Yıl 1999 Genç Tv için, sevgili Bekir kara hocamızın kaleme aldığı "Keklik Ailesi" dizisinin çekim planlarını yapıyoruz:

İlk yerli televizyon dizisi. 13 bölümlük. Ön provalar için kameralar - set, meral tekin Birinci Vakfı'na kuruldu, dizideki ismim Ali! Londra'dan adaya geri dönüş yapan bir ailenin oğlu ”yakışıklı – çapkın”… Annem şarkıcı Gül, babam Kemal Tunç ve babamın en yakın arkadaşı tarihi eser meraklısı Yücel Köseoğlu...

Vakfın kapısından girdim, iç avluya doğru heyecanla ilerledim, Yücel Köseoğlu, neşeli sesi ile sordu: "Ali sen misin”? Hayır dedim ben Reşat. Memnun oldum... Yok dedi sen "Ali’sin! Gel, Gel"... Kıbrıs Türkü’nün her alanda mücadelesine şahitlik eden Yücel Köseoğlu ve Kemal Tunç gibi isimler ile aynı havayı solumak bile öğreticidir, provalar esnasında her görevliye duydukları saygıyı, nezaketi unutmam mümkün değil. Öğretici zamanlardı! Bankalar krizi ardına, dizi sponsorları “desteklerini” azaltınca, ilk yerli dizimiz henüz kayda alınamadan sonlanmıştı. Gel zaman git zaman, “Annan Planı’na” merdiven dayayan, “çözüm ve barışa evet” sokak mücadelesinin başladığı günlerde, Yücel abi ile Lefkoşa sokaklarında, Dr. Küçük Meydanında sloganlar atarken yeniden karşılaşmaya başladık, kucaklaştık... Her seferinde, mutlu mimikleri, sevecen ses tonu ile “Ali nasıl gider oğlum.." diye sorardı.
 

“Ali” iyi,
“Ali” ona öğrettiklerinizi unutmadı,
Hatıralarımızı da...
“Ali” herkes gibi kendi hikayesini “yazıyor”.
“Ali” ülkesi ve gelecek için üretmeye devam ediyor.
Yıllarca “ayna” tuttuğunuz toplumun, daha özgür olabilmesi için geride bıraktıklarınızla birlikte çalışıyor “Ali”!

 

Hatıralarınızı, mücadelenizi yad ediyoruz...
Siz rahat uyuyun, Işıklar içinde olun...