Yazın göbeğindeyiz yani tam da ortasında.
Evin çocukları, gençleri tatilde. Hem de uzun bir tatil. Nereden baksan 3 aylık bir tatil.
Ne yapacak bu zaman içerisinde bu çocuklar ve gençler? Tamam dinlenecekler, ders yok .Oyun var eğlence var. Gezme var tozma var. Denize gidip yüzme var, piknik alanlarında tanıdıklarla dostlarla arkadaşlarla yemek-içmek var, güzel zaman geçirmek var.
Oooh be demek, sıcak havalara karşı direnmek. Soğuk karpuz yemek, dondurma tüketmek ya da soğuk meyve suları serinletici alternatifleri yaz günlerinin.
Off dediğimiz anlarda, sıcaklardan bayağı da bunaldığımız durumlarda tabii ki gölge ve serin yerleri, soğutulmuş mekanları arıyoruz. Başka da çaresi yok.
Yazın uzun ve sıcak günlerinin büyük bölümünü, kapalı ve serin mekanlara kendimizi adeta hapsederek geçirmek mümkün değil. Hele de internet ortamlarının sanal dünyalarında ha bire zaman tüketmek de bir yere kadar.
Bu nedenle evin küçükleri büyükleri, şu ellerimizde tuttuğumuz akıllı telefonlardan tutun, evlerdeki televizyonlara kadar, onları da kullanmaya izlemeye ara vererek kendimize dönebilmenin yeni çarelerini keşfedebiliriz.
Bire bir birbirimizle ilgilenip sanal dünyaların belleklerimizde bıraktıkları tortulardan kurtulmak ve gerçek dünyalara girmenin yeni kapılarını keşfedebiliriz.
İşte belki o zaman, gerçek kendimize de yeni pencereler açıp, sanal dünyaların sanal atlarının süvarilerinin cazibelerinden kurtulup, gerçek ve elle tutulur, gözle görülür çakma olmayan gerçek ilişkileri yaşamımıza çağırırız.
Ha bire reklam ve tanıtım ataklarının sözlü mesaj ve görüntülerinin hedefleri olmaktan belki tamamen kurtulamasak da en azından, biraz kendimize gelir, “durun inecek var” diyebiliriz kendi kendimize.
Sportif ve kültürel etkinliklere daha da zaman ayırabileceğimiz zamanlardır da yaz günleri.
Özellikle çocuklar ve gençler için hem güzel ve eğlenceli hem de yararlı ve iyi alışkanlıklar kazandıran etkinlikler, sosyalleşmenin de etkin ve etkileşimli ortamlarıdır.
O zaman geliniz, yazın uzun günlerinde dinlenmenin yanında güzel arkadaşlıklar ve dostluklar da biriktirmeye özen gösterelim. Yaratıcı etkinliklerin pozitif ortamlarında geliştirilecek sosyalleşme becerileri, ileriye yönelik çok değerli yatırımlardır genç inşalarımız ve çocuklar için.
Keşke çocuklara ve gençlere yıllardır boş alanlarda, mahalle aralarında oynanan geleneksel, neredeyse tarihe karışmış oyunlar da bir şekilde öğretilebilseydi.
Bir beş-taş, ayak-taşı, kız çocukları ne de güzel bağlıyordu birbirlerine, dostça, sıcak ve birbirlerini aratıcı.
Kızlı erkekli saklambaç oynayan çocuklarımız kaldı mı? Boş alanlarda lingiri oynayan, pirilli oynayan çocuklar nerelerdeler?
Ya hiç yoklar ya da çok, çook az kaldılar.
Bugün Pazartesi, 23Temmuz, 2018 ve söylendiğine göre Kıbrıs’ta “çok mühim” görüşmeler yapılacakmış. Aslında bu görüşmelerde söylenecek olanlar haftalardır gazetelerde, televizyonlarda, radyolarda söyleniyor.
Ama bir kez daha Bayan Lute’ye söylenecek ey çocuklar ve gençler ve bilimum tatilciler.
Keşke Lute, tamamen tesadüfen seçilmiş çocuk ve gençlerle bir araya gelebilseydi bu ziyaretinde. Buraya gelmeden de kendisine Kıbrıs’ta ilk ve ortaöğrenimde okutulmakta olan Kıbrıs tarihinin çok kısa özetleri de sunulabilseydi keşke.
Gelecek tasavvuru olarak çocuklara gençlere neler belletildiği de herhalde önemli olurdu Bayan Lute için.
Bu memlekette ortak parklarda, çocuklar ve gençlerin, salıncaklarda, tahtaravallilerde, kaydıraklarda beraberce birbirlerini anlayarak eğlendiklerini birisi gösterebilecek mi Lute’a?
Çocuklar ve gençler Kıbrıs’ta adanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar bu ülkenin geleceğidirler. Bu çocukların birbirlerini kendi okullarında bile karşılıklı olarak ziyaret etmelerini önleyen bir zihniyet hala var olabiliyorsa, bunun adı baş ve en önemli “anomali”nin ta kendisidir. 
Tatilden, çocuklardan, gençlerden başladık nerelere geldik. Gelmeyelim de ne yapalım. Herşey çocuklar ve gençler için ve gelecek için değil mi? 
Madem ki öyledir, bu anomalinin yaratıcısı ve 55 yıldır sürdürücüsü olanlar, “normal bir devlet” istediklerini hiç söylemesinler ağızlarına da almasınlar. Bu yalanlara çocuklar bile inanmıyor, kanmıyor . Böyle biline.
“Normal devlet” istediklerini söyleyenler önce kendilerini, ve geleceğe yönelik hesaplarını, kitaplarını, tasavvurlarını normalleştirmeye çalışsınlar; sonrasında, normal devlet kendiliğinden gelecektir.
Haa Lute hanım bunları birilerine söyler mi? söyleyecek mi? Onu da kendisi bilir tabii..Nasıl olmasa, 1964, Mart ayından beri BM için hava hoş! Yoksa bu hoşluğun tadı mı kaçmaya başladı? Merak ediyoruz doğrusu.