Hayat sürprizlerle doludur...  İnasan birçok filme konu olabilecek zenginlikte bünyesinde dramatik unsurlar taşıyan nice olaylara tanık olunca, gayri ihtiyari “Ya...  Demek bu da vardı” sorusunu sorar hayret ederek.

                İngiltere’nin muhafazakar kanattan olan yeni Başbakanı Boris Johnson’un dedesinin Türk olduğu haberine ilişkin ilk haberi okuduğumda, gerçekten merakımı mucip olmuş ve bu ailenin derinliklerine inme ihtiyacı duymuştum.

                Meğer İngiltere’nin yeni başbakanı Boris Johnson, milli mücadele ve Kuvva-i Milliye günlerinde Mustafa Kemal ve arkadaşlarının bu hareketine karşı çıkan padişahın bakanlarından Ali Kemal imiş.  Ali Kemal gazetecilik ve şairliği ile ün yaşmıştır.  Bir dönem İngiltere’de bulunduğu o zamanlarda bir İngiliz kızı ile sevişmiş ve onunla evlenmiş. Bu evlilikten Selma ve Osman Ali isimli iki çocuğu olmuş.  Ali Kemal’in eşi ölünce o çocukları anneanneleri büyütmüş.  Bu süreçte de anneanne, torunu Osman Ali  adını değiştirerek ismini  Winfred Johnson koymuştur.  İşte Boris Johnson gerçek ismi ile Osman Ali’nin oğludur.

                Hayat ilginç tesadüflerle doldudur dedik ya...

                Paris’te siyaset biimi okuyan Ali Kemal dul kalınca, Mektepler Nazırı Zeki Paşa’nın kızı Sabiha Hanım’la evlenerek, ondan da Zeki adında bir oğlu olmuş.

Kurtuluş Savaşı sonrasında malum Mustafa Kemal ve arkadaşları, milli davaya ihanet eden birçok insanı sınır dışı etmiş.  Ali Kemal da o sınır dışı edilenlerden birisiydi.  Lakin halk onu affetmedi.  İsmet İnönü tarafından Türkiye’ye dönmesine izin verilen Ali Kemal, Kuvva-i Milliyeciler tarafından kaçırılarak İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmak üzere yola çıkılır.  Lakin yargı makamına götürülürken İzmit’te halk tarafından linç edilip öldürülen dede Ali Kemal 55 yaşında bu dünyadan göçmüştür.

Ali Kemal’in ikinci evliliğinden olan “Zeki”, Kıbrıs Türkü’nün davasına büyük katkılar koymuş   ünlü büyükelçi Zeki Kuneralp’ten başkası değilmiş.

                İşte dramatik ve ilginç olan nokta da burasıdır.

                Hani derler ya...

                Birisi hayatının en büyük hatasını yapsa da, “Çocuklarının veya torunlarının suçu yok” deriz.

                Gerçek o değil mi?

                Zeki Kuneralp’la Dr. Küçük’le çalıştığım dönemde kendisi ile tanışma şerefine nail olmuştum.  Son derece efendi ve muazzam birikimi olan bir diplomattı.

                Hayat Boris Johnson’u siyaset platformuna sürüklemiş ve bir gün o da, İngiltere Başbakanı olmuş.  Demek onun genlerinde siyaset heyecanı veya siyaset virüsü varmış.  Hani derler ya...

                “O da dededen almış.”

                Yabancı evliliklerde bu tür vakalara rastlamak mümkün.

                Zaman zaman halk arasında Makarios’un babasının da Türk olduğu söylenir ama, kimse de bunu kanıtlayamamış veya kanıtlama cüreti gösterememiş.

                Boıris Johnson çok başarılı ve saygın bir siyaset adamıdır.  Damarlarında  Türk kanı olsa da o, görevinin başında ve devlet sorunlarıyla cebelleşmektedir.

                Gerçekten bu ailenin hikayesi bir filme konu olacak kadar derin ve anlamlıdır. 

                Bu senaryoyu yazmak da hayli yürek ve zaman ister.  Şayet bir gün bu hikayenin senaryosunu veya romanını yazmak bana nasip olursa, herhalde Boris Johnson’un bütün hayatını da didik didik etmem gerekecek, dedesinin hayatı gibi.

                İngiltere,  Danimarka  ve Yunan Kraliyetlerinde her zaman prens, prensesle evlenirdi.  Bu tür evliliklerde karma kültürler ve karma evlilik anlayışları çıkar ortaya.

                Mesela Yunan kralı veya Kraliçesi hep kraliyet olan ülkelerin soylularıyla evlilik yaparlardı.

                Belki bir gün Yunan siyasetçilerden birinin damarlarında da Türk kanı dolaşacaktır.

                Hepimiz izlemişizdir ünlü “Muhteşem Süleyman”ın filmini.  Bütün Osmanlı padişahlarının anneleri de hep Hristiyanlık dünyasından toplama güzel kadınlardandı.

                Yani siyaset ve hayat sürprizlerle doludur.