Bütün Aşklar Tatlı Başlar

            Dilimize bir darbı mesel gibi giren şu anlamlı söz vardır:

            “Bütün aşklar tatlı başlar...”

            Evet, bütün aşklar tatlı başlar.  Hani cicim ayları dedikleri bir şey olsa gerek şu “tatlı aşk”.

            Dörtlü koalisyonun kuruluş günlerini bir düşünün bakalım.  O dört parti öylesine bir muhabbet yumağı olmuştu ki, insanlara şunu dedirtti:

            “Bu iş nasıl olacak yahu?  İkili koalsiyon yürümeyince, dörtlü koalsiyon nasıl yürüyecek?”

            Nitekim bir buçuk yıllık bir zamanın sonrasında bir nedenle k dörtlü koalisyon bozuldu ve o “tatlı aşk” da bitiberdi.  Bitiş noktasına kadar dört partinin de iyi niyet taşıdığını ifade edebiliriz.  Zaten iyi niyetli olmasalardı bu iş çoktan sonlanırdı.

            Koalisyonun bozulması ile bir teamül olarak yeni hükümeti kurma görevini UBP Genel Başkanı ve Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar’a verdi.  Tatar görevi alır almaz bütün partileri ziyaret ederek bir nabız yoklaması yapmaya başladı.  Bu doğal birşey.

            Öyle görülüyor ki, HP ile UBP bu işin üstesinden gelecek ve yeni ve farklı bir koalisyon şekli ile göreve devam edecekler.

            Tabii ki ön yargılı olmamak lazım.  Bakarsınız herşey bitti dediğimiz an, bu koalisyon da başlamadan bitiverir.  Ama bu partilerin siyasi fotoğrafına baktığımızda, bulundukları siyasi çizgi, her ikisinin de hemen hemen yapısı aynı.  Biraz nüans farkları olsa da, temel de anlaşabileceklerini düşünmek mümkün.

            Koalisyonları daha fazla Türk siyasetinde gördük.  Özellikle Demirel-Ecevit veya Ecevit-Erbakan dönemleri hayli renkli gençmişti.

            Siyasette bir söz daha vardır.

            “Siyasette küsmek olmaz.”

            Bu sözden ne anlarız?

            Geçmişte seçim meydanlarında karşılıklı söylenen kırıcı sözler arkada kalır ve herkes önüne yeni bir sayfa açar.  Eski Başbakanlardan Tansu Çiller’in de ünlü sözüydü bu.

            “Kendimize yeni bir sayfa açmalıyız.”

            Ve bir de rahmetlik Demirel’in şu sözleri geldi aklıma:

            “Dün dündür, bugün bugündür.”

            Evet!  Şimdi Ersin Tatar’la Kudret Özersay kendilerine yeni bir sayfa açıyorlar.  İşin gerçek yanı şudur:

            Bütün seçim boyunca ne UBP HP’yi eleştirdi, ne de HP, UBP’yi.  Sadece Kudret Özersay’ın genel icraat ve temiz politika üzerine bazı göndermeleri vardı ki, o kadarcığı olsundu yani.  Başka türlü halkın güvenini nasıl kazanacaktı?

            Her ne ise...

            Bu iki partinin Kıbrıs sorununa bakış açıları çok yakın.   Hemen hemen aynı.  Rumların seviyesiz uzlaşmazlıklarına sık sık iki parti de eleştirel konuşmalar yapmışlar ve beyanatlar vermişlerdir.

            Ayrıca Türkiye ile olan sıcak ilişkileri de birbirine çok benzer.  Bir yerde “Türkiye’nin sıcak baktığı iki partidirler” diyebiliriz.

            Geçmiş hükümetin Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın da epeyce mali sıkıntılar yaşadığını kabul etmek lazım.  Hatta o kadar sıkıntılara karşın on üçüncü maaşları hiç aksatmadan ödedi.  Ve bu yükü taşırken de Türkiye’den bir kuruş alma şansına ulaşamadı.

            Peki...  Yeni hükümetin Türkiye ile olan sıcak ilişkileri ve Kıbrıs’a bakış açıları aynı olduğuna göre, herhalde Türkiye kesenin ağzını açacaktır diye düşünüyorum.  Zaten kesenin ağzını açmazsa, bu yeni koalisyon hükümeti de bayağı sıkıntı yaşayacaktır.

            Önemli olan KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durmasıdır.  Bugüne kadar kendi ayaklarımız üzerinde durabildik mi?  Tam olarak duramadık maalesef.  En azından eski yıllara kıyasla ekonomik açıdan kısmen daha verilmli hale geldik.

            Şimdi gözler yeni kurulacak hükümette ve kimlerin bu kabinede görev alacağına çevrildi.  Herhalde her iki taraf da ülkeye verimli işler yapacak kişileri kabineye koyacak ve verimliliğin önünü açacaktır.

            Esasında kabinede görev alacak kişilerin birikim ve akademik kariyeri çok önemlidir.  Birikim ve deneyim, hatta akademik yapı ile İngilizce diline vakıf olmak da çok önemlidir.  Hemen hemen her bakanın görev sürecinde İngilizce dili önlerine gelmiş ve başarılı olmak için bayağı uğraş vermişlerdir.

            Şuydu buydu derken yeni hükümet kurulacak ve yeni sevgililer gibi “tatlı bir aşkla” göreve dört elle sarılacak.

            “Bütün aşklar tatlı başlar” sözü, gerçek anlamda olumsuzluk anlatan bir sözdür.  Yani cicim ayları geçince ve bazı ciddi olumsuzluklarla karşılaşınca koalisyon çatısı da çatırdamaya başlayabilir.

            Ümidimiz odur ki, yeni hükümet “Tatlı başlayan bir aşk” gibi tatlı göreve başlasın ve tatlı bitsin, genel seçimlere kadar.

            Haydi hayırlısı...  Hayırlısı ne ise o olsun diyelim kestirme yoldan.