Ulusal Birlik Partisi’nin ikinci tur seçimleri yapılmadan, ikia aday da seçimden çekildiklerini açıkladılar.  Dolayısı ile seçim de yapılamadı.  Akabinde bir mesaj geldi, nerden geldiyse, “Ersan Saner tek aday olarak kurultaya katılacak” dendi.

            Hani derler ya...

            “Bayram değil, seyran değil, enişem beni niye öptü” diye.

            Bu iş de ona benzer.

            Son iki tura kalan adaylardan Faiz Sucuoğlu’nun kazanacağı belli olunca, ani bir kararla her iki daya da seçimden el çektirdiler.

            Faiz Sucuoğlu deli mi, kesin parti başkanı ve başbakan olacağı bir seçimden çekilsin?

            İkinci turda adayların çekilmesi, Türkiye ve Ankara kaynaklı olduğu söylendi.  Hatta Faiz Sucuoğlu’nun CHP’ye yakın olduğu yorumu yapıldı, face bookta o resmi görüşmenin görüntüleri verildi.  Niçin, ikinci turun yapılmaması için.  Ve Faiz’i yıpratmak için.

            Şimdi düşünüyorum...

            Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Devlet Bahçeli, 15 Kasım 2020, KKTC’nin ilan günü münasebeti ile Kıbrıs’a geliyorlar.  Yani bu iki siyaset adamının bir araya gelmesinden birşeyler mı çıkarmamız lazım?  Bir diğer deyişle, bu birliktelik görüntüsünde, “Devlet Bahçeli AKP’li mi oldu?” veya “Sayın Erdoğan MHP’li mi oldu?” Bu durum da ona benzer.

            Lakin işin gerçeği, bir gizli elin bu işlere el attığıdır.  O el atma da, mutlaka ve mutlaka Kıbrıs menşeylidir.

            Daha açık ifade etmek gerekirse, birileri Ankara’yı yanıltıyor ve o yanılgı ile Ankara tepkilere hedef oluyor.

            Yok mu bir akıllı adam cesaretle Türkiye Cumhurbaşkanı Erdeoğan’ın huzuruna çıkıp, “Sayın Cumhurbaşkanım, birileri sizi yanıltıyor ve sizi yıpramaya çalışıyor.  Bu oyunları geçmişte de gördük, şimdi de görüyoruz.  Lütfen siz şu hokkabazlık eden bazı kaşarlanmış siyaset adamlarının söylediklerine rağbet etmeyiniz” desin.

            Geçmişte parti içinde iki adayın ilçe seçim çalışmaları başladığında, parti merkezinin ışıkları şalterden kapatılmıştı. Şalter’i kapatan gencesormuşlar, “Sn mi kapattın oğlum şalteri?” o da “Ne yapayım, bana talimat verdiler, ben de şalteri kapattım” demişti. O yarışta Hasan Taçoy’un karşısında eski Gençlik Koları başkanı bir genç çıkmış  ve  demokrasi yarışına girmişti.

            Esas seçim günü de, Taçoy salondaki delegelere bir güzel konuşma yaptıktan sonra, diğer aday mikrofona gelmiş ve salonda bir anons yapılmıştı.

            “Öğle yemeği için dışarıda sandüviç dağıtımına başlanmıştır.”

            Karnı acıkan delegeler salonda dururlar mıydı?

            Bunun dahası var...

            Taçoy’un karşısına çıkan gencin bütün posterleri birden salon kapısında buharlaşmıştı.  Yani öyle çirkin oynar bazı insanlar bu oyunu.

            Bütün bu çirkinlikler zincirine karnımız toktur.  Tertemiz idealleri olan, dürüst isnanların hayallerini yıkmak ve “Hep ben, hep ben” anlayışında olan bazı siyaset adamları, bunda da o çirkin oyunu oynuyorlar.

            O nedenle Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı birilerinin aydınlatması ve yanlış kararlar vermesini önlemelidir.

            Cumhurbaşkanı Erdoğan’a doğrular aktarılırsa, ben eminim, “Bak biz bunları bilmiyorduk” diyecek ve doğru olan gerçekçi bir tutum izleyecektir.

            Mesela Hamza Ersan Saner’in başkanlık adaylığı için bir talebi olmamış ama süreç onu bu noktaya getirmiştir.   Kabul etmek lazım...  Ersan Saner çok değerli bir siyasetçidir.  Ama onu zorla başbakan yapacaklar.

            Sonra bir açıklama geliyor partiden.

            “Başkanlık seçimi için sadece bir aday çıkacak ve Hamza Ersan Saner, delegelerin karşısına çıkacak.”

            Bu bir demokrasi mi?  Veya demokrasinin temizliği mi?

            Mesela ikinci turun arifesinde Faiz Sucuoğlu’nu yarıştan çektirmek, tabanın çok büyük tepkilere yol açmıştır.  Özellikle Faiz’i seven çok büyük bir kitle tepkisini ortaya koymuştur.  Hatta “Sokaklara yürüyüşe çıkacağız, protesto mahiyetinde” demişlerdir.

            Baskılara tahammül edemeyen onurlu Faiz Sucuoğlu nihayet patlamış ve “Bu seçimde ben de varım” deme erdemi göstermiştir.

            Bu Cumartesi yapılacak başkanlık kurultayında sonuç bellidir.  Lakin yine de yorum yapmak gerekmez.

            Ve ben yine vurguluyorum...

            “Birileri Ankara’yı yanıltıyor.  Ankara yanlış yola çekiliyor.  Bunu düzeltecek bir babayiğit adam yok mu?”

            Daha ne diyelim ki...

            UBP’lilerin çoğu demokrasiden dem vurur da, demokrasinin çarkını kopardılar, bu da bir gerçek.

            Demokrasiymiş, dürüstlükmüş, tarafsızlıkmış... Hadi canım siz de...