Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Pandora Belgeleri’nde isminin yer aldığına ilişkin iddialara değinerek, 1997 yılından bu yana hiç çalışmadığı avukatlık bürosuyla bağlantı kurulmaya çalışıldığını ileri sürdü. Anastasiadis, Rum Devlet Televizyonu’nda (RİK) yer alan “Proklisis” isimli programda verdiği röportajda, Kıbrıs sorunu ve New York’ta kısa süre önce yaşanan gelişmelerden söz etti. Rum haber kaynaklarına göre, Anastasiadis, sahibi olduğu avukatlık ofisinin isminin Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’nun “Pandora Belegeleri”nde yer almasına da değinerek, “Kendileri, benim aleyhimde hiçbir şey olmadığının farkındadır. Beni, yatırım yapmak için offshore şirketlere sahip olanlardan biri olarak görmüyorlar” dedi. Sözlerini “Adımı taşıyan avukatlık bürosunun –ki bana sorumluluk atfettikleri şey budur- offshore şirket kaydı yaptığını keşfettiler. Bu yakın zamana kadardı ancak benimle hükümetin kararları ve yapılan tavsiyelere uygun olarak hissedarlarını gizleyen bu tür şirketleri iptal ettik” şeklinde sürdüren Anastasidis, 1997 yılından bu yana hiç çalışmadığı avukatlık bürosuyla bağlantısının kurulmasının hangi amaca hizmet ettiğini merak ettiğini kaydetti. ELEŞTİRİLER Anastasiadis “BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e Kıbrıs sorununda usta bir tarafsızlık atfederek, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın özel temsilci atanması konusundaki fikir değiştirmesini ve Guterres’in takındığı tutumu” eleştirdi. New York’taki üçlü görüşmenin ardından BM tarafından bir açıklama yapılmamasından rahatsız olduğunu söyleyen Anastasiadis, BM Genel Sekreterinin doğruları göstermesi gerektiğini vurgulayarak, bunun bir uzlaşı konusu değil, Guterres’in görev ve yetkileri içerisinde hareket etme yükümlülüğü olduğuna işaret etti. Anastasiadis, Kıbrıs sorununun tehlikeli bir durgunluk içerisinde olduğunu yineleyerek, bunun oldubittilerin ve kabul edilemez mevcut durumun pekişmesine yol açabileceği iddiasında da bulundu. Durgunluktan çıkılması için BM Genel Sekreterine öneriler sunduğunu söyleyen Anastasiadis, enerji konularına da atıfta bulunarak, şirketlerin temsil ettikleri ülkelerin onayıyla hareket ettiklerini belirtti.