Yarın Anneler Günü’dür...   Her yıl Mayıs’ın ikinci pazarında kutlanan bu günün, normal bir hayat yapısı içinde kutlanması güzel de, annesiz çocukların böyle bir günde ne kadar acı çektiklerini, ne kadar anne özlemi duyduklarını düşünmeyiz.

            Her yıl kutlanan anneler gününde bu durumlara parmak basarım.  Geçmiş memuriyet hayatımda pek çok annesiz veya babasız çocukların sorunları ile ilgilenmemden olsa gerek, bu konu açıldı mı, nedense içimde derin bir sızı duyarım.

            Herhalde sizler de bu gibi durumlarla karşılaşmışsınızdır. Annesiz veya babasız büyüyen bir çocuğun özlemlerini anlamak gerek.  Onların içlerindeki fırtınayı görebilmek, isyanlarını dindirecek sözler söylemek ve sevgiyle şefkati harmanlayarak  onlara hayat vermek çok önemlidir.

            Anneler gününün kutlanması, annesiz bir kız çocuğunun hikayesinden doğmuştur.  Anıları ve hayat gerçekleri bir araya gelince, Anneler Günü bütün dünya tarafından kutlanmaya başlanmıştır.

            Normal bir hayatın içinde anne-evlat ilişkisine bir bakmak lazım...

            “Normal hayat” dediğimiz şey nedir?

            Normal hayat, iki insanın evlenmesi, onların birbirlerine olan sevgi ve muhabbeti ve çoluk çocuğa kavuşmalarıdır, normal hayat.  Bütünlüğü ile uzun bir beraberlik, çocuklarını iyi yetiştirmek, evlatlara ahlak ve kültürü aşılamak ve toplum içinde var olmalarını sağlamak çok önemlidir, normal hayatın akışında.

            Kadına olan şiddetin dünyada giderek dozu artarken, öyle bir ailenin çocuklarının yaşadıkları travmayı düşünebilir misiniz?

            Acımasız ve kıskanç bir kocanın, çocuklarının gözleri önünde eşine uyguladığı şiddet, dayak ve işkence, asla unutulamaz ve affedilemez.  Mesela babaları tarafından öldürülen bir annenin arkada kalan çocuklarının hayatları ne kadar çıkmaza girer, tahmin edebilirsiniz herhalde.  O çocuklar babalarını affederler mi?  Bence affetmezler.  Veya zaman içinde o çocukların yaraları sarılınca belki baba özleminden ötürü, yeniden ona sarılırlar.

            Hayatın bir de başka bir çehresi vardır...

            Hayatta herşeyin olabileceğini düşünerek bir yorum yapalım ve bu kez anneyi sahneye çıkaralım.

            Öyle anneler vardır ki, sayıları az da olsa, kocasına ihanet etmiş veya çocuklarını arkasına bakmadan terkedip dostu ile uzaklara gitmiş ve bir kere daha dönmemiş.

            Hatta anneleri hayat kadını olan çocukların psikolojik durumunu düşünün.  Ne kadar kötü bir durum...

            Özellikle küçük toplumlarda veya küçük yerleşim bölgelerinde bu gibi durumlar, annenin suçu hiç affedilmez ve ahlakla dürüstlük timsali çocukların geleceklerine katkı koyarlar.  Kimi acımasız insanlar da ne der?

            “İşte canım filan fahişenin oğlu, filan orospunun kızı” derler.

            Hayatta o kadar çok dramatik durumlar vardır ki, saymakla bitiremeyiz.  Normal hayat içindeki aileler ve çocukları için geçerlidir ancak böyle günler.  Anneler veya Babalar Günü.

            Televizyonda Esra Erol’un programında gözlemlediklerimiz bütün bu anlattıklarımın içinde vardır.

            Anneler Günü geldi mi, evlatlar deli gibi çarşıya pazara koşarlar, sırf annelerini mutlu edecek bir hediye almak için.  Annesiz çocuklar ise, sadece bir buket çiçek alırlar çiçekçiden ve annelerinin mezar taşlarına o çiçekleri koyarak ona dua ederler.

            Belki bir an için o çocuklar düşünüyor olabilir.

            “Acaba annemiz bizi görüyor mu?  Bizim içinde bulunduğumuz hayatı izliyor mu?”

            Bu düşüncelerle gece yattıklarında hep hayal kurarlar ve geleceğe bir başka pencere açarlar.

            Yine de anneyi Anneler Günü’nde öpmek, ona sarılmak veya onun hatırası ile yeniden var olmak güzeldir diyorum.

            Bütün annelerin Anneler Günü kutlu olsun.