“Paris” dendi mi, insanın aklına romantizm, nostalji ve tüm güzellikler gelir. Özellikle sanat merkezi olan Paris, zamanın akışı içinde o da, maalesef teröre hedef oldu.

            Genel anlamda terörün başının ezildiğini söyleyemeyiz.  O bağlamda zaman zaman hortlayan bir Vampir gibi insanların hayatını karartıyor maalesef terör.

            Son zamanlarda Paris’te yaşanan terör olaylarını tasvip etmek mümkün değil.  Acımasızca öldürülen insanlar, sırf terörü körüklemek ve yüreklendirmek için kasti olarak çıkartılan yangınlar ve dahaları...

            Bir zamanlar Paris’in ünlü Orly Havaalanı’da terörist bir eylem düzenlenmiş ve yüzlerce insan ölmüştü.  O iş, terörist Arapların işiydi.  Tıpkı Bin Ladincilerin New York’taki ikiz kulelerine yapıltıkları saldırılar gibi...

            Geçen gün TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Paris’teki terörist eylemlerine atıfta bulunmuş, hatta biraz da kinayeli konuşmuştu.  O kinayeli konuşmasına hak vermemek mümkün değil.  Çünkü Türkiye’deki terör eylemlerine zaman zaman destek veren Fransız politikacılar, Türkiye’yi hayli sıkıntıya sokmuş ve dünya kamuoyunda adeta “Türkiye’deki PKK’lılar özgürlük için savaşıyorlar” dedirtmişti.

            Şu anda aklıma gelen bir husus da eski Cumhurbaşkanı Mitterrant’ın eşi Bayan Mitterrant’ın Türkiye’nin PKK odaklarına kadar bizzat giderek onlara destek vermiş olması kabul edilir birşey değildi.

            Bir yerde Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu hatırlatmış Fransızlara ve batıya.

            “Batının sesi nerede?” gibi sorularla önemli bir duruşu hatırlatıyor kendilerine.

            Allah’a bin şükür ki Türkiye’deki terör eylemleri asgariye inmiştir.  Bir yerde terörün başı ezilmiştir.

            Tabii ki güçlü olmak lazım dünyadaki siyasi, ekonomik ve askeri konjüktürde.  NATO üyesi koca Türkiye her zaman gücünü ve onurlu duruşunu gösterdiği gibi, şimdi de onurlu ve kararlı duruşunu sergiliyor.

            Zaman zaman Paris’ten çatlak sesler yükselmiştir Türkiye aleyhine.  Hep eleştiri, hep eleştiri...

            Halbuki Fransızların geçmişte yaptıkları soykırımlar hala tarihin tozlu sayfalarında mevcuttur.

            Bir başka örnek...

            Mesela sözde Ermeni soykırımı ile ilgili Parlamentoya sunulan öneri, gerçekten bütün Türk insanının onuru ile oynamanın bir belgesidir.

            Adam sen de...  Ermeni soykırımı martavalları ile uğraşmak Fransızlara yakışmayan bir duruştu.

            Malum Paris’ta yaşayan pek çok dişli ve lobici Ermeni vardır.  Onların girişimleri sayesinde o öneri Fransız Parlamentosu’nca kabul görerek dünyaya şu mesajı vermiştir:

            “Türkiye Ermenileri katletmiş ve büyük bir soykırım yaşatmıştır.”

            Bir diğer deyişle Türkler katildir veya acımasızdır, demeye getirdiler işi.

            Bunlar Türk insanına söker mi?  Ermenilerin Anadolu’da yaptıkları soykırımlar unutulmuş, bu kez kendi hatalarını ve suçlarını örtmek için “Türkler katildir” teranasini uydurmuşlar.

            Fransa’nın Türkiye ile alıp veremediği ne?

            AB’nin en güçlü üyesi olan Fransa’nın Türkiye aleyhine de bir tavır sergilemesi bir başka oyun.

            Lakin gelin görün ki dünyada dengeler değişiyor.  Türkiye büyüyor, kendini büyük sananlar da küçülüyor.

            Ne zaman doğudan bir tehlike sezinleseler, NATO’nun en güçlü üyesi Türkiye’nin adı telaffuz edilir.

            Bu kadar yanar dönerlik olmaz ki.

            Fakat geçen gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransa’ya yaptığı göndermeye de bayılmadım değil.

            Terör, terördür.  Hani derler ya... “Gülme komşuna gelir başına” misali, bir gün senin de başın terörden ağrıyabilir Fransa.

            Daha ne diyelim ki... Koskoca Paris yangınlar içinde yaşamaya devam ediyor.