Evvelki gün UBP’nin 44’ncü kuruluş yıl dönümü kutlandı.  Ülkenin en büyük partisi olan Ulusal Birlik Partisi’nin jeneriğinden vediği tarihi geçmişi, gerçek anlamda bu partinin çok büyük başarılara imza attığını gösterdi.

                KKTC Kurucu Cumhur Başkanı Rauf Denktaş’ın kurduğu bu partinin siyaset tablosunda kimler kimler yer almadı ki...

                Hani zamanla bazı politikacılar “kaşarlanırlar” ya...  İşte o anlamda UBP içinde de pek çok kaşarlanmış politikacının ürediğini gördük.  Hani bazıları için “gombinaların adamı” derler ya...

                Bazen insan düşünüyor...

                Neden tertemiz insanlar siyasette bir yerlere varamıyorlar?

                Gerçekten düşündünüz mü?

                Bu ifadelerim sadece UBP için değildir.  Hemen hemen her partide “gombinacı” politikacılar vardır ve gelecekte de olacaktır.

                “Politika” Yunanca’da şu anlama gelir:

                “Poli-tiki”

                Yani çok dik yapan ve entrika çeviren anlamında bir ifade...

                Bir de fahişeler için “politiki” ifadesini kullanır bazıları.  Yani amiyane bir ifade ile “orospu”           anlamında bir söz.

                Nasıl da bu ifadeyi şekillendirerek insanlar “Politika”yı yaratmışlar.

                UBP’nin gelmiş geçmiş seçimlerinde ne değerlerin harcandığını gördük.  Bunlardan bir tanesi de Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş.  Ve onun gibi dahaları.  Mesela bir de Osman Ertuğ var.  Yıllarca Cumhurbaşkanına danışmanlık yapmış, İkili görüşmelere katılmış, süper İngilizcesi ile Dışişlerinde müsteşarlık ve genel koordinatörlükle New York Temsilciliği yapmış...

                Bu değerler “gomginaların” kurbanı oldu maalesef.  Onlar tertemiz yapıları ve geçmişleri ile bir ideal olarak gördükleri siyaseti geleceğe taşımak istemişler.  Ama kim takar bunu?

                Şayet siz partinin en güçlü adamı ile uyum içindeyseniz, şayet kremanızı çok iyi sürüyorsunuz, mutlaka milletvekilliğini kazanır ve hedefinize ulaşırsınız.  Yani bir diğer deyişle “yat arap-kalak arap” yapınız yoksa, ağzınızla kuş kapsanız meclisin kapısına kadar bile gelemezsiniz.

                Her ne ise...  Bunlar UBP’nin vaz geçilmez yapısıdır maalesef.

                Lakin kabul emek lazım ki UBP çok büyük işlere imza atmıştır.  Bunların başında binlerce güney ve kuzey göçmenlerini adanın kuzeyinde ev ve bahçe sahibi yapmış.  Milyonlarca lira parayı kredi olarak onlara dağıtmış.  O rehabilitasyon içinde çok değerli üreticiler de kendilerini göstermişler ve onlar, bizim gururumuz olmuş.

                Sanayi Bölgeleri de o başarılar zincirinin bir halkasıdır.  Üniversiteleri unutmayalım...

                İlk üniversite, yine merhum Denktaş’ın işarları ile kurulmuş ve Yüksek Teknoloji Enstitüsü olan ismi Doğu Akdeniz Üniversite ismi ile taçlanmış ve eğitimimizde bir ilke imza atılmıştır.  Ardından Girne Amerikan Üniversitesi, Yakın Doğu Üniversitesi, Lefke Avrupa Üniversitesi, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi ve dahaları...  Sanırım şu ande yirmi üniversiteye sahibiz.

                Doğu-batı yolları, kuzey-güney yolları da UBP’nin eseridir.  Binlerce insanın istihdamına da imza atan bir partidir UBP.

                Türkiye’den gelen suyun mimarı da UBP’dir.

                Kabul etmek lazım ki, maalesef bazı KİT’ler de UBP döneminde sonlanmış ve kapatılmıştır.  Zamanın görevlilerine sorsanız bunların nedenlerini, size “O günkü şartlar onu gerektiriyordu, o nedenle kapattık” diyecekler.  Bizlere en büyük acıyı veren KİT, hiç  şüphe yok ki Kıbrıs Türk Hava Yollarıdır.

                Tabii ki Kıbrıs Türk Turizm İşletmeleri’nin de CTP zamanında bayrağı çektiğini de söylemek ve UBP’ye haksızlık etmemek lazım.

                UBP’nin en büyük avantajı, Anavatan ve onun bütün siyasileri ile uyum içinde olmasıdır.

                İletişim ağının oluşumu da UBP zamanında gerçekleşen bir projedir.

                1976’dan, yani UBP’nin tek başına iktidar olduğu yıldan bugüne kadar turizmin seyrettiği o uzun yol da başarıya ulaşmış bir yoldur.  Şu anda beş yıldızlı oteller ve gazinolar dünyaya açılmış işletmelerdir.

                Sosyal anlamda şehit çocuklarına sahip çıkmak da UBP’ye nasip oldu.  Yüzlerce şehit çocuğuna arsa verilmiş, şehit kızlarının çeyizleri yapılmış.  Ayrıca kırsal yöre arsaları ihtiyaçlı vatandaşlara dağıtılmış ve kalkınmalarına katkı konmuş.

                Ülkemizdeki gazete sayısı da bayağı kabarmış.

                “Demokrasi” deriz de, maaelsef hiçbir parti için sağlam demokrat yapıya sahip olduğunu söyleyemem.  “Demokrasi” derler de demokrasinin anasını ağlatırlar yeri geldiğinde, bazı politikacılar.

                Şayet bana sorarsanız UBP’nin artılarını eksilerini, “UBP’nin artılarının eksilerinden fazla olduğunun” yanıtı veririm.

                Velhasıl UBP geldiği 44 yıllık hayatını arkada bıraktı ve yine aynı ideal ve ilkeleri ile yoluna devam ediyor. 

                O ideallerinin en büyüğü, gerçekte KKTC’nin yaşatılması ilkesidir.

                UBP’nin 44’ncü yaşı kutlu olsun.