Bugün bayramın üçüncü günü! Tüm okuyucularımın bayramı kutlu olsun. Böyle bir bayram günü can sıkıcı konulara değinmek istemiyorum. En iyisi kültürel/yazınsal bir konuda yazmak! Gelin size, benim bu sayfada sıkça dilime doladığım toplumsal bellek konusuyla bire bir bağlantılı olan ve son yıllarda bayağı zenginleşen anı- yaşantı edebiyatımızdan söz edelim.

İLK ANI KİTABI 1909’DA, İKİNCİSİ 1911’DE

Kıbrıs Türkleri’nde bilinen ilk anı kitabı Doktor Hafız Cemal Lokmanhekim’in 1909 tarihinde yayımladığı, Kıbrıs Osmanlılarına Mahsus Son Hediye-i Acizanem Veyahut Kıbrıs’ta Geçen Dört Senelik Tarih-i Hayatım ile Kıbrıs Osmanlılarına Mahsus Parlak İstikbal Programı adındaki kitaptır. Rahmetli Harid Fedai, Lokmanhekim’in sözü edilen eserini eski yazıdan yeni yazıya aktararak, 2000 yılında yeniden yayımlanmıştır.  Lokmanhekim, bu kitapta, 1904-1908 yıllarında Kıbrıs’ta geçirdiği günleri anlatmaktadır. Kıbrıs Osmanlılarının kalkınması için yapılması gerekenleri de anılarının sonuna, Kıbrıs Osmanlılarına Mahsus Parlak İstikbal Programı başlığıyla ikinci bir kitap olarak eklemiştir.

Dr. Hafız Cemal Lokmanhekim’in bu kitabından sonra, Kıbrıs Türk Edebiyatı’nın bilinen ikinci anı kitabı, Osmanlı Sadrazamlığı da yapmış olan Kıbrıslı Mehmet Kâmil Paşa’nın 1911’de çıkan Kâmil Paşa’nın Hatırat-ı Siyasisi (Kâmil Paşa’nın Siyasal Anıları)dir. Kitap, Gül Çağalı - Güven tarafından günümüz Türkçesine aktarılarak 1991 yılında ikinci kez basılmıştır.

Bu iki anı kitabından sonra, 1911 – 1979 arasındaki 68 yıllık dönemde hiçbir anı kitabı yayımlanmaz. Anı yayımındaki bu boşluğun çeşitli nedenleri olabileceği gibi,  gün yüzüne çıkmayı bekleyen eserlerin var olduğu olasılığı da göz ardı edilemez.

68 yılın sonunda yani 1979 yılında, Murat Hüsnü Özad’ın Baf Mücadelemizden Hatıraları; sekiz yıl sonra 1988’de, Kıbrıs Türk Edebiyatı’nın iyi bilinen bir ismi olan Nevzat Yalçın’ın En Eski- En Uzak adındaki eseri, üç yıl aradan sonra 1991’de ikinci anı kitabı Daha Yeni – Daha Yakın yayımlanır. Bu iki kitap,  edebiyatımızda bir edebiyatçının, yazınsal kaygı ve estetik bağlamında kaleme aldığı ilk kitaplardır. Ardından Esat Fellahoğlu’nun ikinci anı kitabı Baf’ta Direniş de 1995 yılında gün ışığına çıkar. Böylece ilk anı kitabının çıktığı 1909’dan 1995’e kadar geçen 86 yılda yalnızca altı anı kitabı çıkmış olur.

1996’NIN BİR HİKMETİ OLMALI AMA NE?

Anı kitabı yayımının seyri 1996 yılında ivme kazanarak artar. Bu tarihten itibaren, her yıl anı kitapları yayınlanır.  Nitekim 2017 itibarıyla 77 yazarın kaleme aldığı 116 anı kitabı basılmıştır. (Bu sayılar gerçekçidir ama kesin değildir. Saptanmamışlar olabilir.)

Verdiğim sayılar, kişilerin, birinci ağızdan, kendi başlarından geçen ya da kendi dönemlerinde yaşanan olay ve olguları, gözlemlerine, bilgilerine dayanarak anlattıkları, doğrudan anı türü kitaplardır ve yaşanılan olaylardan çok sonra kaleme alınmıştır.

Bir de başkalarının anılarını ya da yaşantılarından kesitleri, çeşitli yöntemlerle (söyleşi/röportaj, anlatı, mektup, günlük ve benzeri) kayda geçirip kitaplaştıranlar vardır. Bu gibi eserlere, yukarıda belirttiğimiz anlamda anı demek mümkün değildir ama anı bağlantılıdırlar ve bu gibi kitapları “yaşantı” olarak niteleyebiliriz. Bu bağlamda 50 yazarın 98 kitabı yayımlanmıştır. (Bu sayılar da gerçekçidir ama kesin değildir. Saptanmamışlar olabilir.)

Kıbrıs Türk Edebiyatı’nda “anı” ve “yaşantı” diye nitelediğimiz kitapları bir arada ele alırsak 127 yazarın 214 kitabı gibi bir sonuç çıkar ki, üretimin son yirmi yılda olduğu anımsanırsa bu çok çok iyi bir sayıdır. Kaldı ki özünde anı/yaşantı olduğu halde, kurgu da içererek “anlatı” niteliğine dönmüş kitaplar bu sayının dışındadır. Özker Yaşın’ın 4 ciltlik Nevzat ve Ben’ini; Hikmet Afif Mapolar’ın Aslar’ını örnek olarak verebiliriz.

Anı – yaşantı yazarları bakımından da karşımıza geniş bir yelpaze çıkar.  Siyasetçilerden gazetecilere; savaş ortamında hayatta kalma mücadelesi veren ve bu bağlamda Türk Mukavemet Teşkilatı’nda görev almış direnişçi/mücahitlerden bilim adamlarına; ev kadınlarından sendikacılara;  iletişimcilerden şov yapanlara ve çeşitli meslek gruplarına  mensup kişilerin anılarını kitaplaştırdığını söyleyebiliriz.

ANILAR/YAŞANTILAR TOPLUMSAL BELLEĞİ BESLER

Toplumsal bellek konusundaki duyarlılığımı, bu sayfadaki yazılarıma sıkça yansıtırım. Ekranlarda da bu konuya vurgu yaparım. Bu bağlamda beni izleyenler, Kıbrıs Türk Halkı’nın ciddi boyutta “belleksizleşmiş” ya da “toplumsal bellek yitimi”ne uğradığını; bunun doğal sonucu olarak da “kimlik bunalımı,”  “bilinç bulanıklığı” ve “yurttaşlık bilinçsizliği” yaşandığını dile getirdiğimi; her kitabın, özellikle de her anı/yaşantı kitabının, toplumsal belleğe yapılan bir katkı olduğuna inandığımı bilirler.

Çağdaş tarih anlayışında ve bilimsel tarih yazımında yalnız yazılı belgelerin tek referans kabul edilmesinin üzerinden uzun zaman geçti. Sözlü anlatım da artık “havaya karışıp kaybolan değersiz bilgiler yığını” olarak değil, kaynak olarak değer kazandı. Bu bağlamda anı ve yaşantı kitapları toplumsal bellek bağlamında değeri ölçülemez katkı sağlar. Bundan dolayıdır ki anı- yaşantı kitapları çok önemlidir. Hem tarihin doğru yazılmasına katkı yapar, hem de toplum belleğini besler.

Kuşkusuz ki anıların hangi amaçla kaleme alındığı önemlidir. Yazanların, sırf kendilerini önemsetmek, yaptıklarıyla övünmek ve bunun gibi nedenlerle yazmış olmaları mümkündür.  Ayrıca anılar kişilerin geçmiş yaşantılarını belleklerinde kaldığınca anlattıkları bir türdür. Yaşanan olaylardan çok sonra yazılmış olmaları unutulma, yanlış anımsama gibi olasılıkları de akla getirmektedir. Yine de Kıbrıs Türk Edebiyatı içerisinde anı yazarlarının çok büyük oranda gerçeği anlatma çabası içerisinde olduğunu söyleyebilirim. Gerçekleri kanıtlamak için anı kitaplarına özel yazışmalar, dilekçeler, belgeler, gazete yazıları, fotoğraflar, günlükler eklenmesi yaygın bir uygulamadır.

Kaldı ki çeşitli yöntemlerle anlatılanların güvenirliği ve doğruluğu saptanabilir. Çok anı yaşantı kitabı olması, karşılaştırmaya, çapraz araştırmaya ve gerçeklere ulaşmaya olanak sağlar. Yani her halükârda anı ve yaşantı kitaplarının, göz ardı edilmez özel bir önemi vardır,

Elbette ki 127 yazarın 214 anı-yaşantı kitabı yayımlaması çok iyidir, mutluluk vericidir ama yeterli değildir. Kıbrıs Türkleri’nde anı – yaşantı yazması gereken daha çok insan vardır. Kişi olarak ben, olanağı olan herkese, yazmalarını öneririm.

Kim okuyacak, kim beğenecek diye asla düşünülmemeli! Bir kitabı tek bir kimse okuyup beğenmese de raflarda yerini alır ya! Bir gün araştırma yapan, gerçeği arayan, yüksek lisans yapan ya da doktora yapa biri o kitaba ulaşır ve onu değerlendirir.