Şu anda yaşadığımız dönem, adeta denizin med-cezirleri gibidir.  Bir düzeliriz, bir bozuluruz... Her gün gazeteyi elimize aldığımız zaman ilk baktığımız haber, “Bugün kaç tane virüslü çıktı?” sorusunun cevabıdır.

            Bir bilim adamı bir gün şu görüşü ortaya atmıştı.

            “Artık koronayla yaşamaya alışacağız.”

            O bilim adamının doğru söylediği zaman içinde kendini gösteriyor.  Nitekim her gün gözlerimizin önüne serilen korona grafiği, bizleri büyük oranda tedirgin etse de, aşılamanın grafiği de yükselişe geçti.

            Gerçekten de korona ile yaşamak zorunda kalacağımız aşikar.

            O zaman bir de şu soru geliyor akla.

            “Koronalı hayatımız kaç yıl sürecek?”

            Koronalı hayatımızın kaç yıl süreceği de meçhuldür.  En azından ölümleri azaltmak zorundayız.

Artık insanlar anlamışlardır aşılanma olmadan hayatta kalmalarının mümkün olmadığını.

            Eğitimde de yaşadığımız gel-gitler, “korona ile yaşama” sürecimizin bir başka fotoğrafıdır.

            Koronavirüs döneminde yara almayan, zarar görmeyen  sektör yoktur.  Bu süreçte en büyük yara alanlardan birisi de hiç şüphe yok ki eğitim ve öğrencilerdir.

            Kabul etmek lazım...  Yüzyüze eğitimin yerini hiçbir şey alamaz. Lakin şartlar yüzyüze eğitime darbe vurunca yeni bir süreç başladı.

            Bütün bu olumsuzlukların tek çaresi, aşılanmaktır, Eğitim ve Sağlık Bakanlarının söyledikleri gibi.

            Eğitim Bakanı Olgun Amcaoğlu çok dikkatli takip ediyor şu aşılanma sürecini.  Bundan bir süre önce yapmış olduğu açıklamadan, öğretmenlerin yüzde 96’sının aşılandıklarına dairdi.  Tabii ki öğrencilerin aşılanma süreci de başladığına göre, yüzyüze eğitimin ışığı da tünelin ucunda görüldü demektir.

            Herhalde Olgun Amcaoğlu öğrencilerin aşılanmasına ilişkin tedbirleri de yakında açıklayacaktır.

            Örneğin, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı, ilgili tarafların katkılarıyla hem yüzyüze eğitim için, hem akademik takvim, hem de bulaş için protokol imzadı.  Bütün bunlar yüzyüze eğitimin sağlanması içindir.

            Amcaoğlu yapmış olduğu açıklamaya göre, %4’lük bir rakama tekabül eden aşılanmamış eğitimcilerin bazı sağlık sorunlarından kaynaklanmaktadır.

            Ülke dışından gelecek öğrencilerin aşılarının da hazır olması, çok ciddi önemlerin alındığını gösteriyor. 

            Hijyen malzemesi ve ders kitabı sıkıntısı olmamasının bilgisi de var yapılan açıklamada.

            “13 Eylül’de ilkokulların, 14 Eylül’de ortaokul ve liselerin yüzyüze eğitime geçeceği” açıklamaları boşuna değildir.  Alınmış olan tedbirler ve önlemler, hem eğitimcileri, hem öğrencileri, hem de aileleri rahatlatıyor gibi...

            Her zaman olduğu gibi KITÖS, bütün bu çalışmalara olumsuz bakıyor.  Zaten ne zaman, hangi icraata olumlu baktı ki...

            Mümkün olsa ve KITÖS Başkanı’na “Gel bir ay sana eğitim bakanlık görevini verelim” dense, doğrusu merak ederiz, bu sendika başkanının bu zor süreçte ne gibi işler başaracağını.

            Doğrusu davulun sesi uzaktan kulağa çok hoş gelir.  Hele şu sendika başkanı eline davulu, tokmağı alsın da gümbürdetsin bakalım göbeğinin üstünde de görelim hoş mu, değil mi yapılan icraatlar.

            Bu süreçte kimse halkın, özellikle öğrencilerin kötülüğünü istemez.  Başta Eğitim Bakanı olmak üzere, bütün sağlık birimleri sağlıklı bir ortamda eğitimin sağlanmasına çalışıyorlar.

            Şuna inanıyoruz ki, alınmış olan önlemlerle, yüzyüze eğitim başarılı olacak ve şu koronavirüs dönemi, en az zararla atlatılacak.

            Yine vurgu yapalım o bilim adamının sözlerini.

            “Herkes koronavirüsle yaşamaya alışmalıdır.  Yeter ki önlemleri alınsın.  Aşınızı yapınız, maskenizi takınız, dezenfektanınızla ellerinizi yıkayınız ve sosyal mesafeyi koruyunuz.”

            Daha ne?  İşte yeni hayatımız ve bütün dünyanın açmazları bu...