ADLİ YILA YENİDEN GİRERKEN

            Bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün Yüksek Mahkeme Başkanları, yargının ve mahkemelerin acı durumunu, yığılan dava dosyalarının rakamlarını verirler.  Bu bilgileri verirlerken de, her zaman personel eksikliğinden dem vururlar.

            Evvelki gün adli yılın açılışında Yüksek Mahkeme Başkanı narin Şefik’in yaptığı açıklamalara şöyle bir bakalım...

            Bakarken de öne çıkan iki başlığa göz atalım.

            Narin Şefik’in yaptığı en önemli iki hususu, manşetlere taşıdı bazı gazeteler.  Bunlardan birisi personel eksikliği, diğeri de Mukayyitliklerde kaybolan dosyalar.

            Rakamlarla içinde bulunulan durumu değerlendiren Narin Şefik, durumun iç açıcı olmadığını söylerken, bu duruma da açıklık getirdi.

            “1 Eylül itibariyle mazbatada 22  bin 178 hukuk mazbatası, 11 bin 905 de ceza matbatası var.  Bu talolar iç açıcı değil.  Mahkemeye gelen, davasını bitiren kişi, bunun sonucunu görmek ister.  Ama icra yapılmadık, mazbatalar tahsis edilmedikten sonra dava kazanmak kağıt üzerinde kalır ki, bu da istediğimiz netice değildir.”

            Demek yargının da vatandaştan beter derdi varmış.  Hem de bitmeyen der.  Binlerce dava dosyası hala mahkeme raflarında görüşülmeyi bekliyor.  Öte taraftan her gün memlekette artan suçlar ve artık sığmaz hale gelen hapishane, gerçekten insanı ürkütüyor.

            Ne olacak bu memleketin hali.  Yargı da dertli, vatandaş da dertli.

            Narin Şefik’in parmak bastığı çok önemli bir husus vardır ki, ona katılmamak elde değil.

            O husus neydi?

            “Olası yeni bir hükümette Adalet Bakanlığı’nın ihtası.”

            Narin Şefik parmak basıyor.

            “Şayet Adalet Bakanlığı ihdas edilirse, yargı ve adalet de politize olmaya başlar.  Yani Adalet Bakanlığı ile yargı makamına da siyaset girmiş olacak.”

            Bence doğru bir teşhistir Narin Şefik’in teşhisi.

            Şöyle düşünüyorum...

            1963’ten sonra oluşan kendi düzenimiz ve yasama ve yürütme görevi de üstlenen Genel Komite ve sonrasındaki dönemde, Adalet Bakanlığı var mıydı?

            Anımsadığım kadarı ile Nejat Konuk ve Orhan Zihni Bilgehan zamanında Adalet ve İçişleri Bakanlığı vardı.  Her ne kadar da o günlerde toplum bu kadar politize olmasa da yine de etkileşimler vardı.

            Mukayyitliklerde dosyalar neden kayboluyor?

            Narin Şefik’in yerinde olsam bu durumu basına ve kamuoyuna açıklamaz, daha zecri tedbirler alır ve kontrol mekanizmasını güçlendirirdim.  Çünkü bu sizin iç meselenizdir.  Hata idari yoksunluktur da diyebiliriz.  Bakınız şimdi milletin ağzına bir sakız verildi, durmaksızın çiğneyip duracaklar.

            “Gördünüz mü?  Koskoca mahkemede dosyalar kayboluyor” demeyecek mi insanlar.

            Demek idari sistemde bir hata vardır.  Mahkemelerin dosyalama ve dosya takip sistemleri, belki de ehil olmayan memurların ellerinde kalakaldı.

            Yine düşünüyorum...

            İngiliz döneminde Mukayyitlikte dosyalar kaybolur muydu?

            Haddine miydi arşivden ve dosyalamadan sorumlu memurun dosyaları kaybetmesi veya dağınık bir sistem içinde aranan dosya ve belgelerin bulunmaması.  Adama kök söktürürdü İngiliz.

            Peki şimdi bir dava görülecek ve davaya bakacak olan yargıç, mukayyide talimat verecek.

            “Lütfen bana filanın, filan numaralı dosyasını getirir misin?” dediğinde biraz sonra mukayyit karşısına dikilip, “Bu dosya maalesef kayıptır efendim” diyebilecek.

            Ne kadar ayıp, ne kadar kabul edilmez bir durum.

            Kayıp dava dosyaları bulunmazsa o dava nasıl görülecek?  Yeniden dava dosyası düzenlemek de davanın sağlıklı incelenmesi açısından yetersizdir bence.

            Ülkede Personel Dairesi adı altında bir daire vardır.  Devletin personelinden, idari yapısından ve arşivleme sisteminden sorumlu.  Üstüne üstlük bir de milli arşivimiz vardır fihristleme ve evrak takibinde önemli görevler üstlenen.  Acaba bu daire veya bazı organlardan bu maksatla yardım alınamaz mı?

            Bu konuda kötümser olmak istemiyorum.

            Şayet bir zanlının dosyası ve evrakları kaybolursa ve o dosyada zanlıyı mahkum edebilecek önemli belge varsa o dosya buharlaşmaz mı?  O zaman mukayyitlerin de başı ağrır, bir soruşturma halinde.

            Her neyse...  Söyleyecek veya yazıp çizecek çok şey var.

            Yine de yeni adli yılımız hayırlı ve başarılı olsun diyorum.