Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bugün Doğu Akdeniz’de eğer bir gerginlik yaşanıyorsa, bunun temel nedenlerinden bir tanesinin Rum tarafının bu konuyu Kıbrıs Türk tarafı ile görüşmeye yanaşmamasından kaynakladığını söyledi. Akıncı, “Halbuki hepimize ait olduğu söylenen bu doğal zenginlikler, eğer birlikte ele alınabilse bundan herkes ta işin başından yarar umarak birlikte hareket etmenin yolunu bulabilecekti. Zaman geç değil. Bugün bile bu yanlış gidiş tersine çevrilebilir ve herkes için daha yararlı bir noktaya evirilebilir” dedi. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bugün Başbakan Ersin Tatar ve BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar ile yaptığı görüşmelerin ardından saat 13.30’da Cumhurbaşkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında, ele alınan konuları kamuoyuyla paylaştı. “BAŞBAKAN TATAR’LA YAPTIĞIM TOPLANTI ÇOK YARARLI GEÇTİ” Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Ersin Tatar’la bugün gerçekleştirdikleri görüşmenin çok yararlı olduğunu belirterek, “ilk buluşma, bundan sonraki buluşmalarımız ve içerik açısından karşılıklı anlayış içinde olduğumuz bir toplantı oldu. Farklılıklarımız olabilir, bazı konularda daha değişik düşünceler olabilir. Bu çok doğaldır, ama kurumlar arası ilişkinin ve diyaloğun sürekliliği esastır” dedi. “BAŞBAKAN TATAR İLE İKİ HAFTADA BİR PERŞEMBE GÜNÜ BİR ARAYA GELECEĞİZ” Yeri geldikçe Kıbrıs sorunu, yeri geldikçe iç konuları ele alıp bunları değerlendireceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, daha önce de açıkladığı gibi her iki haftada bir perşembe günleri Başbakan Ersin Tatar’la buluşacaklarını, gerektikçe bunun yanında ek buluşmalar da olabileceğini kaydetti. Cumhurbaşkanlığı olarak Kıbrıs sorunu yanında iç konularla ilgili sorumlulukları bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Akıncı, bu konuda zaman zaman yaptıkları toplantılar olduğunu, toplumun gündemini meşgul eden ve toplumun ihtiyacı olan konularda kendilerinin de araştırmaları olduğunu aktardı. Kış aylarında 4 genç insanın ölümüyle sonuçlanan sel felaketiyle ilgili yaptığı 2 çalışma hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Akıncı, harita uzmanlarından sel felaketinin nedenleri ve sonuçlarını değerlendiren bir toplantıdan sonra, ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü öğretim görevlilerinden brifing aldığını, sellerin nedenler ve zararlarının minimuma indirilmesinin yolları konusundaki önerilerini dinlediğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Akıncı, bu konuyu Başbakan Tatar’la da ele aldığını belirterek, “Önemli olan felaketler gelip kapıya dayandıktan sonra çare aramak değil, felaket yaşanmadan onu tedbirini alabilmektir” dedi. NE GİBİ ADIMLAR ATILABİLİR HÜKÜMETLE DEĞERLENDİRECEĞİZ Geçmişte yaşananlardan dersler çıkarabilmenin önemine işaret eden Cumhurbaşkanı Akıncı, yakın gelecekte toplantı yapıp bu önerilen tedbirlerle ilgili ne gibi adımlar atılabileceğini hükümetle değerlendireceklerini söyledi. Bu ve benzeri konularda, çevre, asayiş, yerel yönetimler gibi konularda da atılabilecek adımları birlikte değerlendirebilecekleri bir mekanizmayı oluşturma hedefinde olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Kurumlar arası işbirliğinin yararlı sonuçlarını toplumumuzun görmesini sağlamak için bu konuda çalışmalarımızı yapacağız” dedi. SPEHAR İLE YAPILAN TOPLANTI Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar ile yapılan toplantıya da değinerek, bu toplantıda ele alınan konuları aktardı. Akıncı, Spehar ile yapılan toplantıda, karşılıklı zanlıların iadesi konusundaki gelişmelerin de değerlendirildiğini söyleyerek, konuşmasına şöyle devam etti: “Bizim tarafta zanlı bulunan 4 Gürcü’ye karşılık, bir cinayetin zanlısı olarak Güney’de bulunan bir Pakistanlının iadeleri bugün gerçekleşti. Bu olay gerçekleşmeden, gerek başsavcılık tarafından gelişmeler hakkında Cumhurbaşkanlığımız bilgilendirildi. Bunun yanında suçlarla ilgili komite başkanı Hakkı Önen de daha olay gerçekleşmeden gelişmeler hakkında bizi sürekli bilgilendirdi. Bugün bu olayın bu şekilde gerçekleşmesinden duyduğum memnuniyeti ifade etmek ve katkı koyanlara teşekkür etmek isterim.” “BİR TARAFIN DİĞER TARAFI BİR SUÇLU CENNETİ OLARAK GÖRMESİNDEN DAHA YANLIŞ BİRŞEY OLAMAZ” Bir tarafın diğer tarafı bir suçlu cenneti olarak görmesinden daha yanlış bir şeyin olamayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Bir taraf diğer tarafı tanımayabilir. Ne bir taraf, ne öteki taraf suçluların sığınacağı bir güvenli bölge olmamalıdır. Umarım bu gerçekleşen olay bununla sınırlı kalmaz. Her kim olursa olsun. Kökeni ne isterse olsun. Kimliği kim isterse olsun. Eğer bir suç unsuru varsa, diğer taraf bir suçluyu korur pozisyonda olmamalıdır” dedi. Bu gelişmenin arkasının gelmesi temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Akıncı, geçmişte de buna benzer iadelerin olduğunu, ancak aslolanın suç işlemeye meyilli insanları caydırmak olduğunu kaydetti. “TOPLANTININ ANA GÖVDESİNİ GÜVEN ARTTIRICI ÖNLEMLER KONUSUNDA NELER YAPILABİLİR OLUŞTURDU” Spehar’la yaptıkları toplantının ana gövdesini güven arttırıcı önlemler konusunda hangi noktada ve neler yapılabileceğinin oluşturduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, mobil telefonlar, cep telefonları ile ilgili çalışmaların devam ettiğini, bu ayın sonuna kadar sonuç alınabilmesi gayretinde olduklarını aktardı. Cumhurbaşkanı Akıncı, Güneyde Cyta ve Kuzeyde KKTCELL ile Vodafone Telsim’in, İsviçre’deki Conephone ile karşılıklı anlaşmalarını yaptıklarını, kuruluşlar arasında fiyatlandırma ile ilgili çalışmaların devam ettiğini, o konuda uygun fiyatlandırma olmasını kendilerinin de istediğini, yapılmakta olan güzel işin güzel sonuç vermesinin de önemli olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Akıncı, su anda bunun üzerinde çalışıldığını, ardından deneme testleri yapılacağını ve kısa süre içinde tamamlanması ardından iki tarafta da bu telefonların karşılıklı kullanılabilmesinin yolunun açılacağını anlattı. “ELEKTRİK KONUSUNDA KALICI BAĞLANTI YAPILDI” Bunun yanında elektrikte kalıcı bağlantı olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, geçtiğimiz günlerde Güney’deki bir arıza nedeniyle 15 megavatlık bir yardımlaşma yapıldığını, zaman zaman karşılıklı elektrik alışverişi olacağını, artık o konuda kalıcı bir bağlantı yapıldığını söyledi. Onun yanında mayınlarla ilgili çalışmaların devam ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum ressamlara ait tabloların Güney’e, 1963 öncesi Kıbrıslı Türk sanatçılara ait ses ve görüntü kayıtlarının da Kuzey’e iadesiyle ilgili hazırlıkların da devam etiğini belirtti. Ses kayıtlarıyla ilgili yapılmakta olanın ise, eski teknoloji ürünü şeritlerin dijital ortama aktarılması süreci olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Akıncı, bunun biraz zaman aldığını, bunun yurt dışında yapıldığını, bu tamamlanır tamamlanmaz yakın zamanda takas işleminin de olacağını kaydetti. Bugün yapılan görüşmede tüm bunların yanı sıra ek ne gibi güven artırıcı önlemler alınabileceğinin ele alındığını anlatan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Bu konuda görüş alışverişinde bulunduk. Rumların düşüncelerini bize aktardılar, biz düşüncelerimizi söyledik. Yeni güven arttırıcı önlemlerle ilgili yeni gelişmeler eğer önümüzdeki günlerde somut bir liste haline gelirse o zaman bunları sizlerle paylaşacağız ve onları sizlerle paylaşacağız” dedi. “PRENSİP OLARAK GÜVEN ARTTIRICI ÖNLEMLER KONUSUNDA OLUMLU TUTUM İÇİNDEYİZ, OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ “ Başından beri prensip olarak güven arttırıcı önlemler konusunda olumlu tutum içinde olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, bu tutumu bundan böyle de sürdürmeye devam edeceklerini söyledi. Her iki tarafın da yararına olacak gerçek anlamda güveni artırmaya dönük önlemlere her zaman olumlu yaklaşmaya devam edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, Spehar’la temasında çok önemli bir güven artırıcı önlem olarak doğalgazla ilgili bir komite kurulmasın ne kadar yararlı olabileceğini kendisine bir kez daha söyleme fırsatı bulduğunu aktardı. Bunu yeri geldikçe Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis ile yaptıkları görüşmelerde de gündeme getirdiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Rumların buna bugüne kadar hiç yanaşmadıklarını, bundan sonra yanaşırlar mı bilemediğini söyledi. Akıncı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Keşke yanaşsalar. Çünkü bugün Doğu Akdeniz’de eğer bir gerginlik yaşanıyorsa temel nedenlerinden bir tanesi Rum tarafının bu konuyu bizlerle görüşmeye yanaşmamasıdır. Halbuki hepimize ait olduğu söylenen bu doğal zenginlikler, eğer birlikte ele alınabilse bundan herkes ta işin başından yarar umarak birlikte hareket etmenim yolunu bulabilecekti. Zaman geç değil bugün bile bu yanlış gidiş tersine çevrilebilir ve herkes için daha yararlı bir noktaya evirilebilir.”