Geçen Cumartesi ve Pazar günleri yapılan UBP 21’nci olağan kurultayında gerçek anlamda hem güçlü bir demokrasi yarışı, hem de değişim rüzgarları vardı.  Sanırım bütün UBP’lilerin bekledikleri görüntü buydu.  Büyük bir katılım, çok büyük ilgi ve düzeyli bir yarış...
Gerçekten  görüntü, UBP’lilerdeki iktidara susamışlık veya iktidara özlem veriyor gibiydi.  Uzun yıllar iktidarda kalan bir partinin muhalefette kalması hiç de kolay değildir.  Ama çok partili sistemde herşey olabilir.  En büyük parti de olsanız, elbet bir gün sizi de muhalefet kalıbına sokarlar ve muhalefet yapmanın şelini şemalini öğrenirsiniz.
Bu bağlamda UBP’nin 21’ncü olağan kurultayı,  muhalefet pozisyonunda yapılmıştır.
Demokraside, hem eleştirmeyi becereceksiniz, hem de eleştirileri hazmedeceksiniz.  Geçmişte gözlemlediğimiz çok hırslı politikacılarda bu tür hırslar ve kaprisler vardı. Şimdi de var.  Bir başbakan, bir parti başkanı veya bir bakan katiyen eleştirilmeyi sevmez.  Halbuki doğruları bulmak için eleştiriler yapılmalı ve o eleştiriler de hazmedilmelidir.
Bu kurultayda dört tane pırıl pırıl genç siyasetçi başkanlığa aday olmuştur.  Bu dört aday kararlarını kamuoyuna ve medyaya açıkladıklarında o gün start verilmişti kendilerince.  Neticede partililer ve delegeler bu kurultayda adaylığını koyacak kişilerin netlik kazanmasını beklediler ve sonuç belli olunca, adeta kaynayan bir kazan gibi UBP’lilerde için için bir yarış başlamıştı.
Geçmişte tüzük gereği delegeler kazalara göre oylarını kullanırlardı.  Halbuki son tüzük değişikliğinde seçimlerin ada geneline yayılması, tek bölgeli sistemi getirdi.  Yani parti başkanlığına, milletvekilliğine veya parti meclisine aday olacak olan kişiler, bütün bölgelerin adayı olmuş oluyor.  Gerçi kazaların milletvekilliği kotaları ayrılmış olsa da, genel anlamda bütün partililerin oy vermeleri kaçınılmaz bir durumdur.
Bir diğer deyişle genel başkanlığa, veya parti meclisine aday olacak kişilerin tabir yerindeyse nerdeyse anaları ağladı bölgeleri dolaşmaktan. Onlar “ikna etme turlarıydı” diyebiliriz.
Tabii ki teknolojinin çok gelişmişliğinde parti başkanlığı ile parti meclisine aday olacak kişilerden gelen destek mesajları, insanları deli divane etti son dakikaya kadar.
Atatürk Spor Salonunda gerçekleşen kurultaydaki coşkulu kalabalık gerçekten UBP’nin dirilişinin ve yeniden var oluşunun görüntüsüydü.  Adeta partililer birbiri ile yarışırcasına sandık başına gitmek için yorgunluktan bittiler.  Çok büyük  ve bitmeyecekmiş gibi oluşan kuyruklar, hakikaten UBP’nin gerçek görüntüsünü veriyordu.
Her ne ise... Şuydu buydu derken, dört adayın yarıştığı seçimde hiçbir aday tek başına yüzde ellibiri alamadı.  Bu durumda en yüksek oyu alan iki aday, ikinci turda yarışacaklar. İkinci tura kalan adaylardan biri Ersin Tatar, diğeri de UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün’dür.  Adayların almış oldukları yüzdeliklere şöyle bir bakalım isterseniz...
Ersin Tatar %37, Hüseyin Özgürgün %28.6, Dr. Faiz Sucuoğlu %19.1 ve Sunat Atun %14.5 oy almışlardır.  Bu durumda en yüksek oyu alan iki kişi, Ersin Tatar’la Hüseyin Özgürgün oldu.  Dolayısı ile ikinci tur başkanlık seçimi, önümüzdeki Cumartesi’ne kaldı.  Parti meclisinin sonuçları da yine aynı gün açıklanacak.
Bu köşe yazımı kaleme aldığım esnalarda günlük gazeteleri ve tv haberlerini izleyince işin renginin değiştiğini gördüm.
Çoğu insan için sürpriz olmayan Faiz Sucuoğlu ile Sunat Atun’un açıklamaları, “Bizim ikinci turdaki desteğimiz Ersin Tatar’dan yanadır” şeklindeydi.
Gerçek olan tek şey, UBP’ değişim rüzgarlarının esmekte olduğudur.  Ortaya çıkan tablo onu göstermiyor mu?  Gerçekten ortaya çıkan tablo “değişim” diyor bana ve pek çok insana göre.  Faiz Sucuoğlu ile Sunat Atun’a göre de “değişim.”
Lakin adı üstünde.  
“Seçim bu!”  
Bütün bunlara bakarak, ülkenin en büyük partisi UBP’nin bu iç seçimlerden de aklının akı ile çıkacağıdır.   Önemli olan seçim sonrasında cepheleşmeler ve kinler olmamasıdır.  Hani “Sen beni destekledin, ben seni desteklemedim” furyası içinde bir iç çatırdama olur ya.  Bakalım göreceğiz.  Dedik ya adı üstünde, seçim bu.
Lakin birinci turu kaybeden ve ikinci turda yerlerini Ersin Tatar’ın yanında alacağını açıklayan bu iki milletvekilinin duruşu, gerçek anlamda Hüseyin Özgürgün’e de direk mesaj vermiş oluyor.   O mesaj da herhalde “Artık bu yarışı bırak ve şerefinle şanınla bu görevi Ersin Tatar’a devret.  Görünen köy kılavuz istemez”dir.
Bu dört milletvekilini yürekten sevip saydığımı ifade etsem de, teamüller ve akan suyun sesine kulak vermenin, hepimizi doğru çizgiye getirecektir.
Bu gelişme doğrultusunda insanların kafasında oluşan soru şudur:
“Hüseyin Özgürgün bu gelişmeler karşısında bu yarıştan çekilip, görevi Ersin Tatar’a devredecek mi?”
Ben de dahiş herkesin kafasında biçimlenen soru budur.
Herşey bir yana...  UBP’de gayet demokratik bir kurultay gerçekleşti ve herkes birbirine karşı olan sevgisini saygısını korudu.
Şu anda önümüzdeki fotoğraf bize şu mesajı veriyor ayrıca:
“Yarın bir genel seçim olsa, UBP bütün oyları silip süpürecek ve tek başına iktidar olacaktır.”
Bu bir saptırma değil,  iktidarın bu ekonomik yangında ne kadar daha ayakta kalacağı meçhuldür.  O bağlamda en ufak bir çatlakta iktidarın ortakları bu hükümeti bozabilirler.  Bu da olasılıklardan biridir.
Önemli olan milletin ve toplumun kazanmasıdır.
Hayırlısı ne ise, o olsun diyorum...