Kendinden sıyrılıp da şeylere dışarıdan bakmayı başaramayan insan, eleştirel akla sahip olamaz. Eleştirel olmayan, olamayan akıl da ezberci kör hafız aklıdır ki nesnellikten bilimsellikten ve dahi sezgisel aklın öneminden habersiz kalır.
Bilimsel akıl ile sezgisel aklı aynı cümle içinde okuyup da yadırgayanlar varsa, az düşününce bütün bilimsel keşif ve icatların kaynağında sezgisel aklın var olduğunu görecek anlayacaktır.
Burada bir şey var, bu işin içinde bir iş var diye başlarlar işe.
Tekerlek de sezgisel akıl önceliklidir ve uzay teknolojileri de çipler de.
Tevazu şarttır bilimsellik için.
İçine doğduğu, içinde büyüyüp geliştiği halkı önemsemeyen kişinin insanlığın yararına bir şey yapabilmesi olanaksızdır desem yeridir.
Ha içinde yetiştiği halkın bilgi ve görgü konumu ile yetinilmesi önermiyorum. Halkın bilgi birikimi görgü konumu ve değer yargıları üzerine yeni bir gelişmenin hatta yeni bir hayatın inşası için neyin vaz geçilmez olduğunu yazmaya anlatmaya çalışıyorum.
Binbir zorluklar içinde her kazasında hastane radyo istasyonu kuran bir halkın 1963 – 1967 arası yıllara kıyasla çok daha olanaklara sahip olduğu günümüzde varlık içinde yokluk yaşıyor olmasının bir neden olsa gerektir.
Siyasi tarafların inatla öne sürdüğü nedenler değildir bu gün içinde debelendiğimiz bu belirsiz ve karabasan gibi günlerin.
Ne hükümetlerin iddia ettiği gibi ambargolardır ne de muhaliflerin iddia ettiği gibi Türkiye’nin müdahaleleridir bu içinde yaşadığımız berbat durumun müsebbibi.
Evet ambargolar vardır ve evet Türkiye müdahale ediyordur ama fakat bir düşünün ambargolar altında özellikle spor ambargosu altında inlerken her köye futbol sahası yapmak hem de köyleri ilkokulsuz bırakırken ve su sıkıntısından dem vururken bırakın 82’yi kırk iki tane kaliteli futbolcu yokken 82 çim saha kimin eseri.
Devri iktidarında Türkiye’ye hellim ve süt narenciye tekstil ihracatı konularında yol alamamış olmak, karşılıklı ticaret ihracat ve ithalat konularını iki doğal, kültürel müteffik arasında bir antlaşmaya bağlayamamış olmak, Türkiye tarafından kabul edilmediyse bu başarısızlığın ana sorumlusu kabul ettiremeyen KKTC hükümetleridir, gerek UBP ağırlıklı ve gerekse de CTP ağırlıklı KKTC hükümetleridir.
Tevazu sahibi olan ve bilimsel verilerle çalışan bir hükümet kurabilseydik, tevazu ve bilimselliğe önem veren egosuna tutsak olmamış kendini görüp kendini beğenmekten malûl partilerimiz yerine halka ve ülkeye karşı sorumluluk duygusu olan partilerimiz olursa bir gün .
Bir gün işte, mutlaka bir gün
Bilim, insana kendisinden dışarı çıkmayı, öznel olmamayı, nesnel ve eleştirici olmayı, grup çalışmasının değerini öğretir veya öğretebilir. Yine bilim, insana görüşlerini, bu görüşleri ileri sürmeyi mümkün kılan gerekçelerle sunmayı, ulu orta genellemeler yapmamayı, ne kadar oturmuş olursa olsunlar içinde yaşamış olduğu toplumlardan almış olduğu bilgi, görüş ve kanıların mutlak bir değer taşımayacaklarını, onların sürekli yeni değerler, bilgiler ve karşılaştırmalarla test edilmeleri gerektiğini öğretir veya öğretebilir.