Geçmiş tecrübeler bize göstermiştir.  Her yerel seçim tarihi yaklaşınca, bütün belediyeler tempolarını artırıp, halktan tepki gördükleri bozukluklarıdüzeltmeye çalışırlar.

            Bu ifadeyi kullanırken de, gerçek anlamda yıl 12 ay, hiç durmadan arı gibi çalışan ve halka hizmet etmeyi kendine görev bilenleri bu ifadelerimden tenzih ederim.  Yani çalışanla çalışmayanı aynı kefeye koymak haksızlık olur bence.

            Yani bir çeşit mantolama yapıyor bazı belediyeler seçim yaklaştıkça.  Tıpkı bir binanın son rotüşleri veya ayıpların örtülmesi açısından bir mantolama...

            Şakayı bir tarafa bırakalım da gerçeğe gelelim.

            Yılın 12 ayında şu “harıl harıl çalışmayı” görmek isteriz doğrusu.  O bakımdan bugün yerel yönetimlere ve olumsuzluklara parmak istedim.

            Bazı belediye başkanları neden üst üste seçilirler?

            Hiç bunu düşündünüz mü?

            Seçilirler çünkü, bu belediye başkanları halka gerçek hizmeti götürdüğü gibi, bu çalışmayı da ayrıca halka yansıtabiliyor,  o sözünü ettiğimiz “bazı” belediyeler.

            Genel olarak seçim veya seçimlerin gerçeğinde, halkın olaya gerçekçi bir gözle bakması ve yanlış veya doğru icraatların hiçbir şeyin onların gözünden kaçmamasıdır.

            Nedendir bilmem...

            İstanbul, İzmir, Antalya gibi belediyelerin  belediyeciliği gibi hizmetleri ne zaman göreceğiz diye merak ediyorum doğrusu.  Onların yaptıkları iş nüfusla orantılı değildir.  Onlar, beklenenin çok çok üstünde hizmet verirler ve halka da huzuru bahşederler.  Ya biz...  Beklenenin çok çok altında bir hizmet veririz maalesef.  Çoğunlukla mesela...

            “Parklar” başlı başına bir olaydır.  Maalesef geçmişte bazı belediyeler, kendi bölgelerinde yeşil alan olarak ayrılan arazi parçalarına üç beş benç koymuşlar, birkaç kaydırak ve birkaç salıncak monte edip öylece bırakmışlar.  Lankin onlar, “Bakınız biz bölgemizdeki halkı mutlu etmek için parklar da yaptık” sözcüklerini kullanarak halkı aptal yerine koyuyor maalesef bazı belediye başkanları.

            Parkçılık sadece birkaç salıncak, birkaç benç ve birkaç kaydırak koymak değildir.  Parkçılık ve çevre düzenlemesi başlı başına bir sanattır.  Tabii ki biraz da insanın içinde olacak çevre heyecanı.

            Gerçek nedir birliyor musunuz?

            Gerçek, bir belediye başkanının yaratıcılığında ve hizmet heyecanı olmasında yatar.  Bu sözlerimden ne gibi mesaj verdiğimi veya veremediğimi alan alacak, alamayan da bu sözlerimi es geçecek.

            Olaya bir de halkın çevre kültürü açısından bakalım...

Esasında çevrecilikle belediyecilik eş zamanlı olarak yaratılması gereken unsurlardır.  Siz istediğiniz kadar canınızı yeyiniz belediye başkanı olduğunuz zaman, ama halkta o kültür yoksa veya çevreye karşı duyarlı değillerse, ağzınızla kuş tutsanız, görevlerinizde başarılı olamaz ve halkın arkasında bıraktığı pislikler de size mal edilmiş olur.

            Hatırlyacaksınız... Geçmişte Lefkoşa Belediyesine, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek bir sürü spor aletleri monte etmişti hibe olarak, Çağlayan parkına.  O hibe edilen ve çevre düzenlemesi de sağlanan Çağlayan parkınından bölge halkı çok yararlanmış ama, “Buldukları gibi bırakmamışlardır” o parkın demirbaşlarını.  Şimdi herşey darmadağın. Demek biz adam olmayız.

            Hani bir halk tuvaletine veya bir dairenin tuvaletine girer ve duvarında şu ifadeyi görürsünüz ya...

            “Bulmak istediğiniz gibi bırakın” diye...

            Maalesef o güzelim parkı değil buldukları gibi bırakmak, tümden yok etmek için ellerinden ne gelmişse yapmıştır insanlar.

            Çok gelişmiş ülkelerde pek çok semtte küçük küçük minicik parklar vardır.  O parkların yeşili ve çiçekleri bambaşka ekilmiş.  Bölge çocukları o minik parkta oynadıkları gibi, yaşlı insanlar da gidip o bençlerde oturarak vakit geçirirler ve mutlu olurlar.  Yukarıda ismini verdiği Türkiye’deki büyük kentlerin belediyelerinin yol kenarlarına, hatta ana yola bakan duvarlar üzerine çiçekten desenler yaptıklarını biliyor musunuz?

            Türkiye Cumhurbaşkanı gerek Recep Tayyip Erdoğan’ın, gerekse Başbakan Binali Yıldırım’ın her gelişlerinde Ercan yolu ve ana caddelerimiz elden geçirilir alelacele.  Neden?  Hani kız istemeye dünürcülüğe giden insanlar gittikleri kızın evini pırıl pırıl bulurlar ve gerek kız, gerekse ailesi hakkında bir fikre sahip olurlar ya.  İşte şimdi biz de öyle şeylere şahit oluyoruz.  Yakında kız istemeye gideceğiz kentlerimizde veya kasabalarımızda.

            Bakalım...  Önümüzdeki yerel seçimlere kadar oldukça temiz ve oldukça güzel bir çevre, güzel kentler ve yollar göreceğiz.

            Sonra da ne diyeceğiz bilir misiniz?

            Keşke her gün yerel seçimler olsa...