Halkın huzursuzluğu, bu meclisin işgüzarlığı, iş bilmezliği, hat safhaya tırmanırken ARGO SİYASET yine sahaya çıktı. (Yes be Annem) deyip siyaset yapanlara karşı ( Hade Barra ) siyaseti.

Anayasa referandum fiyaskosundan sonra, Halkı hiçe sayan bir anlayışla empoze edilmeye çalışılan yeni anayasa, Halk tarafından çöpe atıldı. Meclisin Demokrasi gereği o gün istifa etmesi gerekiyordu, ancak bizde, hergün her platforumda, demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerinden bahseden kesim, gereğini yapmadan hala uzak duruyor. Bu meclis bence bitmiştir. Toplanmaktan bile aciz... Dünyada birinci sırada imişiz. Hadi yeni ünvanınız hayırlı olsun...

EŞİT İŞE EŞİT makam ve eşit maaş ilkesi SOSYALİST sistemin en önemli kurallarından biridir. Ayni zamanda Demokrasinin özünü temsil eder. Bir zamanlar, Komonizmi, Marksizmi savunanlar, bu idelojilerin enkazı altında kalınca, hemen Sosyalist oldular... Ancak görünüyorki sosyalist de değiller. Sosyalistim demekle sosyalist olunmaz. Sosyalizmin gerektirdiği, kurumları kurmakla onların sürekliliğni sağlamaklada yükümlüsünüz...

Peki bunlar nedir?

Sosyal sigorta sistemi. Bizde var ya, sürdürülebilirliği yok. Neler yapılması lazım. Ben birçok öneri sıralayabilirim ancak gazete sayfaları buna müsade etmez. Kurumsallaşın, yeni Cloud teknolojisini kullanın. Serverlerniz kifayetsiz, programlarınız ilkel... Şimdilik başka birşey yazmayım.

Yaşam Hakkı. Her insanın yaşam hakkı olduğunun ve bunu idame ettirmesi için, işsizlik veya hastalık dönemlerinde maddi desteğinin süratle sağlanması.

İş hayatında, eşit nimet, eşit külfet , ilkesi barem farklılıkları ( baremler yükseldikçe arada uçurumların açılmaması) göz önünde tutulmalıdır ve yasa ile tavan taban arasındaki farklar belirlenmeli ve aşılmamalıdır. Kesintiler yukardan aşğıya yapılmalıdır. Aşağıdan yukarıya değil. Zengini daha zengin etmek var mı? Siz işte bunu yapıyorsunuz. Asgari üçreti bile kazanamyan esnafdan vergi talep ederken, zengin burjuvaya af.

Hasta Hakları. Aile doktor sistemimiz bile yok. Sosyalizmin en temel kurallarından biri daha... Halka bedava sağlık hizmeti veren bir sistem. Biz ne yapıyoruz. Hükmü Karakuş CENGİZ TOPEL  gibi, bütün olumsuzluklara rağmen bölge halkına iyi bir hizmet veren hastahaneyide kapatmaya çalışıyoruz. Neymiş efendim Güzelyurtlu Doktorlar Cengiz Topel e gelmek istemiyormuş, çünkü özel kliniklerine yakın değilmiş... Sonra efendim Güzelyurt halkına siyasiler söz vermiş Cengiz Topeli kapatacaklar ve Güzelyurt daki yeni hastahaneye taşıyacaklarmış...

İngiltere, Sosyalist bir ÜLKE. Surgery ( Aile Doktoru) sistemi var. Siz randevu alırsınız, randevunuzdan 10 dakika önce gidersiniz ya Akıllı randevu sistemine geldiğinizi kayd edersiniz, ya da bu sitemi kullanamazsanız, orda resepsiyondaki sekreter güler yüzle sizi karşılar ve işlemlerinizi yapar. Doktunuz oturma salonunun kapısına kadar gelir ve güler yüzle sizi muayene odasına davet eder. En çok harcadığnız vakit 20-30 dakika arasında değişir. Çok mu hasatsınız, Surgery e gelemezsiniz, telefonla randevu alırsınız, Doktor en kısa zamanda evinize ayağınıza gelir. Luzum görürse derhal sizi hastahaneye sevk eder.

Bir aile Doktoru tam saat 9 da sabah işe başlar ve akşam saat 6 da görevini bitirir. Ancak bazen 6.30 kadar hasta bakımı uzayabilir. Ekstra üçret ödenmez, çünkü o günkü görevinin bir kısmıdır.

Meclisde 17 Doktorsunuz, siz kendinizi kıyaslayınız. Halk bu dönem artık hak ettiği SAĞLIK SİSTEMİ için mücadele verecektir. Lefke ve yöresinde bu mücadele başlamıştır.

 

YEREL YÖNETİMLER. Halka en sağlıklı hizmeti vermekle yükümlü kurumlardır, ama siz ne yaptınız yıllarca bu kurumları kendi siyasi çıkarlarınız uğruna kullandınız. Olmaycak istihdamlarla yükümlülük altına koydunuz. İşçilerin Sosyal sigorta, İhtiyat sandıkları paralarının ödenmediğini bilmenize rağmen hiç ses çıkarmadınız, şimdi artık iş çileden çıktı. Mazaret üreteceğinize neden olduğunuz bu anomaliyi derhal ortadan kaldırmalısınız, elinizde yeteri derecede enstrüman var, ancak siz nasıl kullanacağınızı bilmiyorsunuz. Bize bir sorun ayıp değil canım. Sonra biz ne makam peşindeyiz, ne para nede aferin. 3-5 bilir kişi uzman akademisyen size çözüm önerileri getirebilir. Ancak bu öneriler yine tozlu raflarda kalmasın. Ne olur gurur meselesi de yapmayın...

ÜRETİME DESTEK. Sosyalist devletler herzaman üretime yatırım yapan, iş alanları açan, işçilerin haklarını koruyan bir yapı, bir düzen sergiler. Peki siz ne yaptınız?

İlk önce Burjuva kesime VERGİ AF fı çıkartınız. Tavan maaş alanlara % 10 oranında artış verirken, asıl asgari üçretle çalışan kesimin alımgücünü yükselteceğinize, onları yoksulluk sınırının altına ittiniz. DAHA da KÖTÜSÜ ÇİFÇİYİ, HAYVANCIYI, NARENCİYECİYİ kötü Tarım politikalarınız neticesinde mağdur ettiniz, nerde ise mahvetiniz. (Borcunu ödemek isteyen nasıl borcumu öderim diye yollar arar, borcunu ödemek istemeyen de behaneler arar... ) meşhur ata sözümüz.

ENERJİ SORUNLARIMIZ. Ne itmez bitmez bir sorun haline getirdiniz, hep rant uğruna... Halbuki Yeşil enerji kaynaklarımız, Güneş ve Rüzgar ülkemizde o kadar bol ki 1992 den beri rüzgar enerjisi konusunda nice yazılar yazdım Lefke ve Güzelyurt Belediyelerine proje taslağı verdim... hem çevre ile uyumlu, hem ucuz, hem de sağlık açısından hiçbir sorun içermiyor ve Devlet Gritine yedek enerji sağlayan bir proje.

Ne diyorsunuz YATIRIMCILARA gelin Kıbrısa yatırım yapın... Bütün bürakratik sorunları çözseniz bile, elekrik kesintileri size binlerce TL ye mal olur. Ancak kimsenin umurunda değil. Bu şartlarda hala üretim yapan girişimcilere ben ancak şapka çıkrırım. Bravo sizlere. İngilterede 47 yılda elektiğin küçük bir bölgede Newington Green’e yakın Mathias Road’da kesildiğini gördüm. Siz ister elektriği özelleştirin, ister özerkleştirin, kesintisiz elektrik herkesin hakkı olduğunu unutmayın. Kesinti halinde tazminat ödemekle mükellefsiniz. Dahada ötesi tazminat ertesi gün ödenmek mecburiyetinde. Tıpkı Naci nin kahvehanesine 2 saat kesinti için ertesi gün posta ile gönderilen 50 sterlinlik çek gibi... bırakın artık bu Halka zulmu ve çok affedersiniz ama lafazanlığı...

DAHA ÇOK YAZACAK KONU VAR DA, SENDİKALAR ARTIK SİZİN ANLADIĞINIZ LİSANI KONUŞUYORLAR...

( HADE BARRA).

 

YETTİ BE ANNEM BİZİ YEDİNİZ...