1963 ile 1974 yılları arasında bile böyle umutsuzluk yaşamadı Kıbrıs Türk halkı.

1963 ile 1965 yılları arasında ölümün nefesini ensemizde hissettiğimiz yıllarda bile canımızdan bezmemiştik biz.

Evet umutsuzuz ve evet canımızdan bezdik.

Bezdirdiniz.

Niye oldu nasıl oldu diye çarşaf çarşaf beyanatlar verilebilir ve fakat hiç biri de yaraya merhem olmaz olamaz.

Son dört yılı hükümet bozup kurarak geçirmiş olanların bu bozma ve kurma derin çok derin siyasetinin amacı bu muydu.

Eğer niyetiniz halkı devletinden soğutmak idiyse evet başardınız.

Kıbrıs Türk halkı sayenizde kendi kurduğu devlete dair olan inancını her gün daha fazla kaybediyor ve bunun sorumlusu bu karanlık günleri, kapkaranlık günleri, zifiri karanlığı yarattığınız için sizsiniz.

Her zamanki iyimserliğimle bu karanlığı da aşacağımızı söyleyip yazabilirim eskisi kadar gür ve umutlu bir sesle olmasa da.

Ama bu umudumu kim paylaşacak ki.

Kronik ciğer hastalığı, ya da başka bir organ rahatsızlığı dolayısı ile elektrik olmadığında nefes almakta bile zorlanan ve elektriksiz her saniyede ölümle burun buruna yaşamak zorunda bıraktıklarınız mı.

Evine ekmek et süt soğan patates almakta her gün daha da zorlananlar mı.

Üçüncü yıl oldu kirazı tezgahlarda görüp de hiç olmazsa çocuklarım yesin diye düşünmesine rağmen üç yıl var çocuklarına kiraz alamayanlar mı.

Yapamadınız, işleri yönetemediniz ve en kötüsü de , işleri yönetmek gibi bir niyetiniz olmaması.

İnsanlar daha iyi gün görsün diye bir derdiniz yok.

Tek derdiniz ne istese olsun iktidarda kalmak, bunun için de delegelerinizi memnun etmek, ha bire müdür müsteşar atamak.

Olmadı yapamadınız ve yapmak gibi bir derdiniz de yok.

Bırakıp gitmek gibi bir niyetiniz de yok.

Zulmünüz artsın