Kendi bahçesine dal olmalı insan. 

Ağaç olmalı, dallı budaklı yapraklı çiçekli yemişli olamasa bile yeşermeye çeyrek kala gibi bir hayatı olmalı.

Yağıp yağmurunu kendi suyunda yıkanmalı, akmalı, akamasa da sızmalı kendi köklerine de yazmalı kendi yazısını alnına kendi kalemiyle.

Bırakın ağaç olmayı dal olmaya hatta yaprak olmaya niyeti olmayan biri, sarıp da elin bahçesine, o bahçe Aristo olsa da ya da Kant, Russel, Marx ya da Churchill, Lincoln, Kennedy, veya Che, ağaçlık taslarsa hatta koruluk ya da düpedüz orman olduğunu  kabul ve ilân etse de, ederse…. 

Koyverin kuyruğunu, maşrabbalığa gerek yok.

Ey okuyucu, güzel okuyucu ey, bakıp da sabah penceresinden bu güzel günde, gördüğün dağı, ağacı dalı, maviyi yeşili moru sarıyı kendi bahçen sanma sakın, emeğin varsa, terin fikrin sesin sözün, o zaman emeğin, fikrin, yüreğin, sesin kadarı senin.

Sanırsan eğer, bil ki kanun diye bişey var ve bir de devletin büyükleri, sözcüleri, onlar der ki sana ‘ kişinin hürriyeti, diğerinin hürriyetinin başladığı yerde biter ‘ Sanki de eş değer mal ya da tapulu arsa tanımı yapar gibi.

Mal  böyle sınırlıdır da, düşüncenin ve emeğin fikrin, sesin, sözün sınırı olur mu hiç diye baş kaldırıp sormuyorsan, bakma hiç penceredenden dışarı, o gök yüzü senin için değildir ne de o dağ deniz kaya, ağaç ve dal yaprak dahi papatya menekşe ve ot.

Düşünmenin, düşüncenin, fikrin, sesin, sözün sınırı olduğuna inanıyorsanız, tez elden izin kâğıdı isteyin , anne babadan, muallimden müdürden başkandan en başkandan ve susun.

Susun,çünkü izinle söylenen söz söz değildir buyruğun tekrarıdır ki, kaset yapar sizi ya da cd ve saire.

İzin peşinde koşarsanız konuşmak için, geçiş izni alabilirsiniz ancak, tapulu tarlanıza geçit hakkı alır gibi ve aldığınız geçiş izni sizin sizden vaz geçmenizin belgesi olur o kadar. 

Artık siz değilsiniz siz, izinle konuştuğunuz için.

Gözleriniz sizin değil, kulaklarınız sizin değil, diliniz sizin değil, hal böyle olunca da sizin olmaz pencereniz, ve amirin, müdürün muallimin başkanın en başkanın penceresinden bakınca gördüğünüz de sizin gök yüzünüz değil, dağ da sizin dağınız deği,l dal da, ya o çiçekler mi diyeceksiniz, plastik kardeşim. Naylon. Laylon…

Geçit hakkı verir başkanlar, kanunlar ve devletler dikilecek her apartmana, villaya rezidansa, bankaya, gelin görün ki azadedir düşünce geçit hakkından, keyfince geçer engelleri, barikatları, sınırları, alır dünden de varır yarınların ötesi bir yana da ufukların da ötesine.

Yeter ki sen ol sen ve aklın yüreğin düşüncen, fikrin sesin sözün senin olsun. Şiir yazarım ben. Var mı itirazı olan. Ediniz. Sizin değil itirazınız. Fonlandınız, sponse ediliyor aklınız.

Şiir dinlemez sizi. 

Uluçam’dır o yaşar.