''Aynı adada yan yana yaşamaya mecbur bulunan bu iki halkın aralarındaki bütün sorunları, eşit düzeyde müzakerelerle, barışçı, adil ve kalıcı bir çözüme ulaştırmanın mümkün ve zorunlu olduğu görüşüne sımsıkı bağlı bulunan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanının iki eşit halk arasında ortaklığının bir federasyon çatısı altında yeniden kurulmasını ve sorunların çözümlenmesini engellemeyip, kolaylaştırabileceğine kani olan.’ ( KKTC kuruluş bildirgesinden )  İşte, KKTC bunu da söyleyerek kuruldu Ve hayretler içinde değilim, entellerimizin yarı buçuk siyasi esnafın, Kıbrıs adsında Türklerle Rumlar arasında bir federasyon kurulmamış, kurulamamış olmasından, sırasıyla Denktaş’ı, Talat’ı, Eroğlu’nu ve şimdi de Akıncıyı, her zaman Türkiye’yi suçlu bulurken, Makarios’u  Klerideis’i, Kibriyanu, yu, Klerides’i, Vaisiliu’yu, Papadopullos’u, Hristofyas’ı,  Anastasedes’i her zaman barışçı, haklı ve federasyoncu bulurken KC ve Yunaistan’a toz kondurmuyor olmalarından. Çok nettir oysa, Kıbrıs adasında var olan sorundan tarafların ikisi de sorumlu olduğu ve bu sorumluluk asla ve katiyen suç- ahlaksızca değildir ( en azından benim gözümde – değildir çünkü; 1940 lı yıllarda başlayan ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞLARI ÇAĞINDA Kıbrıs elenlerinin, anavatan saydıkları Yunanistan’a bağlanmak istemeleri, o yıllarda var olan atmosferin (ki dünyayı kasıp kavuruyordu), doğal sonucuydu ve ayni doğallık, Kıbrıs Türklerinin Yunanistan’a bağlanmaya HAYIR diyerek mücadeleye, direnişe başlamaları için de geçerli. 1955 de EOKA nın ilk bombaları ile başlayan fasariyaların, iki halka rağmen kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti ile sadece beklemeye geçtiği ve FONKSİYONEL FEDRASYON biçeminde kurulan devletin 3 yıl içinde Başpiskopos Makarios tarafından dinamitlenmesi ile, önce çatışmaya ve 74 darbesi ile  FASARİYA-ÇATIŞMA derken SAVAŞA dönüştüğü tarihe mal olmuştur. 50 yılı aşan ve görüşmeler sürecinde halâ daha sona varamamışsak, bunun sorumlusunu doğru saptamak boyun borcumuzdur. Mr NO ilan ettiğimiz Denktaş’tan sonra  Mr yes, hatta yes bannem diye nitelenebilecek Talat’ın, bütün çabalarına rağmen, hem de KOMUNİST sandığımız Hristofyas’ın alnımza OHİ çaktığını nasıl unutmuş olabilir ya da yok sayabiliriz . Sayanlar oldu biliyoruz hatta  Hristofyas ve AKEL in OHİ sine hem de haklı nedenler bulanlar da çıktı. Ve Eroğlu diyelim ki küçük ‘Mr no’dur İyi de Akıncı’nın suçu günahı ne Özyiğit, Serdar, Erhürman da son görüşmelerde crans bilmem ne montundaydılar ve bize, ağız birliği ile Akıncı ve Türkiye’nin ellerinden geleni yaptığını canlı yayınlarda söylediler. Ve sonuç Anastasiedes in OHİ si Daha ne. Federasyonda eşitlik şarttır Ve eşitlik yoksa ortaya çıkan sonuç adı fedrasyon da olsa federasyon olmaz. Eşitliğimizden vaz geçen varsa çıksın ve söylesin.