Hiç kimse, ama gerçekten hiç kimse, geçmişimizi saygıyla anmak zorunda değildir.

Vicdanı ve onuru olanlar bunu gönülden yapıyor.

Devlet ricali  geçmişimizdeki örneğin spor hayatımızdan söz edecekse, atlet Numan Kanatlı’yı, Efruz’u,  Defteralı’yı,  Oğuz Karayel’i, KTFF nin kurucularını, ve daha pek çok ismi anmak durumundadır.

Nasıl ki Rauf Denktaş’tan, Dr Küçük’ten, Faiz Kaymak’tan söz etmeden Kıbrıs Türk tarihini anamazsınız Üner Ulutuğ’dan , Kemal Tunç’dan İLK SAHNE’den söz etmeden de Kıbrıs Türk Tiyatro hareketinden söz etmek olmaz.

Son yıllarda bir talihsizliği yaşıyoruz ve bu benim içimi acıtıyor.

Geçen yıl da yapılmıştı ayni yakışıksız davranış ve uyarmıştım.

Allah gani gani rahmet eylesin, Yücel Köseoğlu çok sevdiğim bir insan ve kelimenin tam anlamıyla bir tiyatro amatörüydü.

Amatörlüğü kalitesiz olarak algılama hakkınız yok, evet amatörlüğü kalitesizlik gibi gösterme alışkanlığı edindirdi halka bazı profesyoneller ve diplomalılar ama iş öyle değil.

Köseoğlu da tıpkı Üner Ulutuğ gibi tiyatroyu maddi karşılık, ücret, maaş beklemeden, kazanç ve itibar kapısı haline getirmeden yapıyordu.

Her iki aktörümüzün de ölüm tarihleri 2 Temmuz.

Bu yıl da, geçen yıl olduğu gibi Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın da katılımı ile bir anlamda resmi bir anma yapıldı Yücel Köseoğlu ustanın mezarı başında. İyi ki yapıldı.

Ammaaa

Aması şu.

Üner Ulutuğ niye anılmadı.

Niye mezarına bir demet çiçek, saygı minnet teşekkür bırakılmadı.

İçim yandığı için yazdım.

Kıbrıs Türk halkının geçmişine ayrımcılık ile bakmayalım yazık ederiz.

Her birimizin anne baba, nene ve dedesine borçluyuz, saygı, minnet ve şükran borçluyuz.

Birazcık da olsa özen ltf.