Aylardan beri gerek partilerin, gerekse adayların verdikleri büyük mücadele nihayet son buldu.  Geçen haftaki yarışta son ikiye UBP Genel Başkanı ve Başbakan Ersin Tatar’la bağımsız aday Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı kalmıştı.

            Hemen hemen bütün KKTC halkı, ikinci tura endekslendi diyebilirim.  Lakin şu “bütün KKTC halkı” ifadem herhalde düşünce kaldırır, katılım açısından. 

            Geçen haftaki katılım %58.29’du.  Bu haftaki katılım ise, % 67.30 olarak sandığa yansıdı.

            Esasında sandığa gidenlerle gitmeyenler arasındaki yandaşlık dilimleri çok önemlidir. Bu da neticeyi bir aday lehine veya diğer adayın aleyhine sonuç verir.

            Geçen haftaki seçim sonrasında şöyle kabaca bir hesap yapmıştım.  Yanılmıyorsam Akıncı’nın aldığı oylarla CTP’nin almış olduğu oylar birleşince, %52 gibi bir rakam çıkıyordu ortaya. Yine yaklaşık olarak Ersin Tatar’ın oyları veya alması muhtemel oyları %48 gibi bir rakamı işaret ediyordu.

            Bu geçen hafta zarfında ben şunu gördüm.  Ulusal Birlik Partililer bütün boşluklarını tespit ederek, kendilerine bir strateji belirlediler.  O belirlenen strateji içinde bütün parti organı seçime endekslendi.  Demek UBP’liler derslerini çok iyi çalıştılar.

            Hani zaman zaman söyleriz ya...

            “Kimse kimseyi sevmek durumunda değildir” diye.

            Gerçekten de seçimler bize bunu gösterdi.

            Mesela Ersin Tatar’ın iskele kazasında oyların %71.07’si Ersin Tatar’a giderken, %28.93’ü de Mustafa Akıncı’ya gitmiştir.

            Gazimağusa’da durum buna benzer bir rakam içeriyor.

            Ersin Tatar Gazimağusa’da 16, 763 oy alırken, Mustafa Akıncı 12.447 oy almış ve fark daha da açılmıştır.

            Lefke’de ipi Mustafa Akıncı göğüsledi.  Güzelyurt’ta ve Girne’de de öyle.  Lakin o ipi göğüsleyişteki farklar çok büyük değildi.  Lefkoşa halkı, ikinci turda da yine Mustafa Akıncı dedi.  Lakin Tatar, Lefkoşa’daki oylarını artırdı.

            Şimdi insanlar konuşuyor...

            “Ersin Tatar’ı İskele kazası ile Mağusa kazası kurtardı.”

            Gerçekten de durum öyle.

            İşin özü şudur:

            Her iki aday da çok değerli ve birikimleri olan kişilerdir.  Şayet Mustafa Akıncı bu seçimi kıl payı kaybetmişse, ben buna, “Akıncı kaybetti ama gerçekte o da kazandı” derim.

            Ülkenin kurt politikacılarından biri bir gün şu ifadeyi kullanmıştı geçmiş seçimlerde.  Özellikle milletvekilli seçimlerinde.

            “Maç doksan dakikadır.  Siz maçı seksen dokuzuncu dakikaya kadar galip götürürsünüz de, son dakika bir gol yeyince o zaman mağlup olursunuz.”

            Bu doğru bir söz.

            Biraz da Türkiye-Akıncı zıtlıklarına atıfta bulunalım. 

Hatırlıyorum... Mustafa Akıncı Cumhurbaşkanı seçildiği gün Ankara ile yapmış olduğu telefon konuşmasında, “İki yanyana devlet, Türkiye ile KKTC” kelimelerini kullanmış ve Ankara’nın tepkisini almıştı. Ankara sorgulamıştı, “Neden Anavatan-Yavruvatan demiyorsunuz?” diye...Ve daha sonraki ilişkilerde de Akıncı, hep Ankara’yı rahatsız eden ifadeler kullandı.  Halbuki Akıncı politik davransaydı ve Türkiye’yi karşısına almasaydı, herhalde bu seçimleri de kazanırdı diye düşünüyorum.

            Şayet kendince “Ben doğruları söylüyorum” dese bile, onun “doğru” olarak algıladıklarını Ankara kabul edemiyor.

            Bu farklılık, sanırım seçmene de yansımıştır.  Birçok seçmen, “Biz Ankara ile kavga içinde olan bir Cumhurbaşkanı istemiyoruz” diyerek ikinci turda ağırlığını Tatar’dan yana koyarak, görevi ona vermiştir.

            Dedim ya... Mustafa Akıncı çok değerli bir siyaset adamıdır.  Birikimleri ile, onurlu duruşu ve tavırları, hatta birikimleri ile.  Ama bu sürecin adı “seçim”dir. 

            Tabii ki Akıncı’nın bütün zorlamalarına rağmen Rumları dize getirememesi ve Kıbrıs sorununda bir çözüm bulamaması da halk tarafından değerlendirilmiştir diye düşünüyorum.

            Şimdi düşünüyorum...  Önümüzdeki süreç bize ne getirecek, ne götürecek.

            UBP-HP’nin seçim arifesinde hükümetten çekilmesi, yeni süreçte ülke politikasına nasıl yansıyacak.  Şimdi UBP’nin içinde panter gibi başbakanlık koltuğunu ele geçirmeyen çalışan bazı kişiler vardır.  Yani parti içinde başkanlık ve başbakanlık kavgası başlayacaktır.

            Dolayısı ile hükümette köklü değişiklikler ve yeni yapılanmalar hemen eşiktedir.

            Her ne ise...  Yeni Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın başkanlığı, ülkemiz ve geleceğimiz için hayırlı olsun.  Ona gönülden başarıl