Ülke genelinde maalesef bir bisiklet parkuru yok.    Yayalar için de kısmen var diyebiliriz.  Kiralık arabaların durumu manşetlere taşınırken, bu arabaların sürücülerinin ne kadar dikkatsizce araç kullandıklarını gördük ve hala görmekteyiz.

                Kentleşmenin gerçek anlamda istenen şekil ve biçim içinde olduğunu söyleyemeyiz.  Lakin bundan elli altmış yıl önce insanlar eski kent merkezinde bir hayat sürerlerken, zaman zaman piknik maksadı ile şehir dışında ailece pikniğe giderlerdi.  Halbuki elli altmış yıl sonra o piknik mekanları, modern bir kente dönüşmüştür.  Lakin o dönüşümde maalesef bisikletliler hiç düşünülmemiştir.

                Şimdi yeni yeni bisiklet parkurları düşünülmeye başladı.

                Esas gelmek istediğim konu, yaşıların araba kullanmada yaş limitinin ne olduğudur.

                Bizde buna yönelik herhangi bir yasal düzenleme yoktur.   Çok gelişmiş ülkelerde yasal düzenlemelerle önlemler alınmıştır.  Hemen dibimizdeki Rum bile bunun için gerekli tedbirleri almıştır.

                Alınan tedbir, belli bir yaş sınırına gelmiş insanların, yeniden doktor kontrolundan geçerek araç kulanıp kullanamayacağı hususudur.

                Mesela 75 veya 80 yaşına gelmiş yaşlıların yeniden testten geçmeleri gibi.

                Geçtiğimiz Pazar günü bir grup yetişkin bisikleli yol kenarında bisikletleri ile ilerlerken, birden 90-95 yaşlarında alzheimerli bir yaşlı adam, arabası ile onların arasına daldı.  Bereket versin ki bu bisikletli gruptan ölen olmadı.  Sadece bir doktoru fırlatıp atınca o doktorun dirseği kırılmış.  Şu anda o doktor hastanede tedavi görüyor.  Daha sonra öğeniyoruz... O doktor ameliyat için  İstanbul’a uçmuş.

                Polisler o yaşlı adama sormuşlar...

                “İsminiz ne?”

                Adam ismini bilmiyor ve aval aval polislerin yüzüne yüzüne bakıyor.

                İşte o olay, bize yaşlıların arabaları ile trafiğe çıkıp çıkamayacakları hususunu çağrıştırdı.

                O genç doktor, memleketin en ünlü pastik cerrahıdır maalesef.

                Hele bir düşünün...  Mesleğinin en verimli çağında bir yaşlı insanın dikkatsizliği yüzünden sağlığından olmuş bir süre mesleğinden uzak kalmış olacak.

                O nedenle yaşlıların yaş limiti, sağlık durumları, göz kontrolları tümden yapılarak araba kullanıp kullanamayacakları tespit edimelidir, diyorum.

                Yaşlılar sadece o halleri ile trafiğe girmiyorlar.  Hem motosiklet kullanıyorlar, hem de bisiklet.

                Geçmişte kaç tane yaşlı motosikletli araçların tekerleri altında can verdiler.

                Kaza “Geliyorum” demez.  Pat diye giriverir insanın hayatına.

                Bir de yaya geçitleri konusuna değinmekte yarar var.

                Gerek yaşlı olsun, gerekse genç olsun yaya geçitlerinden geçmeye eşebbüs ettiklerinde, bazen duyarsız sürücüler tarfaından basılmışlar ve yaralanmışlar ve hayatlarını kaybetmişlerdir.  “Zebra” dediğimiz yaya geçitlerinden geçme kültürü, çok gelişmiş ülkelerde müthiş işlemektedir. 

Hele bir Londra’ya gidiniz de sizi göreyim yaya geçidine adım atan insanları kaale almadan o geçitten arabanız veya motosikletinizle geçiniz.  Polis anında yakanıza yapışır, mahkemeye sevkeder ve ne bileyim kaç yıl da sizi araba kullanmaktan men eder.

                Gerçekten yaşlı insanların belli yaştan sonra araba kullanıp kullanamayacakları hususu belli kurallara bağlanmalıdır.  Aksi takdirde çok canlar yanacak.

                Her gün meydana gelen trafik ve ölümler hakkında gazelerden haberler okuruz.  Ama bu işin derinliğindeki görünmez eksiklikleri düşünmeyiz.

                Beşparmak Dağları’nın kıvrımlı yollarında okul otobüsünün yaptığı kaza hala unutulmadı.  Ve dahaları...

                Ben de diyorum ki...

                Lütfen yaşlıların araba kullanıp kullanamayacağı belli kurallara bağlansın ve gerekli tedbirler alınsın.