Geçen Cuma akşamı Merit Otel’in rufundaki salonda Dr. Sibel Siber’in, bir tarihe ışık tutacak, hatta tarihi sorgulayacak önemli kitabının imza günü vardı.  Kitabın ismi:  “AYNI MASADA YARIM ASIR- Tutanaklar ve ve Tanıklar”dı.

                Herkesin de malum olduğu üzere Dr. Sibel Siber, özel hayatında bir dahiliye uzmanı hekimdir ve çok da sevilen bir hekimdir.  Toplumdaki saygınlığı ve hanımefendiliği onu başbakanlık görevine kadar yükseltmiştir.  Önce CTP-BG’den milletvekili seçildi, ardından Başbakanlık görevine getirildi, bu arada Cumhurbaşkanı’nın gaybubetinde Cumhurbaşkanı’na vekalet etti.

                Tabii ki onun sürüklendiği nokta, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katıldığı noktaydı.  Onun ideallerinden biri olan Cumhurbaşkanlığı görevi, maalesef seçimle ona nasip olmadı.  Bundan sonraki hayatında Cumhurbaşkanlığı görevine aday olacak mı, henüz bilinmez.  Lakin sosyal aktiviteleri, televizyonlardaki konuşma ve siyasi yorumları bana. “Dr. Sibel Siber Cumhurbaşkanlığı’na aday olacak” der.

                İmza törenine çok büyük bir kalabalık katılmış ve dolu dolu bir akşam yaşamıştık.  Gerçekten bu tür imza günlerinde bir yazar veya siyasetçi, toplumdaki yerini görür.

                Kitabın kapağında Sibel Hanım’ın masa başında şekilmiş anlamlı bir resmi vardı.  Kitapla özdeşleşen bir poz...

                Kitap, tamı tamına 391 sayfayı içeriyor.  Kitabın içeriği, Kıbrıs konusunun o uzun yolu, kendi yaşadıkları ile gözlemleri, ta 1968’den bugüne kadar Kıbrıs sorunnun neden bitirilmediğinin sorgulamasını kapsayan güzel bir çalışma.

                Sibel Siber’in böyle bir kitaba hayat verebilmesindeki özellik, bütün siyasi hayatında bazı belge ve tutanakları saklaması, günü geldiğinde onları bir kitap haline getirmesidir. Kitap haline gelen bu veriler, elbette ki yazarın kendi dolu dolu birikimlerinin bir hamur haline gelmesi ve harmanlanarak önümüze konması çok önemliydi.

                Kitabının önsözünde şu ifadeleri kullanıyor Kıbrıs sorununa ilişkin:

                “Bu adada, uzlaşı ile bulunacak, kalıcı, yaşanabilir, her iki toplumun da barış içinde yaşayacağı  bir çözüme ulaşılması en büyük arzumdur.  Bu arzu ve umut, var olan gerçekler ve doğru tespitler ışığında gerçekleşebilir ancak.  Yoksa, hayal ettiklerimizi gerçek sanırsak, işte o zaman gerçeklikten ve çözümden uzaklaşır, bununla yaşamaya alışır, kısaca statükonun esiri oluruz.”

                Kitabın derinliklerine indikçe, merhum dava adamı ve KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın 1968 yılından beri başlatmış olduğu ve bir sonuç alamadığı  toplumlararası ikili görüşmelere değindiğini görürüz.

                Kıbrıs gerçeğini irdelerken en büyük aktörün Rauf Denktaş olduğunu gözler önüne seriyor Sibel Siber.

                Kendisinin katılmış olduğu uluslararası konferanalar, mükemmel İngilizcesi ona her zaman karizmatik bir kişilik katmıştır.  Gazete küpürleri ile beslenen kitabın bir yerde  (ıkısmi de olsa) biyografik bir eser olduğunu da ifade edebiliriz.  Şayet bu kitap bir biyografik kitap olsaydı, özgeçmişinde ifade ettiği hayat yolunun anlatımını o noktadan başlatırdı.  Tabii ki bu bir yorum meselesi.

                Empati yaparak bu kitabı okuma amacında olan bir okurun  yerine koyuyorum kendimi.  Ve şöyle diyorum kendime:

                “Öyle bir kitap okumam lazım ki, bana bütün Kıbrıs gerçeklerini gözlerimin önüne sersin, belgeleri konuştursun ve Kıbrıs sorunundaki çözümsüzlüğe parmak bassın.”

                Evet gerçek bu... Bu kitap, tam bir Kıbrıs siyasetini; sosyal, kültürel ve ekonomik çehresini çizen bir resim gibidir.  Yani bir diğer deyişle, Dr. Sibel Siber’in “AYNI MASADA YARIM ASIR-Tutanaklar ve Tanıklar” isimli kitabı gerçek anlamda öyle değerli ve verilerle dolu bir kitaptır.

                İnsan zaman içinde seri kitap okuma alışkanlığını kazanıyor, benim gibi.

                O bağlamda iki gün içinde elime geçen kitabı bir nefeste inceleyip “seri okuma alışkanlığımla” analiz ettim ve yorumumu yaptım.

                Unutmamak lazım...  Sibel’in yazın özelliğinde öykücülük ve romancılık var.  Hatta birincilik kazanan öyküsünün filmleşmesi de ona onur katan bir durum.

                Dr. Sibel Siber, bizim Dr. Fazıl Küçük Vakfı’nın da onursal başkanıdır şu anda.  Birikte Dr. Küçük’ü tanıtma programlarına katılıyor ve fikirler üretiyoruz.  Onun Meclis Başkanlığı döneminde, ağırlığını koyarak faaliyet geçirdiği en önemli organ, Dr. Fazıl Küçük Müzesi oldu.

                Belki diyorum...  Bir çok kültürlü kadınlarımıza bir ilham kaynağı olur Dr. Sibel Siber ve hayat verdiği bu önemli kitap.

                Büyük başarı dileklerimle...