Sanat dünyası maalesef bir değerini daha kaybetti.  Tiyatro sanatına tutkun, radyofonik sesli ve müthiş bir oyunculuk tekniği olan İbrahim Andaş’ı  maalesef genç denecek yaşta son yolculuğuna uğurladık.  Onun gidişi, gerçekten bütün sanat dünyasını üzmüştür.
Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları kurulduğunda belli sayıda bir sanatçı grubu vardı.  Henüz Konservatuvarda okuyan genç kuşak Kıbrıs’a gelmemişlerdi.  O nedenle K.T. Devlet tiyatroları ellerindeki sanatçılarla yetinmek zorundaydılar.  O bağlamda rahmetlik İbrahim Andaş’ı ilk kez o yıllarda sahnede görmüş, müthiş oyun tekniği ile izleyicileri etkilemişti.
Sevgili İbrahim’i ta çocukluk yıllarından tanıyordum.  Çok küçük yaşta yetim kalmış 5 kardeşten biriydi.  Ne kadar acıdır ki, bu ailenin 3 erkek kardeşi gerçekten genç yaşta hayata veda etmişlerdir.  Onlar tırnakları ile hayatı kazanmışlar ve kendi yollarını çizmişlerdi.  Bu kardeşlerden birisi öğretmen Cahit’ti.  O da genç yaşta aramızdan ayrılmıştı.  Küçük Salahi de öyle.  Ve şimdi de tiyatro sanatçısı sevgili İbrahim Andaş’tır yaşama veda eden.  Halen avukatlık mesleğin icra etmekte olan değerli hukuk adamı Erbay Eran da onların kardeşleriydi.  Allah ona uzun ve sağlıklı bir ömür versin.
İbrahim Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’ndan emekli olduktan sonra “Andaş Tiyatrosu”nu kurmuş ve özellikle kendi yazdığı çocuk oyunlarını sahnelemeye başlamıştı.  Gerçekte çocuk oyunları ve oyuncuları açısından epeyce sıkıntı ve eksiklik vardır.  Çocuk oyunları yazmak da yürek ister.  Özellikle çocuklara izleteceğiniz oyunlarda acı ve keder olmamalıdır.  Mühim olan çocukları, oyunlar marifeti ile mutlu etmektir.  İşte İbrahim de çocukları mutlu ediyordu.
Kendi özel şirketimi idame ettirdiğim süre zarfında sık sık İbrahim bana uğrar ve yazdığımız oyunları sahnelemek istediğini söylerdi.  Hatta kendisine dört beş oyun vermiştim sahnelemesi için.  Canla başla, yazmış olduğum oyunları sahnelemek için çırpındı durdu ama yeterli kadroyu kuramayınca vaz geçmişti sevgili İbrahim.  Lakin yüreğinde öylesine büyük bir heyecan ve tiyatro tutkusu vardı.  İlle de birşeyler yaratmak için çırpınıyordu.
Esasında onun yüreğinde bir konservatuvar vardı.  O idealini gerçekleştirmek hayli zordu. Özellikle evlendikten ve çoluk çocuğa karıştıktan sonra.  Ama yine de YDÜ’nin Sahne Sanatları Fakültesi’nin Dramatik Yazarlık Bölümü’ne olsun girmek istemiş ama maddi imkansızlıklar nedeni ile bunu da gerçekleştirememişti.
Gerçekte onun gönlünde yatan oyunculuk bölümü idi ama üniversitenin oyunculuk kriterleri açısından yaşını almış olması, ona imkan tanımamıştı.
Bana göre İbrahim Ancaş, hayat üniversitesinden mezun olmuş çok değerli bir tiyatro sanatçısıydı.  Hani insanlar sorarlar ya, “Alaylı mısın, yoksa mektepli mi?” diye...  İbrahim alaylıydı ama bir mektepli değil, cebinden on bektepli çıkartırdı.
Bir insanın sanatçılığı kendi doğallığından ve kendi hasletlerinden gelir.  Bir kişi istediği kadar “Ben tiyatro sanatçısı olacağım” desin, kabiliyeti yoksa veya kabiliyeti bir yere kadarsa, ağzıyla kuş tutsa hiçbir yere varamaz.
Kendisi ile görüştüğüm zamanlarda kahırlarını görebiliyordum.  Şayet İstanbul’da yaşamış olsaydı, mutlaka ama mutlaka bazı özel tiyatrolarda rol alacak, hatta bazı dizilere bile girebilecekti diye düşünüyorum.   Ama hayatta şans da insana gülmedikten sonra kabiliyet neye yarar.
O kabiliyet, imkansızlıklar nedeniyle zamanı geçmiş bir mektup gibi cebe gibip orada hapsolur ve yıllar sonra açılsa da hiçbir işe yaramaz.
Türkiye dizilerinde rol alan kişilerin tümü konservatuvar mezunu değiller ki...  Ya da özel bir tiyatroda eğitim almış ve o özel tiyatronun bir elemanı olmuş insanlar ne kadar şanslıdırlar, büyük bir kentte yaşadıkları için.
O düşünceler içinde İbrahim Andaş kardeşimi sinema afişlerinde, dizi listelerinde hayal etmişimdir.
Bazen insanların hayalleri ile gerçekleri buluşunca, gerçekler egemen oluyor maalesef hayatta.
İbrahim Andaş kardeşimin yolu açık olsun, diyorum.  Allahın katında hep huzurlu ve ışıklı olsun diyorum hatta.
O gitti ama sesi hala kulaklarımızda, eski radyo skeçlerinde tınlayıp duracaktır.
Sevgili İbrahim kardeşime Allah’tan gani gani rahmet, yaslı ailesine başsağlığı dilerim.
Yattığın yer nur olsun, güzel insan...