Bugün Türkiye’nin üretim alanlarında girmediği dalın olmadığını görüyoruz.  Beyaz eşyadan tutun da harp sanayii, gemicilik, sanayi motorları ve çıkarma gemileri ile savaş uçakları...  Ve şimdi de Türkiye “ilk pille” çalışan otomobilini üretti.

            Şayet geçmiş yıllara bakacak olursak, Türkiye’nin ilk otomobilinin Anadolu arabası olduğunu anımsayabiliriz.  Lakin bu bambaşka birşey.

            Anadolu araçlarının kaportaları fiberglas’tan yapılmıştı.  Araba bir yere çarptı mı, pilav gibi yollara saçılırdı.  O kırılan yerlerini de fiber çamuru ile sıvayıp tekrar yola koyarlardı.  Tabii ki insanoğlu iyinin iyisini ve güvenli aracın en güvenliğini arar olunca, Anadolu araçları pek tutmamıştı Türkiye’de.  Ve şimdi  30 dakikada şarj edilebilecek ve 500 km. yol alabilecek araba üretildi.

            Şayet çağın değişmekte olduğunu kabul edersek, bundan sonra bütün araçlar pille ve şarj edilecek sistemle çalışırsa, herhalde petrol rezervlerine de ihtiyaç kalmayacak.

            Malum petrol için dünyada çok büyük savaşlar olmuş ve hala olmaktadır.  O bağlamda petrolla çalışan arabalar çağ dışı kalıncaya kadar trafikte kullanılmaya devam edecek.

            İsteseniz şöyle bir bakalım, ilk araba ne zaman icad edildi, görelim....

            “Otomobil” kelimesi hayatımıza nasıl girdi?

            Yunanca’da “auto”, yani kendi yapabilen anlamda “mobilis” kelimesi ile birleştirince “otomobil” kelimesi hayatımıza girdi.

            Şayet ilk otomobillerin modellerini görmek isterseniz, internete giriniz ve birçok oto modellerinin, iptidai yöntemlerle çalıştığını görünüz.

            Malum İngiliz’in ünlü “Ford” markası vardır.  Ford, 1769 yılında ilk kendi otomobilini yaptı.  Fransızlar ünlü pegeut marka araçlarını ise 1886’da, Almanlar ünlü mercedeslerini “Karl Benz” tarafından gerçekleştirdi.

            İtalyanlar Fiat marka aracı yarattı.  Buna ilaveten audi de onların eseri olmuş oldu.

            Herhalde bugün dünyanın en kaliteli ve en itibarlı aracı mercedestir.  Lakin bütün üretici firmaların çok lüks araba ıcad ettiklerine de tanık oluruz.

            Kauçuğun icadı ile de üretilen araçlara havalı kauçuk tekerlek takılması o icadın bir parçasıdır sanırım.

            Tabii ki şu anda dünyanın otomotiv sanayiindeki teknolojik yarışta, sanırım Japonya hepsinin önüne geçti gibi.

            Zaman zaman dünya otomotiv piyasalarının ünlü markalarca yarışlarını ve rekabet anlamındaki çatışmalarını görüyoruz.

            Öyle bir zaman gelmiş ki, otomotiv sanayii de dünyada yeni bir dal ve yeni bir sektör olarak kendini kabul ettirmiş ve rekabet unsuru yaratmıştır.

            Otomotiv sanayiinde iki, hatta üç nedene dayalı üretim yapılabiliyor.

            Bunlardan birisi estetik, ikincisi kullanılabilir ve hız yapabilen güvenli araç, ve üçüncüsü de ucuz üretim.

            Tabii ki bütün bunlar, makineleşmenin getirdiği bir sektöre dayanmaktadır.

            Çağımızda “Antika otomobil” meraklıları bulunduğuna da tanık oluruz zaman  zaman.  Bu bir tutkudur esasında.  Ne bileyim...  Mesela 1800 yüzlerin sonlarına doğru yapılan otomobillerden belki dünyada üç beş tane kalmıştır ki bunların değerleri milyonlarla ölçülemez.  Bu tür araçların aksamları, seri imalatla değil, özel siparişlerle temin edilir.

            Şu bizim kısacık boyumuz ve boyutumuza karşın, Yakın Doğu Üniversitesi ilk kez kendi aracını yapmış ve seri üretim için tetikte beklemektedir.

            Şayet YDÜ’nün yapmış olduğu ilk otoyu “Türklük dünyasının bütünlüğünden” sayarsak, ilk elektrikle çalışan otomobilin Kıbrıs’ta imal edildiğini ifade edebiliriz ki bu da bizim iftiharımız olur.

            Türkiye’nin pille çalışan ilk otomobili yakında seri üretime geçecek herhalde.  Üstüne üstlük, artık bu tür otomobillerle çevre ve hava kirlenmeyecek.  Mesela ilk aklıma gelen şey, yedek pilleri cebinize koyacak ve özgürce gidebildiğiniz yere kadar gidebileceksiniz.  İşte değişen dünya budur demektir.

            Gördünüz mü dünyanın ve teknolojinin nasıl değiştiğini?

            Türkiye’de yapılan bu otomobil, mini mini ve çok sevimli bir araç olarak dünyamıza girmiş oluyor.  Tabii ki ilerleyen zamanda esterik ve kullanılabilirlik kendini gösterecek.

            Haydi Türkiye yeni ufuklara doğru....