Birincil sorunumuz değilse de 3. Sorunumuz, güney komşumuz Kıbrıs Cumhuriyeti ile anlaşmak mıdır. Evet öyledir. Mehmet Ali Talat ne demişti,  Hristofyas’ın müzakereciliğini yaptığı komşularımız olan Kıbrıs rumları için ‘ellerinden gelse nefes almamıza engel olacaklar’  bu saptamayı her halde en çok başkanlığını yaptığı parti üyeleri  hatırlamalı diyeceğim ama bir kesim var ki,  Mehmet Ali Talat seçimi kaybedince, onun için ‘Denktaş’laştıydı’ diye kuliscilik oynadığını da biliyoruz.. 1977 den beridir tarafların üzerinde mutabık kaldığı temel kavram olan federasyonun, ancak ve yalnız eşitler arasında mümkün olduğunu bilmezden gelme hakkınız var mı. Anlaşma diye başlayan müzakere süreci bir noktada federasyon diye kristalize olmuştu. 1977 sonrasında göreve gelen bütün arabulucular, özel temsilciler, BM Genel Sek reterleri ve Güvenlik konseyi hep federasyon dedi. Türkiye ve Yunanistan Başbakanları, Cumhurbaşkanları fedrasyon dedi.KC Cumhurbaşkanları, KTFD başkanları ve KKTC Cumhurbaşkanları federasyon dedi, velahasılı kelam 50 yıldır her ağzını açan fedrasyon dedi ve fakat bu federasyon gerçekleşmedi, niye. Bu aşamada, SSCB nin kuyruğunda maşrabba partisi konumunda olan AKEL in, bütün tarihi boyunca bir tek defa SSCB ile görüş ayrılığına düştüğünü ve SSCB yi şiddetle protesto ettiğini, bu karşı çıkış ve şiddetli protestonun sebebinin de SSCB nin Kıbrıs’da fedrasyon olmalıdır demesi olduğunu da hatırlamalı ve hatırlatmalı değil miyiz. Bütün tarafların üzerinde görüşbirliğine vardığı fedrasyonun, ancak ve yalnız eşitler arasında olduğunu söylemiştik. Üzerinde görüşbirliği olan çözüm şeklinin, ayrıntılar nedeni ile gerçekleşmediğini sanmak ileri derecede saflık olur. Federasyon gerçekleşememiştir çünkü fedrasyonun olmazsa olmazı olan eşitlik, komşularımız olan ve artık öyle kalacak olan Kıbrıs rumları tarafından zoraki de olsa kabullenilememiş, içselleştirilememiş ve fakat eşitliğin asla kabul edilemiyeceği de, uzlaşmaz damgası yememek için önceleri seslendirilememiştir.N e zamana kadar mı. Taa ki bir bilim bireyi çıkıp da ‘% 18’in % 82 ile eşit olması kabul edilemez, çünkü demokratik değildir’ deyinceyeceye kadar . Böylece demokrasi anlayışı kelle sayısına indirgenerek 77 yerinden bıçaklanırken, rum komşularımızın konu hakkında ahkâm kesme yolları da, akademiye tapınanKıbrıslıtürkbirbirey tarafından sonuna kadar buyurun geçin, dercesine açılmış oluyordu  Bunu nerde dediğini yazdığını her halde hatırlıyordur muhterem köşe arkadaşları.  Şimdi, bu son  günlerde KKTC Başbakan’ın defalarca tekrarlamış olduğu eşitliğimizden asla taviz vermeden çözümü istiyoruz, bu da fedrasyondur demiş olmasına karşın ve Anastasiedes’ten başlayarak, kimin yoldaşı olduğu aşikâr olan pan hellenik  AKEL partisine kadar bütün rum siyasi örgütlenmelerinin ‘eşitlik kabul edilmez edilemezdir’ dedikleri ayan beyan ortada iken ve hatta dalga geçercesine ‘fedrasyona evet ama eşitliğe hayır, % 18 lik federasyona var iseniz müzakerelere başlamaya hazırız ayrıca da sıfır garanti, sıfır asker ön koşulumuzdur ‘dediklerini, Mısır’daki sağır sultanın duymuş olmasına rağmen, Başbakan’ın ayağının altına muz kabuğu, sabun koyma meraklılarının duymazdan gelerek ‘ tek yol fedrasyon’ diye mız mızlanmalarını, ibretle ve gülerek seyrederken, fedrasyonun ancak eşitler arasında olası olduğunu bilmeyen siyasi yorumcuları da hayretler içinde gözlemliyoruz. Öte yandan şunu söylemeden de bitmesin bu yazı Rumlar eşitlik temelinde bir ferasyonu kabul etti de biz mi reddettik. Tek yol federasyoncular bu dilekçelerini  Başbakanımıza değil komşularımıza iletmeli.