KKTC’ en son zamanlarda yaşanan boğulmalar arka arkaya oldu. Halk bu olayları tedbirsizlik olarak yorumladı. Devletten bu konuyla ilgili çözüm önerisi bekliyor. Son yaşan boğulma haberinde insanlar denize girmeye korkuyor. Vatandaş plajların devlet kontrolünde olmasından yana. Peki bu boğulma olayları hangi tarafın tedbirsizliğinden kaynaklı. Tüm bunların önüne nasıl geçileceği konusunda vatandaşa sorduk onlar yanıtladı. 


Kader Dedeler (Akbıçak market):
Soru:
KKTC’de son zamanlarda birçok boğulma haberleri geliyor. Bunlar neden oluyor?
Cevap: Tamamen kişilerin bilinçsizliğidir. Devlet her köşeye bir tane polis, bir tane zabıta, bir tane koruyucu oyamaz ki. Tamamen kendi kişisel beceriksizliklerinden ölüyorlar. İster trafikte olsunlar, ister denizde olsun hep kendi kişisel beceriksizliklerinden ve sabırsızlıklarındandır. 
Soru: Bu boğulma olaylarının önüne geçmek için ne gibi önlemler alınması gerekiyor?
Cevap: Bunları önlemek için plaja gidiyorsan ki eğer orada görevli vardır. Ama Karpaz’ın bir ucuna gidip orada taşların içinde yıkanmaya ya da insanların içine girmeye utanan kişiler denize gitmeyecek. Yüzme bilmiyorsan denizde ne işin var? Denizde işin yok ancak insanlar öğrendiği vakit denize girerler. Pisipisine ölmeye hiç kimse razı değildir. Bu son yaşanan vaka tamamen yüzde yüz babasının suçlu olduğuna şahidim. Çünkü deniz eğer ki dalgalıysa çocuklarını oraya götürmek yerine başka bir yere götüreceksin. Birini ya da öbürünü kurtarayım derken hepsi öldü. Bu tamamen kendi beceriksizliğinden dolayıdır. Başka bir şey değildir.
Röportaj esnasında konuya dahil olan vatandaşın yorumu:
Oda bilmiyordu denizin dalgalı olduğunu eğer ki öyle olsaydı kendisinin denize gireceğini zannetmiyorum.
Kader Dedeler: Deniz dalgalıdır zaten bir yükselir alçalır. Nasıl ki sen arabayla 60 ile gidip dümeni idare ediyorsan 180 de elinden kaçıyorsa orada bir sorun var.
Vatandaş: Dalga başka bir şey akıntı başka bir şey yani o dalganın akıntı olabileceğini tahin edemedi yoksa kimse bile bile akıntıya doğru gitmez. Bu benim kendi düşüncem.
Kader Dedeler:  Şimdi sen Karpaz’ın o taşlı yerime gidip denize girdiğin zaman yada Lapta’da girersen…
Vatandaş: Birçok defa o yere gitmiştir. O adamın yada o ailenin ilk defa oraya gittiğini zannetmiyorum.
Kader Dedeler:  Hadi bir kişi boğuldu diğer hepsi nasıl boğuldu? Gitti o onu kurtarsın, öbürü öbürünü kurtarsın gitti..
Vatandaş: Tabi can havli Alla korusun yani kimseyi Allah kimsenin başına vermesin. Benim başımdan geçti ben yüzmeyi bilen bir insanım arkadaşım benim yanımda bayağı uçurumun yanına kadar gitti ve boğulma tehlikesi atlattı. 
Kader Dedeler şimdi denizin suçu mu var orada?
Vatandaş:
Tamam tamam. Ne yaptım biliyor musun gidip kendisini kurtarmaya çalıştım ve bana ne yaptı biliyor musun?
Kader Dedeler: Asılarak seni de denize çekti.
Vatandaş: Şimdi anladın mı? Terazi gibi tak tak bir o bir ben çünkü can havliyle eni de kendini de denize çekti. Üçüncü bir kişi gelip bizi kurtardı.
Kader Dedeler:  Bilinçli bir kişi olsa sırt üstü yatıp sırt üstü kendisini çekecek. Adam çukurun içine gitmeyi göze almayacaktı. Ben avcıyım, gidip gördüğümde bir kaya varsa altında da uçurum var bit mil öbürü taraftan giderim. Yanına bile yaklaşmam.
Vatandaş: Deniz çok farklı bir şey.
Kader Dedeler: Hiçbir şey farklı değil. Eğer ki sen arabayla yola çıktığın zaman ve kırımızı ışığı durmaz geçersen karşıdan gelen gelip sana çarpacak başka şansın yok. Herkes bildiği kadar kurallara uyarsa mesela ben denize gittiğim zaman boyumun geçtiği yere kadar gitmem. Benim oğlum dalgıç ve onunla bir defa denize gittim ve odan sonra ona şöyle dedim bir daha seninle denize gelmeyeceğim denize tek başına gideceğim o stresi o sıkıntıyı yaşayamam. Çünkü 500 metre ileri gitti ve o ölüm tehlikesiyle her an beraberdir. Ama ben yere basarsam korkmam.  Daima basacağın yeri göreceksin.
Vatandaş: Allah rahmet eylesin.
Kader Dedeler: Allah rahmet eylesin ama bundan sonra olmasın diye gayret gösterir insanlar. Eğer sen ateşi yakıp içine de benzin dökersen herkes yanar. Bunu başka alternatifi yoktur. Ben elimi denize soktuğum zaman seni alır önce değneği sokacaksın ki seni götürmesin. Örnek çok.
Diğer vatandaş  yorumlara sessiz kalmadı kendi yorumunu yapıp röportaja dahil oldu. Konuşma bittikten sonra oradan ayrıldı. Bizde röportaja kaldığımız yerden devam ettik.
Soru: Boğulma olaylarının azalması için devletin bizlere nasıl bilgilendirme yapması gerekiyor. Tüm bu boğulma olaylarının önüne nasıl geçilecek?
Cevap:  Tabi ki devletinde üstüne düşmesi gereken yerler var.  Devlet her köşeye bir tane eğitimci koyamaz ki seni eğitsin. İlk önce sen kendi kendini eğiteceksin ondan sonra güzel plajlara gideceksin. Koruyucu olan yerlere gideceksin. Yani olur olmaz denize gitmeyeceksin. Plajı varsa zaten onun koruyucusu da vardır ve oraya gideceksin.  Devletin yapabileceği burada yapabileceği nedir? Denizi temizleyebilir devlet her köşeye adam koyamaz.


Kenan Mercan(Fidan Çiçekçilik):
Soru:
KKTC’ de son zamanlarda bir ok boğulma haberleri geliyor bunlar neden oluyor?
Cevap: Yüzücü kendine çok güveniyor. Suyun şakası olmaz su sessiz bir şey. Yani suyun insanı ne zaman içine çekeceğini bilemezsin. Yüzmede böyle bir şeydir. Yüzmede çok kendine güvenirsin çok iyi yüzerim dersin, ters bir dalgaya kapılırsın veya akıntıya kapılırsın biter yani çırpınmaya başladıkça biter. Son zamanlarda aldığımız boğulma haberinde biri birini kurtarırken hepsi birden gitti. Bu da tehlikeli bir şeydir. Su farkı bir şey denizin içindeki olay çok farklı ve o esnada soğukkanlı olamazsın olsan kurtulursun o da büyük bir beceri ister. Bunu yüzme bilen kişiye anlatman gerekiyor. Bırakacaksın kendini nereye götürürse götürsün. Ama bunu yapmadı işte biri gitti onu kurtarmaya yazık çok yazık. 
Soru: Boğulma olaylarının azalması için neler yapılması gerekiyor?
Cevap: Bilir kişilerin bir şeyler anlatması gerekir. Ya da plajlara bildiri niteliğinde uyarıcılar koyması gerekiyor. Burada akıntı var burada şu risk var gibisinden uyarların olması gerekiyor. Bildiğin ahır gibi dal gitsin dal gitsin bu hoş bir şey değil. Ben yılda bir defa denize ya giderim yada gitmem. 
Soru: Boğulma olaylarının artmasında devletin bilgisizlendirmesinden mi kaynaklanıyor yoksa  insanların mı bilinçsizliği? 
Cevap: Devletin  yapmış mı, plajlara uyarı levhası bırakmış mı, nerede su derin ya da nerede tehlikeli uyarıların olduğu bilgilendirmeler var mıdır? Yok yazmıyor. Kimin suçu var? Onların suçu var. Halk ne yapsın yüzüyor. Bilerek ya da bilmeyerek yüzüyor rast gele yüzüyor. Son olayı duyduktan sonra üzüldük Allah kimsenin başına bir şey vermesin. Zor bir şey. Ama tedbir almak lazım yani insanlarında biraz tedbir alması gerekiyor. Her şeyi devletten beklemeyeceksin.


Mehmet Balcı (dükkan sahibi):
Soru:
KKTC’ de son zamanlarda birçok boğulma haberi geliyor bunların sebebi nedir?
Cevap: Öncelikle halkın denize bilinçsizce girdiği yer çok önemli. Sahilde girmesi gerekirken insanların kayalıklarda girmesi doğru değil. Çünkü ne kadar yüzmede bilseniz kramp girebilir, su akıntısı olabilir, su da denizde boşluk olabilir, çekebilir. Orada herhangi bir uyarıcı bir levha yoksa denize girmesi doğru değil. Eğer denize girmek istiyorlarsa halka açık olan sahilleri tercih etmeleri daha doğru. Şimdi sen kalkar da benim gibi yüzme bilmeyen bir adam gidip kayalıkların içinde denizin içine girmeye kalkarsa bu bilinçsizce bir girişimdir. En doğru olan yer devletin, hükümetin sahillere girilebilir dedikleri yerlerdir.  Hükümet burada şunu yapabilir mi? Sahil güvenliği, cankurtaranları gibi önemli tedbirleri alıp eğitimli motorlu teknelerle ya da jet skilerle kontrol halinde devriye gezebilir. Nasıl polis şehir içinde asayiş halinde geziyorsa deniz sahilinde de bu sağlanmalı. Bir güvenlik sağlanmalı. Burada benim tavsiyem devletin açmış olduğu sahiller var. Halk plajları var orada girilmesi en mantıklı davranıştır. 
Soru: İnsanların denize girmeden önce nasıl bir tedbir almalı ya da nasıl bilgilendirilmesi gerekiyor?
Cevap: Eğer sen yüzme bilmiyorsan denizle ne dalga geçilir ne alay edilir nede şaka yapılır. Karşındaki kocaman su dibi görülmeyen, ucu bucağı görülmeyen bir deniz.  Bahsettiğimiz konu havuz değil. Bundan birkaç yıl önce eğitimli olan dalgıç denize girdi adamı dalga vurdu ve felç oldu. Bu yüzden insanların bilmesinde fayda vardır denizle şaka olmaz. Bana bir şey olmaz ben denize girebilir mantığından çıkması gerekir. Sahiller, plajlar vardır oraya kontrollü bir şekilde gidip çizilmiş sınırın içerinde denizinde şakalaşmadan ya da herhangi bir oyun yapmaksızın çünkü denizde dediğim gibi şaka ve alay olmaz.  Bunlara dikkat edilmesi gerekir. Devletin açmış olduğu sahiller kullanılmalı. Çok sahil var mı yok. Bazı otellerin parsellemiş olan yerler var. Halkın girilmesinin yasak olduğu yerlerdir bunlar. Bence bu durum insanları o bahsettiğimiz yerlere gitmeye itiyor. Burada devletin bilmesi gerekiyor ki deniz o otelin malı değildir. O deniz halka mal olmuş bir yerdir. Sen orayı kiralamışsındır evet aktif bir şekilde kullanabiliyorsun. İnsan orayı kullanabiliyorsa onun ücretini alabilirsin. Ama benim orada kullandığım sahilden her hangi engel ve benden para talep etmesi doğru değil. Bunun önlemini devlet alabilir. Bu sayede insanlar o kayalık yere girmez de daha düzgün yerleri tercih etme şansları olur. Öyle ki merhum olan insanların öyle bir şansı olsaydı oraya gitmeyi tercih etmeyeceklerdi.  Otellerin sahillerini yasaklamasaydılar belki o ölen insanlar orayı tercih etmeyecekti. Belki de çaresizlikten orayı tercih ettiler. Devletin bu konuya el atıp otelleri uyarması gerekiyor, halkın o plajları kullanabilmeli. Eğer otelin verdiği aktivitesini kullanırsa onu ödesin. Ama ben onu kullanmadan sahile denize girmek istiyorum giremiyorum.  Çocuğumu götüremiyorum gençler kullanamıyor. O yüzden buradaki en önemli unsur bütün sahil kenarlarını oteller parsellemiş. Bir yerde askeri plajlar var oradaki sorun ise sivilsin giremezsin ve böylede bir durum var. Askerde sahilleri parsellemiş durumda. Oraya girmek yasak ama otelleri de kullanmak yasak bu sefer bu inşalar nereyi kullanacak. Bana bir öneri sunsunlar. İnsanlar mecburiyetten bir anda boşluğa geliyor orası pahalı burası pahalı derken her yer parsellenmiş zaten halk nereye gidecek. Söyleyin bana nereye gidecek?  Onu için devletin bu konu üzerinde çok ciddi çalışması gerekiyor. Askeriyenin üzerinde durması gerekiyor. Gerekirse askeriyenin sahillerini açması gerekiyor. Oteller zaten her yeri parsellemiş hükümet bu konuyla en yakın zamanda çözüm yoluna gider.


İbrahim Özdemir (Dükkan Sahibi):
Soru:
KKTC’ de son zamanlarda birçok boğulma haberi geliyor. Bunlar neden oluyor?
Cevap:  Her olay kendi içinde ayrı bir olaydır. Bunların kimisi yüzme bilmez, kimisi yüzdüğü bölgeyi bilmez, kimisi sağlık yününden risklidir kalp krizi riskiyle karşı karşıyadır. Ondan dolayı yani yüzmeyle alakalı olmayan olaylarda da ölür. Son olan facia aile reisinin verdiği karar çok sakin bir yerde ve kimsenin olmadığı bir yerde ailesini denize koymak. Kalabalık  bir halk plajında olmuş olsaydı bu olay belki de bu facia yaşanmazdı. Yanlarında hiç kimse yok tabi buda beraberinde faciayı getirdi. Burada bireylerin suçu var. Yüzme bilmiyorsan kontrol edeceksin kendini, dalganın olduğu vakit denize girmeyeceksin. Kendi önlemini kendin alacaksın. Akıl mantık olayı onun dışında başka bir şey yok.
Soru: Boğulma olaylarının azalması için insanların neler yapması gerekiyor?
Cevap: Beyinlerini kullanması gerekiyor. Başka bir açıklaması yok bu durumun. Yolu kullanmak için bir taraftan başka bir tarafa geçmek için denizde yüzmeye benzer. Sağına soluna bakmazsan olayın ciddiyetinin farkında olmazsan ölür gidersin.
Soru: Boğulma olaylarının azalması için devletin nasıl bir bilgilendirme yapmalı?
Cevap:  Bu durumun devletle bir alakası yok. Sahillerde plajlarda cankurtaran olması şart olmayan yerlerde ise cezalandırılması gerekir. Onun dışında devletin yapabileceği bir şey yok. Sen dağın başında denize girersen devlet sana ne yapsın. Yüzme bilmezsin başına bir şey gelse devlet ne yapak ki.


Salih Gürler (Erkek Kuaförü):
Soru:
KKTC’ de son zamanlarda birçok boğulma haberi geliyor bunlar neden oluyor?
Cevap: Avrupa’da, Amerika’da ve Avusturalya’ da ilkokulda cankurtaran eğitimleri vardır. Yüzme dersleri vardır bununla beraberde ilkyardım eğitimleri vardır. Herhangi bir koşulda yardım edebilmek için bu bizim ülkemizde maalesef yoktur. Sahillerimizde de yoktur bu zaten cankurtaran yoktur bir kere bu büyük bir eksikliktir. 
Soru: Boğulma olaylarının azalması için neler yapılması gerekiyor?
Cevap: Bilinçsizce insanlar bilinçsizce denize gidiyor. Orada ne bir cankurtaran var ne yakınlarında birileri var, devletin yetersizliği, milli eğitim bakanlığının eksikliği hepsi bunların içine dahildir. Okullarda eğitim olarak bunu da koysunlar. Ada ülkesinde yaşıyoruz. Bunu gerekli bir ders olarak koysunlar çocuklara ders olarak eğitim versinler. 
Soru: Devletin eksikliğinden bahsettiniz.
Cevap: Eksikliği tabi. Eğer sen başkalarına sahilleri, otellere kiraya veriyorsan ve kalkıp bunları denetlemiyorsan insanlarda başka kuytu köşeleri tercih ediyorsa buda onlar için tehlike arz ediyorsa sende tabela koymaysan ne olursun? Yetersiz devlet olursun. Yazık günah değil mi o çocuklara ve annelerine babalarına. Sen en güzel sahilleri, plajları, sağlıklı, korunmalı, insanların rahat yüzebileceği yerleri kiraya veriyorsun. Onlarda kalkıp denize girmeye para istiyorlar. Fakir fukara ne yapacak? Giremeyince kuytu köşeleri tercih edecek. Kıyıya köşeye gittiğinde sen bunları koruyabiliyor musun? Koruyamıyorlar ne oluyor sununda böyle ölüm haberleri geliyor. Devletin bu insanlara tazminat ödemesi gerekiyor. Yetersizlikten koruyamadığı için. Kalıp bana sahilleri en güzel yerleri halk plajları yapacaklarına halkın gidip bunları kullanmalarını, çocukların gitmeleri için imkan sağlayacaklarına ne yaparlar? Falanca otele, falanca tesise bu kadar seneliğine. Halbuki anayasa göre denizler halındır, milletindir. Halk istediği yere istediği bir şekilde gider ve ücretsiz kullanır. Ben mecbur değilim onun yatağını şemsiyesini almaya. Kendi yatağımı kendi şemsiyemi götürürüm. Bu anayasada bir haktır bir maddedir. Ne yaparlar göz yumarlar. En güzel denizlere ne olur bu defa? Onların elinde, halk nereye gidecek yüzmeye? Gider kuytu köşelerin olduğu tehlikeli yerlere. Ben o ailenin bir ferdi olsaydım Allah gecinden versin hepsini mahkemeye verirdim. Belediyesini de, devletini de mahkemeye verirdim. Zavallı insanları susturdular. Cenazeye gidip orada durmakla bir şey olmuyor ki. Yazık günah hangi yerde doğru düzgün bir iş var ki? Kamu kuruluşlarında 6 b in 7 bin tl maaş alıyorlar. Kaça kadar çalışıyorlar? 2’ye kadar çalışıyorlar. Domuz ölülülerinin körünü yapıyorlar, çalışmıyorlar. Kamuda iş yoktur. Bir şey yapmasını bilmiyorlar. Bugün git yarın gel diye söylenip duruyorlar sürekli. Hastaneye gittiğin vakit doktoru göremezsin ‘ilaç yok’ diyorlar. Polise gidersin poliste yeterli eleman yok ki davaya baksın ki seninle ilgilensin. Bizim apartmana hırsız girdi. Güvenlik kamerası görüntülerini polise götürdük ve üstünde iki ay geçti daha bizi arayan yok. Telefonla arayıp bilgi istediğimiz zaman ‘sizin davaya bakacak olan adam başka zaman çalışır’. Sen bu suçu işleyen kişiyi bulmaz, sorgulamazsan bu insana cesaret veriyorsun demektir. Bir daha başka yere girmesini sağlıyorsun.  Bu nasıl devletçiliktir? Bir apartmanda kiralık öğrenciler vardı. Yedi sekiz kişi yani daire içinde ve denetleme yok. O kızları dövüyorlar polisi arıyoruz ve bize verdikleri cevap ’siz neden arıyorsunuz onlar bizi arar.’ Ben bunu kime söyleyeyim. Cinayet mi, Pakistanlı mı, zenci mi, Filipinlimi ararsın denetim yok. Bir zamanlar tutturmuştuk. Türkiye’den gelenler bizi mahvedecek .Türkiye’den gelen bizden daha kültürlü, daha zengin, emekli olup maaşlarını alıp bizden daha düzeni yaşıyorlar. şimdi de bizden korktuğumuz Türkiyeliler ‘aman kara sakallılar doldu etraf ne yapacayik’ derlerdi. 90’larda bahsi geçer bu olay. Ne oldu şimdi? Pakistanlılar, zenciler, Filipinlilerden ve Türkmenistanlılardan yuvalar yıkılıyor. bu bir gerçek mi? Git mahkemeye bak sürekli boşanıyorlar. Türkmen kadınlarıyla yakalıyor kadınlar kocalarını boşanıyorlar. Hani nizam hani bunu içerisinde düzen hani eğitim bunu içerisinde? Uyuşturucudan başka bir şey ne var ki bunun içerinde? Aç bak gazetelerin içerisinde sürekli cinayet uyuşturucu cinayet uyuşturucu olumlu bir şey var mı? Okumaz olduk açmaya korkuyoruz televizyonları. Böyle miydi Kıbrıs? En ücra köşede bile eskiden polisin devri arabaları vardı. Eskiden çöp bidonları her hafta yıkanırdı. 20 sene önce bu çöp bidonları her hafta bir defa yıkanırdı. Devriye gezen polisler vardı. Şimdi nerede polis? Polis yok ortalarda. Olay olunca polis gelmez. İllaki ölmen gerekiyor ki ondan sonra geliyor. Ben öldükten sonra polisin gelmesini yapacağım ki? Ben bıçağı yedikten sonra polisin gelmesi bir şeyi değiştirmez. Böyle düzen böyle nizam olmaz. Keşke Türkiye buraya bir muhtar atasaydı da bir muhtar ve bir vali ile bu ii götürselerdi. Bunlar 20 bin maaş alıyorlar 20 günlük iş yapmıyorlar. Git Rum tarafına bütün güzel sahiller beş yıldızlı oteller onların arasında halk plajları var. Basketbolları, voleybolları, yüzme yerleri ,piknik yerleri devletindir bunlar. Çok lüks konforun yanında ücretsiz yerlerde var. Hani bizim ülkede nerede bu yerler? Seni döverler plaja girmeye kalktığın zaman. İnsanlar kuytuya gittiği zaman ne olur? Her 100 metrede koruma olması lazım. Telefonlar nerede? Yollarda, sokaklarda çalışan telefonlar nerde? Ben mecbur muyum cep telefonu taşımaya belki şarjım bitti kimi arayıp yardım isteyeceğim? Ülkede düzen nizam yoktur. Ne kamuda ne kurum ve kuruluşlarında.


Halime Çetin (Akay Optik):

Soru: Son zamanlarda birçok boğulma olaylarıyla karşı karşıyayız. Tüm bunlar neden oluyor?
Cevap: Ben bugün bir şey gördüm çok dikkatimi çekti deniz derine alıyor. Bazı noktalarda bu gözle görünebilecek bir şey denizin içinde kesinlikle anlaşılmaz. Deniz sağa ve sola kurtarma yönleri var mesela dalganın yönüne doğru ters bir şekilde çıkabilmek için. Ama insan bunu o durumda anlayamaz ve bilinçli bir şekilde yapamaz. Boğulma söz konusu olduğundan dolayı. Niye olduğu konusunda çok bir bilgim yok fakat denizle ilgili bir yazı gördüm bunu bu şekilde yordum. Yüzme bilip denize girmek gerekirse en başta. Benim en büyük fobim denize girmek olduğu için ben hiçbir zaman denize girmedim. Mesela geçen gün olan boğulma olayında çocuk yüzme bilmiyor. Ailelerin alacağı tedbir olabilir tabi ki hiçbir şekilde kaderin önüne geçilmez. Fakat kolluk, simit gibi araçlar ile çocuğu güvene alabilirdi. Sonuç olarak çocuk hiçbir şey olması bile yelek. Daha sonrasında devletin alabileceği bir devlet var mıdır bilmiyorum. Cankurtaranlar bildiğim kadarıyla plajlarda duruyorlar. Geçen gittiğimizde gördüm. 
Soru: Nasıl bir önlem alınmalı ki insanların bilinçlenmesi adına?
Cevap: Yaygın bir şekilde bir bildiri yayınlayarak onun  dışında  insanlar bunu kulak ardı ediyorlar. Söylenip uyarılsa bile. Bence devletin bir alakası yok burada. Bu önlem alınacaksa ailenin kendi can güvenliğini alması gerekir. Sonuçta çocuğun canı kendi canı kıymetli olduğu için kendi önlemini kendi alması gerekiyor. Sonrasında plaja gidildiğinde en büyük etken ne olabilir? Çocuklar ailesinin göz önünde olması gerektiğini düşünüyorum. Kendimden örnek vermem gerekiyorsa benim çocuğum gözümün önünde olmalı ayıramam onu yanımdan. Ben mi pimpirikliyim onu bilmiyorum ama onun dışında zaten gördüğüm kadarıyla ihmal edilen bir durum yoktur. İzin verilmemesi gerekiyor. Gece balığa çıkmasın ya da belirli saatler olması gerekir, güvenlik olması gerekir. Belki o şekilde bir önlem alınabilir. Çünkü her başına alıp gitmemeli insan sonrasında ne olacağı ortada.


Hasan Habeş (esnaf):
Soru:
KKTC’ de son zamanlarda birçok boğulma haberleri geliyor. Bunların sebebi nedir?
Cevap: Bilinçsizce buluyorum bun durumu. Yüzme eğitimini küçük yaşlarda verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sahillerimizde cankurtaran yok. Bunun olabilmesi için illa birinin ölmesi mi gerekiyor? Yollarımızda aynı şekilde hep çukurlarla dolu. Bir bakanın oğlu ya da yeğeni bir kaza yaptığı takdirde yollar düzene girer. 
Soru: Boğulma olaylarının önüne nasıl geçilecek, ne gibi önlemler alınmalı?
Cevap: Halka yüzme dersleri versinler. Bence bunu bu şekilde çözebilirler. Küçükken çocuklar ücretsiz olarak eğitimden faydalanmalıdır. 
Soru: Burada devlet mi bilinçsiz davranıyor yoksa insanlar mı?
Cevap: Devletin de kendilerini yönlendirmesi  gerekiyor. Bunlarda erken yaşta verilebilecek olan kurslar olabilir. Yazın imkan olmayabilir fakat kışın üniversitelerin havuzlarında kurslar verilebilir. 


Selahattin Sarsu (dükkan sahibi):
Soru: KKTC’de son zamanlarda birçok boğulma haberleri geliyor. Tüm bunlar neden oluyor?
Cevap: En büyük sorun plajların paralı olması. Bu yüzden insanlar daha sote yerlere gidiyor. Plajlar parasız olsa en azından cankurtaranı ve tedbirleri var. Bu halkın gittiği yerlerde önlem ve levha yok. İnsanlar nereyi boş bulursa oraya gidiyor. Bana göre en büyük sorun budur. 
Soru: Boğulma olaylarının önüne geçmek için ne gibi önlemler alınması gerekiyor?
Cevap: İnsanlar daha çok bilinçlendirilebilir. Kötü olan yerler yasaklanıp daha uygun daha cazip yerlerin insanlara teşviki için bir çalışma içerisinde olabilirler. Cankurtaranların olması çok önemli en azından müdahale edilme şansları olacak. Bana göre en büyük sorun plajları özel sektöre verilip paralı duruma getirilmesidir. İnşalar ne yapacak, aldıkları üç kuruş parayla gidip denize girmeyi tercih etmiyorlar. Bu seferde insanlar tedbirsizliğin olduğu yerleri tercih etmek zorunda kalıyorlar.
Soru: Bu olayların yaşanmasında devletin insanları bilinçlendirmemesinden mi kaynaklanıyor yok ya insanların mı bilinçsizliğinden oluyor?
Cevap:  İkisinde de bahsetme gerekirse devlet insanları bilgilendirmiyor. Bir başka durum ise insanlar mecburen bu denizleri kullanıyor. Herkesin alım gücü belli ekstradan aldığı parayı kimse denize vermiyor. Bana göre ikisinin de tedbir alması gerekiyor. Her şeyi devletten beklemeyeceksin ama devletin bu boğulma olaylarında sürekliliğin olduğu yerde müdahale etmesi lazım. Tamam işletmecide kendi açısından haklı sezonluk çalışıyor o insanın oraya yapmış olduğu bir yatırım var ve bu yatırım sayesinde para kazanıyor. Para kazanıyor fakat öbür taraftan da canlar gidiyor. Onun için tedbir ve insanların bilinçlendirilmesi gerekiyor. Halkın kullandığı yerlerde uyarı levhaları olsa ya da güvenlik güçleri olsa bu kadar başıboşluk olmaz. Ben bu durumda en çok devleti suçlarım çünkü insanları bilinçlendirmiyor. Oraya uyarı levhaları konulduktan sonra insanlar hala orayı kullanmayı tercih ediyorsa o zaman insanları suçlarsın. Şimdi hangi sahile gidersen git uyarı levhalarıyla karşılamak mümkün değil. Herkes boş olan yerlere gidiyor. Buda geçim şartlarının zor olmasından kaynaklanıyor. En güzeli iki tarafında tedbir alması. Atlarımız boşuna dememiş  ‘tedbirini al takdiri Allah’a bırak.’ 
Haber ve Fotoğraflar: Esengül Aykaç
VATAN ÖZEL

Editör: Mehmet Kasimoglu