Rus pazarı hala Türkiye’nin avuçları içindedir.

            Bazı Rusların Antalya ve Akdeniz bölgesine yatırım yaptıkları da biliniyor.  Hani soğuk ülkede yaşamanın bezginliği onları sarınca kendilerini Akdeniz’in sıcak kumlarına ve sıcak sularına bırakırlar ya...  Bu da öyle birşey olacak herhalde. 

            Bir de güney Kıbrıs pazarının Ruslar için kapandığını düşünün.  Rumlar bütün hava ve deniz limanlarını, sırf batıya şirin görünmek için kapattılar ya, bu durumda hangi Rus turizmci güneyle turizm pazarı kurabilir?  Hiçbiri ile.

            Şimdi Rumlar kara kara düşünüyorlar bu yıl turizmlerinin ne kadar çok etkileneceğini.

            Öyle görülüyor ki, güney Kıbrıs’a giden Rus turistleri, Türkiye üzerinden Kuzey otellerinde ve kuzeyin sıcak denizlerinde tatillerini geçirme yollarını arayacaklardır.  Kaldı ki, Türkiye turizm ve seyahat acenteleri bunun planlamasını çok iyi yapmaktadırlar ve yapacaklardır da.

            KKTC Turizm ve Seyahat acenleri ile Otelciler birliği el ele vererek bu süreci akıllı plan ve projelerle, akıllı programlarla atlatabileceklerini düşünmek lazım.

            Birkaç gün önce Otelciler Birliği Başkanı Dimağ Çağıner’in yapmış olduğu açıklama, gerçekten ekonomik ve enerji yönünden doğru bir açıklamadır.  Ne demişti Dimağ Çağıner gelen okkalı elektrik fiyatları üzerine?

            “Geliniz size otellerimizin anahtarlarını teslim edelim, siz işletiniz” dememiş miydi?

            Bu yönden ortaya çıkan açmazlar, otel işletmecilerini gerçekten çok güç bir duruma sokuyor.  Cep yakan elektrik ücretleri karşısında hangi otel ayakta kalabilecektir.

            O halde Otelciler Birliği ile Hükümet arasında elektrik konusunda yeni bir protokol imzalanması gerekir. Hangi yönden?  Turizm Endüstrisi Teşvik Yasası yönünden.

            1985 yılında geçirilen Turizm Endüstrisi ve Teşvik Yasası, gerçekten otelcileri ve seyahat acentelerini çok iyi koruyor ve teşviklerle moral enjekte ediliyordu.  Şimdi de o moralin sağlanması ve turizme umut pompalanması şarttır.

            Örneğin yüksek sezondaki elektrik fiyatlarında otel işletmecilerine çok özel bir fiyat uygulanması gerektini de düşünüyorum.

            Hani “Allah kerim” deriz ya...  Yüksek sezonu bu şekilde asgari zararla kapatmak da bir çıkış yolu olabilir.  Tabii ki sezon yüksek boyutta seyrederse, bu öngörü, kabul görebilir ve otel işletmecileri yeni dönemden umut bekleyebilir.

            Uçak fiyatları hala cep yakıyor...

            Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu’nun son girişimleri, yeni bir uçak şirketi kurmasına yöneliktir.  İnşallah bunu başarabilir.  Hiç de kolay değildir yeni bir uçak şirketi kurulması.

            Bizim şu egolarımız var mı, yok mu?

            Bin bir emekle kurmuş olduğumuz Kıbrıs Türk Hava Yolları’nı, yine kendimiz batırdık ve şimdi de kara kara düşünüyoruz, mevcut uçak şirketleri ile nasıl rekabet ederiz diye.  Özellikle siyasiler sırf siyaset uğruna önlerine gelen herkesi bu şirkete alınca, haliyle şirket de bir gün batacaktı.

            Gerçekten şu andaki uçak fiyatları cep yakıyor ve insanları kara kara düşündürüyor. Lakin grup fiyatlarındaki uygulamalar, yeni duruma bir çare olabilir mi?  Bu da ayrı bir konu.

            Yani boşa koysanız almıyor, doluya koysanız taşıyor misali bir durumla karşı karşıyayız.

            Başbakan Faiz Sucuoğlu’nun seçim boyunca kullandığı “Ekonomik istikrar için tek başına iktidar şart” sözleri geldi aklıma.

            Sucuoğlu o sözleri boşuna söylememişti.

            Turizm içinde istikrarı yakalar mıyız?

            Şu Kıbrıs Türkü ne savaşlar gördü, ne körfez savaşları yaşadı, ne ekonomik krizlere tanık oldu.  Bu zor günleri de elbet atlatacağız ama nasıl atlatacağız bunun muhasebesini yapmak lazım.

            Pandemi sonrasında ülkemizdeki iç turizm de canlanır herhalde. İki yıldan beri kapalı yaşamak zorunda kalan halk, bundan sonra içlerindeki virüs korkusunu da atınca, bu kez iç turizme yönelecektir herhalde.  Buna ilaveten Türkiye iç pazarı da unutulmamalıdır.  Türk insanı da Kuzey Kıbrıs’ta tatil yapmayı çok seviyor. 

            Bütün bunarın tablosunu önüme koyduğumda, yeni turizm sezonunun kötü gitmeyeceğini ayrıca düşünüyorum.

            Turizmi mutlaka ama mutlaka canlandırmak durumundayız.  Yukarıda vurguladığım gibi, otelcilerle hükümet kafa kafaya vererek yeni bir başarıya imza atmaları için sebep yoktur.