Yolsuzluk dediğime bakmayın!
“Yolunu” bulan “yolunu bilen” hatta “yolunu hiç kaybetmeyen” idarecilerin, toplumun belli kesimleri tarafından nötürlendiği ve; “yolunu bulmuş”!, “Devlet malı deniz, yemeyen domuz!”, “Yüksek yerde dayısı/amcası var!” kıskançlık, serzenişleriyle tanımlandığı “kötü niyetli idareci ve iş insanlarından” salt dedikodu ortamlarında konuşulduğu, yaptırım, iyi yönetim... gibi denetimlerin sağlanacağı imkanların, örgütlü bir biçimde talep edilmediği, edilenlerinde kağıt üstünde kaldığı “şekilsiz” bir ortamdan bahsediyorum.

Herkesin hukuk önünde eşit olduğu ilkesi, eşitlik ve adalet ilkesi, kamu vicdanında çokça hasara uğratılmıştır!

Savaş sonrası, kuzeye rehabilitasyon ve sonrasındaki “mal dağıtımı” ve “eş değer” haksızlıklarından ‘74 öncesindeki cemaat kültüründeki mahalli çıkar gruplarından tuıtunda, hükümetlerin oluşturduğu “delege avantajı” kültürüne kadar onlarca örneği “İyi Yönetimin ve temel insan haklarının” boğazına nasıl yağsız ilmik geçirilir anlamında örneklendirebiliriz. 

“Yolsuzluğun önüne geçmek” tarihsel yürüyüşümüzde, “Yolunu” buldu! Sosyolojisine evrilmesi yukarıda belirttiğim uygulamalar ve ayrıntıları ile çok uzun sürmedi! Etnik kökenden dolayı horlandığı yıllarda Kıbrıslı Türklerin cemaatine üye olan hırlısı – hırsızı adresine kadar biliniyordu! O dönemi yaşayanlara “yolsuzluk” hakkında ne düşünüyorsunuz diye soru sorduğunuzda, alacağınız en geniş cevap: “Bizim köyün hırsızı belliydi, ama eşşek çalmazdı! Sadece mahsülü yürütürdü! Komuşu köyde muharrem vardı, köyümüzde eşşek kaybolursa, Muharrem’den şüphelenirdik, O! Eşşekte çalardı.” Cemaat döneminin yolsuzluk algısını, bu günkü “otonom” yapı ile mukayeseli düşüncesini irdelemkte fayda var!

Bu gün, Geleceğimizi “göz göre göre”! zarara uğratanlar var, riske atanlar var, heba edenler var! Özel ve kişisel menfaatleri ve/veya akraba, arkadaş, sevgili menfaatlerini, kamusal kazanımlardan önde tutanlar var. Bu şahsizyetsiz yapı “Yolunu” bulanlar yapısı olmamalı!

Kıbrıs Türk toplumu “Yolunu” bulanlara karşı radikal tepkiler ve talepler ortaya koymalı,

  • Haksız rekabet
  • Adaletsizlik
  • Denetimsizlik
  • Eşitsizlik gibi;  Devletin asli yasama ve yürütme sorumluluklarını yerine getirmesini, sürdürülebilir ve HATASIZ çalışmasını özetle kurumsallaşmasını sağlama almalıyız!
  • Belirsizliğin,
  • Kanun ve yönetmeliklerdeki yetersizliğin,
  • Kamu ve özel sektördeki şeffaflık ve hesapverebilirlik eksikliklerinin,
  • Dar pazarın,
  • Rekabet eksikliğinin,
  • Savaş Travmalarımızın
  • Ürün ve hizmetlerin yüksek değerine kıyasla, düşük kamu ve özel sektör ödeneklerinin neden olduğu Yolsuzluğu tetikleyen etkenlerin ortadan kaldırılması hepimizin sorumluluğudur!

İyi İdare yasasının, Mal Bildirimi yasasının, Kamu Hizmetleri ve Denetimi yasalarının, düzenlenmesi, hükümetlerin / siyasi partilerin “show”  veya “manifesto” süsü olmaktan çıkarmalıyız. Söz konusu yasaların uygulanması durumunda, normalleşebileceğimizi kabullenmeliyiz, yüzleşmeliyiz!

Toplumun haksızlıkların önlenmesi konusundaki beklentisi nettir. Mevcut yapıda şeffaf verimlililk mümkün değildir!

Yolsuzluğun Önlenmesi konusunda,

1983 kurucu meclis hükümet programı aşağıdaki gibidir;

“Kamu yönetiminde yolsuzluk, israf ve suistimal iddeları kesinlikle önlenecektir. Kamu yönetimin tarafsızlığı ve süratliliği sağlanacaktır. Yönetim organ ve birimlerinde yatki ile orantılı, sorumluluk, denetim, gerektiğinde yaptırım uygulama düzeni geliştirilecektir.” (*1994 birinci CTP-DP hükümet programı, 1995 ikinci DP-CTP hükümet programı, 2013 CTP-DP Hükümet programı. Ve 2018 dörtlü koalisyon CTP-HP-DP-TDP hükümet programı. Bknz. Cenk Diler, Hükümetlerin Vaatleri ve Hizmetleri kitabı: Hükümet Programlarında Yolsuzluğun Önlenmesi ile ilgili vaatler, sayfa 308)

Yapıldı mı?

HAYIR!

Geliştirildi mi?

HAYIR!

Yolsuzlukla Mücadele Yapılsın mı?

Kesinlikle EVET!

Yolsuzlukla Mücadele Yasaları geliştirilsin mi?

Kesinlikle EVET!