Aylardan beri süregelen yerel seçim propagandaları nihayet bu akşam son buluyor.  Partilerin verdikleri o büyük mücadele son bulurken, insan bayağı düşünüyor...
Bunca harcanan zaman, emek, paralar, anlamlı slogan ve propaganda araçları adeta mermisiz bir savaş verir gibi fikir mermileri çatıştı bu yerel seçimlerde.
Fikirler ve olumlu icraatlar da birer “fikir mermisi” değil mi?  Yani insanları ve kitleleri etkileme sanatı demek istiyorum.
Türkiye’ye getirilen başkanlık sistemi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da çok büyük bir rahatlama getirdi, propaganda ve strateji açısından.   Tabii ki güç bakımından da.
Kabul etmek lazım... Recep Tayyip Erdoğan, bugüne kadar Türkiye’nin siyaset sahnesinden gelmiş geçmiş en önemli ve en büyük hatibidir.
Siyasette “Konuşma sanatı” dediğimiz şey, bir siyasetçinin en büyük anahtarıdır.  O anahtar yeterli mi siyasette başarılı olmaya?  Bence sadece konuşma yetmez.  Fikirsel üretimle, gerçekçilik birleştirilince, ortaya inandırcılık çıkar, tıpkı bir tiyatro eserindeki gibi.
Malum tiyatroda gerçekçilik ve inandırıcılık çok önemli rol oynar.  O bağlamda siyasetin de bir çeşit tiyatro sanatı olduğunu ifade edebiliriz bir yerde.
Şayet sizin birikim ve konuşma kabiliyetiniz buna yeterse, halkı meydanalara sürükleme uğraşlarınız çok büyük başarı gösterirse, hiç mesele yok demektir.
Bütün seçim boyunca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın binlerce, yüz  binlerce insana meydanlarda yaptığı konuşmalar, halkı coşturmaya yetti de arttı bile.  O coşku da bir sürükleyiş sanatıdır hatta.
İki yıl önceki darbe harekatından sonra bence Türk halkı, kendi Cumhuriyeti, kendi bayrağı ve kendi egemenliği etrafında kenetlenmiştir.  O kenetlemede, yüz binlerce bayrak gördük.  Dalga dalga insanın ruhunu rahatlatan ve “Türkiye güçlü bir ülkedir ve halkı ile bütünleşmiştir” mesajı veren bir görüntüydü.  Gelmiş geçmiş siyasi partilerin tek birinin bu kadar bayrakla ve bu kadar halkla meydanları dolduramamıştır.
Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü de Atatürk’ün o yüce fikir ve varlığı da o meydanlarda bir ruh gibi esti esti durdu.
Recep Tayyip Erdoğan ve bütün siyasi parti başkanlarının birleştikleri ortak nokta, Türkiye’nin bekası, geleceği ve halkı ile olan bütünlüğüdür.  İşte insanı mutlu eden de budur.
Hani derler ya...
“Seçim meydanlarında söylenen söylenir, seçim bittikten sonra söylenenler arkada kalır ve yeni bir sayfa açılır.”
İşte o bağlamda bütün Türk siyasilerini birilerini taciz eden ağır sözleri herhalde unutulup gidecektir zaman içinde.  O sözler zaman içinde geçip gidecektir de, basın ve özellikle gazeteciler, bazı yorumlarında “kim kimin için neler söyledi” klişesini kullancaklardır diye düşünüyorum.
Bu yerel seçim sonuçları bana göre AKP’nin zaferi ile sonuçlanacaktır.  “Cumhur ittifakı” ise, ittifak sahibi büyük ve küçük partilere çok büyük avantaj sağlamış olacaktır.  Zaten bu akşam herşey belli olacak.  Ak koyun, kara koyun nedir, sandıklar açıldıktan sonra herşey gözler önüne serilecek.  Ve halk, her zamanki gibi, “AKP yine sildi süpürdü” diyecek.
Türkiye’nin kaderine ne denli çeşitlilik ve etki yaratacak bu yerel seçimler?  Tabii ki bu seçimlerde herkes bol keseden attı tutu da, ortaya koydukları projeler bağlamında, halk elbette ki bu projeleri de göz önünde bulundurmuştur ve oyunu da ona göre kullanmıştır.
Herşey bir yana... Önemli olan iktidarı ile muhalefeti ile Türkiye’nin kucaklanması ve el birliği ile halka hizmet götürülmesidir.  Halkın beklediği de bu değil mi?
Genel anlamda özellikle büyük şehir belediye başkan adaylarının tümü de birbirinden değerli ve kariyer sahibi insanlardır.  Hizmette kariyer ve güven de çok önemlidir.
Esasında bütün partilerin gözünü diktiği noktalar, büyük şehir belediye başkanlıklarıdır.  Ötekiler de önemlidir ama bir İstanbul, Ankara, bir İzmir, bir Adana, Zonguldak gibi kentler...
Haydi dişinizi sıkın, sandıklar açılıp da oylar sayılmaya başlayınca,  kimisi hayallerine kavuşacak, kimisi de hayalleri ile yıkılacak.
Önemli olan nedir bilir misiniz?
Önemli olan Türkiye’nin ve Türk halkının kazanmasıdır.